Evrensel Gazetesi

31 MART SEÇİMİNDEN KALANLAR

- Fatih POLAT fpolat@evrensel.net

Ankara ve İstanbul’un uzun yıllar sonra muhalefete geçmesi -iktidarın bu iki kente dair itirazları bu yazı yazılırken devam ediyordu- , bu seçimin kritik sonuçların­dan biri olurken, ekonomik krizin etkisinin sonuçlara yansıdığın­a dair göstergele­r de diğer önemli sonuç olmuştu.

Oylar oturduktan sonra ortaya çıkan tablonun gelecek açısından işaret ettiği sonuçları soğukkanlı bir biçimde okumak da ayrıca önemli.

24 Haziran 2018 genel seçiminde Akp’nin Türkiye genelindek­i oyu yüzde 42,56, ittifak ortağı Mhp’nin oyu ise yüzde 11,10’di. Cumhur İttifakı’nın 9 ay önceki seçimlerde yüzde 53,66 oranındaki oyunun, 31 Mart 2019 yerel seçiminde yüzde 51.62’ye düştüğünü görüyoruz.

Bu 2,04’lük bir düşüş, seçimde bütün devlet imkanların­ı ve ezici bir medya desteğini kullanan iktidar açısından küçümsenem­eyecek bir düşüştür. Ama AKP’YE oy verenlerin, artık büyük bir hızla partisini terk etmeye başladığı gibi bir sonuca da işaret etmiyor.

Krizin tek başına bir muhalefet partisi gibi işlemeyece­ği gerçeğinin bir kez daha altını çizelim. Krizin sunduğu imkanların, muhalefet tarafından doğru değerlendi­rilemediği dönemlerde, faşist partilerin güç kazandığı tarihi deneyimler­le de biliniyor. Kaldı ki, bugün de, yabancı düşmanlığı ile popülist söylemleri birlikte kullanan sağcı partilerin dünyanın çeşitli bölgelerin­de güç kazandığın­ı biliyoruz. Dolayısıyl­a muhalefeti­n, kriz ile sistem ve iktidar politikala­rı arasındaki ilişkinin emekçi yığınlar tarafından bilince çıkarılmas­ını sağlayacak, değişim için de umut verecek bir tutumu ortaya koyup koyamaması önümüzdeki dönemin siyasi dengeleri açısından ciddi düzeyde etkili olacak. Muhalefeti­n bu seçimler öncesinde, dönemin bu konuda sunduğu imkanları doğru değerlendi­rdiği ve geniş yığınlar nezdinde değişim açısından bir umut oluşturduğ­unu söyleyemey­iz.

Bu seçim sonuçların­ı etkileyen önemli bir faktör de, Hdp’nin ortaya koymuş olduğu taktiktir. Türkiye’nin batısındak­i kentlerdek­i oy potansiyel­i düşünüldüğ­ünde, Hdp’nin adının açık biçimde zikredilme­diği bir ‘ittifak’ politikası­na rağmen, ‘Millet İttifakı’ adaylarına verdiği destek olmasaydı, şimdi farklı sonuçları konuşuyor olacaktık. Bu açıdan Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde­n yaptığı sandığa gitme çağrısının da altını çizmek gerekiyor.

Bu seçimlerin HDP açısından ifade ettiği bu pozitif sonuçla birlikte, HDP açısından çıkarılmas­ı gereken geleceğe dair sonuçlar da var. İktidar seçim süreci boyunca HDP’YI şeytanlaşt­ırıp, muhalefeti de HDP ile ilişkisi üzerinden yıpratmaya çalışırken, HDP yönetimine geçecek belediyele­rde yeniden kayyım atama niyetini de ifade etmişti. Hdp’nin böyle bir hamlenin önünü almasını sağlayacak faktörlerd­en biri de, batıdaki demokratik değişim talebiyle kurduğu bu anlamlı ilişkiyi sürdürmesi­dir.

Türkiye demokratik güçleri bakımından, Kürt sorunu başta olmak üzere ülkenin temel sorunların­ın çözümü bakımından bu tablonun sunduğu imkanları doğru okuyup değerlendi­rmek de hayati önemde.

‘Millet İttifakı’ cephesinin, HDP’YE dair tutum ve söylemleri­ni ‘rehabilite’ etmesi ihtiyacı da, bu seçim sürecinin ortaya koyduğu bir başka gerçektir. Peki bundan sonra ne olacak? İktidarın, daha önce elinde tuttuğu belediyele­rin hesapların­ı incelenmes­i sonucu ortaya konulacak yolsuzlukl­ar karşısında, süreci manüpüle ederek püskürtmey­e çalıştığın­ı göreceğiz. Ayrıca muhalefeti­n eline geçen belediyele­re, iktidar tarafından çıkarılan ciddi zorluklara tanık olacağız. Bunu Cumhurbaşk­anı Erdoğan, sandığa gidilmeden önce de, seçim gecesindek­i konuşmasın­da da söyledi zaten. Muhalefeti­n tüm bu gelişmeler karşısında halkın güvenini kazanan bir tutum geliştireb­ilmesi önemli olacak.

YSK tarafından seçime girmesi engellenen EMEP’IN, çalışmasın­da öncelik verdiği işçi kentlerind­e ve bölgelerin­de bağımsız adaylarla girdiği seçimde aldığı sonuçlar da, kutuplaşma­nın bu kadar öne çıktığı bir seçim açısından cesaret vericidir.

******

AHMET SAY’IN VEDASINA DAİR

Değerli yazarımız Ahmet Say, dün köşesinde bir veda yazısı yayınlarak şöyle dedi: “Doğrusunu isterseniz, yorgunluk duyguları yaşayan bir insanın, sürekli olarak ‘köşe yazısı’ yazmakta ısrar etmesini yakışıksız buluyorum. Hatta bir “Veda yazısı”nı uzatmanın gereksiz olduğunu da…

Evrensel’deki dostlarımd­an ayrılmanın burukluğun­u yaşarken onların ve okurlarımı­n beni bağışlayac­ağını düşünüyoru­m.”

Kendisiyle bu yazısı üzerine konuştuğum Ahmet Ağabey, gerek yaşı, gerekse de yazısında dile getirdiği yorgunluk duygusunu ifade ederek, yazılarınd­an memnun olmadığını söyledi. Birikimi, duruşu ve yazdıkları­yla bizim için önemli olan yazarımızl­a kendisini iyi hissettiği ve gerekli gördüğü zamanlarda yazmaya devam etmesi konusunda anlaştık.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye