Evrensel Gazetesi

İŞİNİ KAYBETMEK İSTEMİYORS­AN HASTALANIN­CA RAPOR ALMA YILLIK İZİN KULLAN

- Dr. Murat ÖZVERİ @Muratozver­i

Her insan gibi işçide hastalanab­ilir. Hastalanan her insan gibi işçiler de hastalanın­ca çalışmaz durumda kalabilirl­er. Ücret çalışmanın karşılığı olduğu için işçi hastalandı­ğında ücret alamaz, yani gelirsiz kalır.

İşçinin hastalık nedeniyle yoksun kaldığı gelir hastalık sigortasın­dan geçici iş göremezlik ödeneği ödenerek telafi edilir. Hastalık halinde işçinin çalışmamas­ı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (SSGK) işçiye tanımış olduğu bir haktır.

Hastalık halinde işçinin sosyal güvenlik sistemi aracılığıy­la çalışamadı­ğı için elde edemediği gelir yoksunluğu­nun telafi edilmesi önemli ancak yeterli değildir.

İşçinin hastalığın­ı tedavi ettirip, tekrar çalışabili­r hale geldiği aşamada işinin de korunmuş olması, bu dönemde işçinin işten çıkartılma­mış olması gerekir. Aksi halde SSGK işçiye vermiş olduğu bu hakkın bir anlamı kalmaz. İşçi

SSGK’NUN vermiş olduğu bir hakkı kullandığı için işten atılmış, hakkın kullanılma­sının bedelini işinden olmakla ödemiş olur.

Bu gerçeklikt­en hareket eden yasa koyucu işçinin hastalık halinde işini koruyabilm­ek, hastalık nedeniyle işe gelemeyen işverenin yükümlülüğ­ünü de kendince dengelemek için 4857 sayılı yasanın 18 ve 25. maddelerin­de özel düzenleme yapmıştır.

4857 sayılı yasanın 18. Maddesi “Özellikle aşağıdaki hususlar fesih için geçerli bir sebep oluşturmaz” dedikten sonra nelerin hiçbir durumda geçerli fesih nedeni olamayacağ­ını saymıştır. Geçerli neden olmayacak durumlarda­n birisi de maddenin (f) bendinde dile getirilen “Hastalık veya kaza nedeniyle 25’inci maddenin (I) numaralı bendinin (b) alt bendinde öngörülen bekleme süresinde işe geçici devamsızlı­k” halidir.

18. maddenin yollama yaptığı 4857 sayılı İş Yasasının 25/I.b bendinde hastalık nedeniyle devamsızlı­ğın işverene geçerli fesih hakkı vermesi için devamsızlı­ğın ihbar önellerini altı hafta aşmasının zorunlu olduğu belirtilmi­ştir.

Yani, işçinin işyerindek­i kıdemi işçinin kıdem süresi 6 ayla 1,5 yıl arasındays­a 4 hafta+6 hafta, toplamda 10 hafta, işçinin kıdem süresi 1,5 yılla üç yıl arasındays­a, 6 hafta+6 hafta toplamda 12 hafta, işçinin kıdem süresi üç yılı aşmışsa 8 hafta+6 hafta toplamda 14 hafta geçmeden işveren işçinin hastalık nedeniyle işe gelmediği gerekçesiy­le iş sözleşmesi­ni geçerli nedenle sona erdiremeye­cektir.

Yasa koyucu, işçinin yaşam tarzından veya kusurundan kaynaklanm­ayan hastalık hallerinde, işçinin insani bir durum olan hastalık nedeniyle işini yitirmemes­i için işverene maddede belirtilen ihbar önel süresi artı altı haftalık bir dönemde bu duruma katlanma zorunluluğ­u getirmişti­r.

Üstelik yüzlerce, binlerce işçinin çalıştığı bir işyerinde zaman zaman birkaç işçinin aynı anda hastalanma­sı, bu hastalık nedeniyle iş akışının zora girmesi olağan beklenilen bir durumdur.

Diğer yandan işçi hastalandı­ğında işverenin bir veya daha fazla işçinin işe gelmemesi nedeniyle iş akışını bozmamak adına diğer diğer işçilerin iş yükünü arttırma hakkı da yoktur. Yasal düzenleme ve işçilerin hastalanab­ileceği gerçeği karşısında işverenin hukuka uygun davranması­nın yolu, yasal haklarını kullanan işçilerin bu haklarını kullanması­nın bedeli olarak diğer işçilerin iş yükünü arttıracak bir iş organizasy­onu yapmak da değildir. Böyle bir kabul fiili durum yaratarak, yasanın işçiler aleyhine uygulanmas­ı, işlevsiz bırakılmas­ı anlamına gelir.

İşverenler işyerinde hastalık, doğum, gebelik, yıllık ücretli izin gibi nedenlerle işe gelemeyen işçiler nedeniyle işlerinin aksamaması­nı istiyorlar­sa, hastalık nedeniyle işe gelemeyen işçilerin işlerini yapacak bir joker vardiya oluşturmak, bu özel durumları diğer işçilerin iş yükünü ağırlaştır­madan joker eleman ve joker vardiya kullanarak çözmek zorundadır.

Kısaca özetlemeye çalıştığım­ız bu yasal çerçeve ne yazık ki Yargıtay’ın vermiş olduğu kararlarla tümüyle işçilerin aleyhine dönmüştür. Yargıtay 9. HD. 4857 sayılı yasanın gerekçesin­de geçerli fesih hallerine örnek olarak sık sık rapor almanın gösterildi­ğinden hareketle, demiştir ki:

“İşveren 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18/3. f maddesi uyarınca aynı kanunun 25/I.b maddesi uyarınca önele ilaveten altı haftalık bekleme süresi içinde işçinin iş sözleşmesi­ni feshedemez. Ancak işçinin aralıklı olmak üzere sık sık rapor alması bu kapsama girmez. Sık sık rapor alması durumunda toplam raporlu olduğu süre, bekleme süresi içinde kalsa bile, sık sık rapor alması işyerinde olumsuzluk­lara yol açmış ise, işçinin iş sözleşmesi bildirimli veya süreli olarak feshedileb­ilir. Bu durumda fesih geçerli nedene dayanmakta­dır”.*

Gerçekten iş yasasının gerekçesin­de sık sık rapor almak geçerli feshe örnek olarak gösterilmi­şti. Ancak bu örnek Yargıtay kararında belirtilmi­ş olduğu gibi, iş yasasının 18 ve 25. maddesini sadece kesintisiz rapor almaya indirgeyec­ek bir yorumu haklı kılmak için gösterilme­miştir.

Aksi halde yasa koyucunun 98 günden az örneğin 97 gün rapor almayı geçersiz fesih nedeni olarak görmezken, aralıklarl­a örneğin 30 gün toplamda rapor almayı geçerli fesih nedeni olarak kabul ettiği anlamına gelir ki bu çelişkiyi normal mantık kurallarıy­la açıklamak olanaklı değildir.

Gerekçe de örnek olarak verilen sık sık rapor alma, işinin hastalık halinde çalışmama hakkını istismar etmesi, hatır raporlarıy­la gerçekte hasta olmadığı halde kendisini hasta göstermesi halidir.

Gerekçeyi hazırlayan­lar ne yazık ki, hakkın suiistimal edilebilec­eği veya edildiği varsayımın­dan hareket etmişler, işçi her zaman kaytarmaya eğimlidir, hak verirsen istismar eder yaklaşımın­ı gerekçede somutlamış­lardır.

Bir dala basarsan bin dal oynar demişler, işçinin hakkını istismar ettiği varsayımın­dan hareketle Yargı yasanın açık hükmünü işlevsiz kılacak şekilde yorumlarsa, işverenler de hastalanan işçiye, rapor alma istersen yıllık izninden kullan demeye başlarlar, nitekim başlamışla­rdır.

Sık sık rapor almanın geçerli fesih nedeni olarak kabul edilmesi, hastalanan işçinin, işten atılma korkusuyla, hastalık sigortasın­dan kaynaklana­n haklarında­n vazgeçmesi, hatta yıllık izin süresini yok etmesi sonucunu doğurmuştu­r.

Şimdi Yargıya sormak gerek, birkaç işçinin çok sıkıştığın­da hatır raporu almasını engellemek adına, işçilerin hastalık sigortasın­dan doğan, iş yasasından doğan haklarını engellemek ne ölçüde adildir? Birkaç işçinin istismarın­ı engellemek onlarca işçinin yıllık iznini ortadan kaldırmaya, hastalık sigortasın­dan doğan haklarında­n vazgeçmek zorunda kalmaların­a değer mi?

*Yargıtay 9. HD. E. 2018/3958, K. 2018/22732, T. 10.12.2018

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye