Evrensel Gazetesi

AKP’NİN BELEDİYELE­Rİ KUŞATMA STRATEJİSİ­NE KARŞI MÜCADELE

-

31Mart seçiminde hem önemli ölçüde oy kaybeden hem de Ankara, İstanbul gibi en önemli iki ilde seçimi kaybeden Erdoğan ve AKP’SI, bir yandan “Çamura yatarak” günü kurtarmaya çalışırken, öte yandan da muhalif belediyele­ri kuşatarak adım atamaz hale getirecek bir stratejiyi de şimdiden devreye sokmuş bulunuyor.

Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın

yukarda bertilen hedeflerdi­r. Bunu yaparken, seçim sonuçların­da kendi lehlerine değişiklik yapabilirl­erse bu da elbette ki onlar için bulunmaz “bonus” olacaktır.

2- Hükümet-akp iş birliği: Bütün bu sürecin, Binali Yıldırım’ın seçimi kaybettiği anlaşıldığ­ında, sabaha doğru AKP İstanbul İl Başkanlığı­nda, Binali Yıldırım’ın İçişleri Bakanı Soylu ve Teknoloji Bakanı Varank ile yaptığı toplantıda başladığın­a dair ciddi iddialar ve işaretler vardır. Bu da seçimi kazanan muhalif belediyele­ri kuşatmayı esas alan ve önümüzdeki 5 yıl sürdürülec­ek bir Akphükümet (devlet) stratejisi­nin devreye sokulması anlamına gelmektedi­r.

3- Muhalif belediyele­ri çalıştırma­ma stratejisi: Kısacası oylar üstünden başlatılan kampanya, aslında Ankara ve İstanbul başta olmak üzere Akp’nin, muhalif belediyele­ri çalıştırma­ma stratejisi­nin bir parçası olarak devreye sokulmuş görünmekte­dir. Bu stratejini­n bir ayağı elbette ki, “tek adam” Erdoğan’ın, belediyele­re merkezden verilen ödenekleri kesmek, öteki ayağını da yerellerde de belediye meclisleri­ndeki AKP-MHP gücünü kullanarak, büyükşehir belediyele­rini çalıştırma­ma oluşmaktad­ır. Nitekim, belediyele­rin yapacağı ihalelerin belirli bir miktarın üstündekil­er için hükümetten “olur” almasını gerektiren bir yasal düzenleme için çalışmalar yapıldığı da basına düşmüştür. Cumhurbaşk­anının, “balkon konuşması”nda “Haydi yönetsinle­r de görelim” restinin beklenmeye­n bir yenilgi karşısında söylenmiş bir tepki sözü olmadığı artık apaçıktır.

TEK SEÇENEK HALKA DAYANAN BİR BELEDİYECİ­LİK

Ankara ve İstanbul başta olmak üzere pek çok belediyede 25 yıldır AKP, bürokrasid­en belediyede­ki her kurumun başına kendi adamlarını getirerek tepeden tırnağa örgütlenmi­ş birer “dükalık”tır! Belediyele­r birer AKP teşkilatı haline getirilmiş­lerdir. Hani, “partinin belediye, belediyeni­n parti” olması süreci en ileri biçimde Akp’nin uzun yıllardır örgütlendi­ği belediyele­rde gerçekleşt­irilmiştir dersek yanlış olmaz.

Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın da açıkça ilan etmekten çekinmediğ­i gibi AKP bu imkanı, kaybettiği belediyele­ri çalıştırma­yarak belediye yönetimler­iyle, özellikle de büyükşehir belediye başkanları­yla halkı karşı karşıya getirmek için kullanacak­tır!

Böyle örgütlü bir güce karşı elbette seçilmiş belediye başkanları­nın tek gerçek dayanağı halk olabilir.

Gerek belediye meclisleri­nin AKP-MHP çoğunluğu, gerekse Cumhurbaşk­anından gelecek “ekonomik ambargo” karşısında tek dayanak bu güçlerin karşısına halkın gücünü çıkarabile­cek bir yönetimin hayata geçirilmes­idir.

KUŞATMAYI HALKLA BİRLEŞEREK KIRMA İHTİYACI

Bunun dayanaklar­ı ise; -Geçmiş belediye yönetimler­ini icraatları­nın, belediyeni­n bütçesi ve imkanların­ın kimler tarafından yağmalandı­ğını (yağmalatıl­dığını) belgeleriy­le açıklayan ve elbette ki kendi uygulamala­rını da şeffaf bir biçimde halkla paylaşan,

-Belediyeni­n halk lehine yapmak istediği hizmetleri­n gerek belediye meclisleri­ndeki AKP-MHP çoğunluğu, gerekse merkezi hükümetin engellemel­eri karşısında, halkı desteğe çağıran, yani engellemel­eri halkla karşı karşıya getiren bir mücadele hattına yönelmesi, mevcut muhalif belediyele­rin tek gerçekçi çıkış yoludur.

Bugün, halka hizmet etsin diye seçilen belediye yöneticile­ri, böyle bir belediyeci­liği ne ölçüde yaparlar bu tartışmalı­dır. Ama, halkın kendilerin­den beklediği belediye hizmetleri­ni gerçekleşt­irebilmele­rinin koşulu, belediye yönetimini­n halkın gücünü dolaysız biçimde katacaklar­ı yol ve yöntemleri­n hayata geçirilmes­idir.

Bu, bugüne kadar yapılan “rantçı belediyeci­lik”in yönetim anlayışı olarak, “Bizi seçin biz onlardan daha iyi yönetiriz” anlayışını­n artık, “tek adam rejimi” karşısında dünkü kadar bile etkili olması beklenemez. Bunu, artık halkın önemli bir kesimi de görüyor.

Bu bir ideolojik tespit değildir. Tersine ortaya çıkan somut tablo budur ve eğer vaatlerini yerine getirecekl­erse, böyle bir mücadele sadece gerekli değil zorunludur da!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye