BAŞKANLIK OLURSA EKONOMİ UÇACAKTI, SOĞAN KUYRUĞUNDA OLAY BİTTİ
Seçim süreci boyunca Bahçeli ve Erdoğan, İstanbul Ankara gibi büyük kentleri kaybetmenin beka için tehdit oluşturacağı, sistemi tartışmaya açacağı, kaos ve kargaşaya yol açacağı mesajını verdiği için soralım; bu kentlerin el değiştirmesi yeni rejimin kurumsallaşması ve meşruiyeti açısından nasıl bir yer tutuyor?
Meseleye iki şekilde bakabiliriz; bir, yeni bir rejim kuruluyor ve başka bir istikamete doğru ilerliyor ülke ve devlet. İki, rejim falan kurulduğu yok, aslında AKP 7 Haziran 2015 seçimlerinde aldığı yarayı bir türlü tedavi edemiyor. Referandum yapıyor, başkanlık seçimi yapıyor vs. Ve hepsinde darbe alıyor; hayatta kalmaya çalışıyor. Ben hikayeyi böyle kuruyorum. 2002 kasımından itibaren bir yükselişe tanık olduk. Önce liberal vaatler ve İslamcı bir duruşla gelmiş sonra çeşitli tersine dönüşler yapmış … Suriye iç savaşının gidişatı aşağı doğru dönüşte çok etkili olmuştur. Ama 7 Haziran 2015’ten itibaren bu siyasal iktidar inişe geçmiştir. Şimdi çan eğrisinin ya da eğik atış grafiğinin son noktasına gelindi.
O nedenle bir sistem kurulduğunu düşünmüyorum. Tayyip Erdoğan’ın şahsi yönetimini nasıl devam ettireceğinin yasal çareleri bunlar. Başkanlık sistemi oturmadı, oturması da beklenmemeli. Muhalefetin de bunu anlaması, parlamenter sistemin yeniden tesisini esas hedef haline getirmesi gerekir.
Sonuçlar, seçmenin “başkanlık sistemine onay vermiyorum” mesajı verdiği şeklinde de okunuyor. Katılır mısınız?
Seçmen bence mesaj vermiyor, bu klişe bir şey. Ben de seçmenim ve kimseye mesaj verme niyetim yok, ben siyasal mücadele ediyorum. Elimden gelseydi, grev de yürüyüş-gösteri de yapardım ama baskıcı rejim altında bu eylemler riskli olduğu için mümkün olmuyor. Elimde oy pusulası kalıyor. Öyleyse siyasal mücadeleyi bu yolla gerçekleştiriyorum. Diğer yandan bakarsak vatandaşa vaat edilen neydi; “Her şeyi bana verirsen ekonomi uçacak, dolar düşecek, her şey düzlüğe çıkacak” filan. Ama soğan/patates kuyruğunda bitti olay. Başkanlık sistemini fanatik AKP’LI dışında ortalama bir vatandaşa sorsak, “başkanlık sistemi eşittir soğan 10 lira” diyecektir. Damadına ekonomiyi teslim etmektir diyecektir. Saltanat sistemi gibi bir şey vatandaşın anladığı. Benim anladığım da bu. Dolayısıyla, tabii ki başkanlık sistemi tutmadı, bu oturmayacak ama büyükşehirlerdeki belediyeleri iktidardan almak suretiyle vatandaş “bu sistem oturmadı, vazgeç” mesajı mı vermiş oluyor? Sanmıyorum; genel olarak itirazını ifade etmiştir vatandaş hükümete. “Düşürün şunu” diyor, mesaj o.
Muhalefet bu mesajı aldı mı sizce? Doğrusu, şu anda ortada kazandığını idrak edecek siyasi irade yok. İktidar 7 Haziran 2015’te de kaybetti ama kazanan taraf ortaya çıkmadı bir türlü. Yok koalisyon kurulacak, görüşmeler yapılacak diye oyalandı, sonra 1 Kasım’da başka bir şey oldu ve o arada da bir sürü kan döküldü vs. Dolayısıyla vatandaş 7 Haziran’dan itibaren kafasında bu iktidarı bitirmiş durumda, en azından ülkenin yüzde 49’u bitirmiş durumda. Ama o yüzde 49’u 50’nin üzerine çıkarmak ve de gerçekten bu talebi siyasi pratiğe geçirecek bir siyasi aktör yok ortada. Chp’den beklenen hamleler ilk defa Ekrem İmamoğlu tarafından şimdi geldi. Sandığın başında durup, sonuna kadar sandığı korumak ve hakkını yedirmemeyi Muharrem İnce vaat etmişti, yapmadı. Ha keza İstanbul’a, iktidara talip olmak Kılıçdaroğlu’nun 2015’ten itibaren Türkiye için yapması gereken bir şeydi, halen yapmış değil. Özetle, ortada kaybeden bir taraf var ama kazanan taraf kazandığının farkında değil, en azından dört senedir bu böyle.