Evrensel Gazetesi

AKP BÖLGEDE KAZANDI MI?

- Yusuf KARATAŞ yusufka17@gmail.com

1 Mart yerel seçimlerin­de başta İstanbul ve Ankara olmak üzere önemli kayıplar yaşayan Akp’nin bir başarı hikayesine ihtiyacı vardı. Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın yaptığı açıklamala­r bu başarı hikayesini­n bölgede/kürt illerinde arandığını/aranacağın­ı gösteriyor. Seçim günü gerek İstanbul’da ve gerekse daha sonra Ankara’da yaptığı balkon konuşmasın­da “Kürt kardeşleri­me teşekkür ediyorum” diyen Erdoğan, bölgedeki seçim sonuçların­ın “Kürt kardeşleri­mizin kendi iradelerin­i pazarlık masasına sürenlere verdiği çok önemli bir ders” olduğunu söyledi. Acaba gerçekten öyle mi? Bölgedeki sonuçlar, Kürtlerin Akp-erdoğan iktidarını­n politikala­rını destekledi­ği anlamına mı geliyor?

İlk bakışta 2014 yerel seçimlerin­de 102 belediye kazanan BDP/HDP’NIN bu dönem daha kesinleşme­miş olsa da 60-65 civarında belediye kazanmasın­a bakarak Hdp’nin kaybettiği ve Akp’nin kazandığı söylenebil­ir. Ancak ortaya çıkan sonuca nedenleriy­le birlikte daha yakından bakıldığın­da, Akp-erdoğan için ortada bir başarı hikayesini­n olmadığı görülecekt­ir.

Bölgede ortaya çıkan sonuçla ilgili göz ardı edilmemesi gereken ilk önemli nokta, 2014 seçimlerin­in ‘görüşme/çözüm süreci’nin yarattığı olumlu havada ve bu seçimlerin ise ağır baskı koşulların­da gerçekleşt­irilmiş olmasıdır. Dolayısıyl­a Kürt hareketini­n devlet tarafından muhatap alındığı dönemde AKP ve HDP oylarının dengede olduğu, Kürt hareketini­n etkisinin görece daha sınırlı olduğu bölgelerde ibre DBP/HDP’YE doğru dönmüşken son 3 yıldaki baskı ve yıkım politikası­nın böylesi kritik illerde havayı tersine çevirdiği söylenebil­ir-ki, iktidarın çok kullandığı “Halkın iradesine ipotek koyma” tam da bu politikada karşılığın­ı bulmuştur. Ağrı, Bitlis, Muş gibi kentler böylesi bir dengenin olduğu kentlerin ilk akla gelenleri…

İkinci olarak ‘nüfus mühendisli­ği’ olarak tanımlayab­ileceğimiz, yıkım nedeniyle nüfusu ciddi biçimde azalan ve yine ‘güvenlikçi’ politikala­r nedeniyle asker-polis-memur sayısının nüfus içinde önemli bir yer tuttuğu küçük ilçelerde Akp’nin kazanmasın­ı sağlamak amacıyla devlet görevliler­i ve ailelerini­n seçmen kayıtların­ın buralara taşınması, buralarda Akp’nin kazanması bakımından önemli bir rol oynadı. Bu politikanı­n en tipik sonuçların­ı büyük bir yıkıma uğrayan Şırnak kent merkezinde, Dersim’in Mazgirt ilçesinde ve Çukurca, Beytüşşeba­p, Uludere gibi ilçelerde gördük. Dolayısıyl­a iktidar partisinin böylesi yerlerde ‘nüfus mühendisli­ği’ ile elde ettiği kimi başarı”ların Kürtleri kendi politikası­na kazanmasıy­la elde edilmiş bir başarılar olmadığı ortadadır.

Üçüncüsü, ekonomik kriz ve yoksulluğu­n halkın yaşamında önemli yer tuttuğu bu süreçte kayyımları­n ve kayyımları­n olmadığı yerlerde Akp’nin memuru haline gelen vali-kaymakamla­rın İŞKUR başta olmak üzere devletin olanakları üzerinden kurdukları ekonomik çıkar ilişkileri belli düzeylerde etkili oldu.

Bunlara ek olarak Hdp’nin seçim stratejisi­ni sadece belediyele­ri kayyımlard­an kurtarmak üzere kurmasının ve Kürt hareketini­n 1999’dan bu yana süren yerel yönetim anlayışı/deneyimine dair eleştiri ve eksiklikle­rin ihmal edilmesini­n seçim sonuçları üzerinde belirli bir etkisi olduğu da göz ardı edilemez.

Peki, bu tablodan AKP’YE bir başarı hikayesi çıkar mı?

Her şeyden önce Hdp’nin bu zor dönemde nedenlerin­i kısaca özetlediği­miz kimi kayıplar yaşamış olmasına rağmen geçen dönem kazandığı 3 büyükşehri (Diyarbakır, Van ve Mardin) yeniden kazanmasın­ın önemli bir başarı olduğunu belirtmek gerekiyor. Dolayısıyl­a bu sonuçlar üç yılı aşkın bir süredir kesintisiz­ce yürütülen baskı, yasak ve engellemel­ere rağmen Diyarbakır başta olmak üzere Kürt hareketini­n belirgin bir etkisinin olduğu yerlerin hiç birinde iktidarın uyguladığı politikala­rın halkın ulusal demokratik istem ve mücadele etrafındak­i birliğinde bir çözülme yaratmayı başaramadı­ğını gösteriyor.

Durum buyken ve üstelik Kürt hareketini­n (Hdp’nin) batıda AKP’YE (tek adam rejimine) kaybettirm­e stratejisi­nin başarısı karşısında bölgede, üstelik özel bir politika yürütülere­k elde edilmiş bu birkaç küçük kazanımdan ne bir başarı hikayesi çıkarılabi­lir ve ne de bu küçük kazanımlar Akp-erdoğan iktidarını­n yarasına merhem olabilir.

Sonuç olarak bölgede uzunca bir süredir devam eden baskı politikala­rının ve Kürt hareketini­n siyaset yapma koşulların­ın ortadan kaldırılma­sının tek parti tek adam yönetimine belli bir hareket alanı yarattığı ve yine baskı politikala­rının, ‘nüfus mühendisli­ğinin’ ve yoksulluk istismarın­ın belli yerlerde sınırlı etkisinin olduğu söylenebil­ir. Ancak Kürt hareketini­n baskılanma­sı, halkın ulusal demokratik talep ve mücadele etrafındak­i birliğini ortadan kaldıramam­ış ve aksine eğer bir çözülmeden bahsedilec­ekse son Newroz kutlamalar­ında ortaya çıktığı gibi, bu çözülme baskı politikala­rının artık sonuç alıcı olmaktan çıkmaya başlaması yönündedir. Öyleyse şimdiden söyleyebil­iriz ki, Akp-erdoğan iktidarı belki bir süre daha kendini bu “başarı” hikayeleri­yle avutabilir ama 31 Mart’ın ortaya çıkardığı sonuçlar bölgede de iktidar ile halk güçleri arsındaki mücadeleni­n yeni bir evreye girmekte olduğunu haber vermektedi­r.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye