SARI YELEKLİLER: MÜCADELE ETME SUÇU
SURATLAR asık ve derin bir sessizlik var. Avukatlar, müvekkillerinin kulaklarına fısıldıyor ve yakınları sessizce savcıların suçlamalarını dinliyor. Paris’in adalet sarayında, polislerin kollarından tutarak getirdiği bir Sarı Yelekli’ye karşı karar veriliyor: “Mahkeme sizi üç ay hapis cezasına çarpıyor”.
Eylemlerin ilk gününden itibaren mücadele sadece sokaklarda yürütülmüyor. Aynı sırada hakim önüne çıkartılan 4 bin Sarı Yelekli’nin yargılandığı ceza mahkemelerinde de devam ediyor. Hakim önüne çıkartılmak için “isyancı” olmaya da gerek yok, en kötü ihtimalle “yardım” etmiş olmak yetiyor. SUD Interieur Sendikasından isminin gizli kalmasını isteyen bir polis “İş yasası (eylemleri) süresinde başlatılan bir sürecin sonucunu yaşıyoruz” diyor. Sendikacıya göre asayişin sağlanmasının hukuksallaştırılması yaşanıyor, bu da göz altına alınanların sayısında bir artışın yaşanması ile ifadesini buluyor.
GÖZALTI SAYISI 10 KAT ARTTI
24 Kasım ile 8 Aralık arasında gözaltı sayısı tam 10 kat arttı. Sonuç: 9 bin Sarı Yelekli göz altına alındı. Bir kişinin özgürlüğünün bu şekilde kısıtlanması için ya bir suç işlemesi ya da işleme teşebbüsünde bulunması gerekir ve bunun çerçevesini net bir şekilde yasalar çizmiştir. Fakat Mediapart gazetesinin gösterdiği gibi, bu gözaltılar yasal çerçevesinden çoktan çıkartılmıştır. Paris Valiliği polislere, her Sarı Yelekli’yi, yeterince suç unsuru olmasa bile, gözaltına alma emri vermiş. İçişleri Bakanlığının bu baskıcı politikası, Paris Cumhuriyet Savcısı Remy Heitz’in talimatlarıyla tamamen uyumlu halde yürütülüyor. 30 Ocak’ta Canard Enchaine gazetesinin yayımladığı bir gizli nota göre, savcı hakimlere gözaltı süresini uzatmayı önermiş. 12 Ocak tarihli bu not niyetini gizlemiyor: “Asayişi bozanların saflarını Sarı Yelekliler’in artırmasına engel olmak lazım”.
Fransa Avukatlar Sendikası Başkanı Laurence Roques’a göre bu tehlikeli bir özgürlük kısıtlaması: “Remy Heitz vali değil, savcı. Yasalara saygı gösterilmesine uğraşsın, asayişi sağlamaya değil.”
Başka bir uygulama da yaygınlaşıyor: Yasaların hatırlatılması ve azarlamak için hakim önüne çıkartmak. Gözaltı süresi bittiğinde ya serbest bırakılma ya da savcılığa çıkartılması gerekirken, artık söz konusu şahıs mahkemeye götürülüyor ve hakim önüne çıkartılıyor. Hakim ceza vermiyor fakat sert bir şekilde azarlayarak yasaları hatırlatıyor. Angers şehri İstinaf Mahkemesi Başkan Yardımcısı ve Hakimler Sendikası (SM) Üyesi Laure Maduraud’ya göre: “Burada tehdit etme, yürüyüşlere tekrar dönmeyi engellemek için ikna etmeye yönelik bir seremoni tertipleniyor”
YÜZDE 40 HAPİSLE SONUÇLANIYOR
Sarı Yelekliler’e karşı verilen 2 bin kararın yüzde 40’ı tam da hapis cezası. Avukat ve İnsan Hakları Ligi Üyesi Arie Alimi’ye göre “Çok ağır olan bu cezalar art arda seri bir şekilde verildi”.
Şubat ayında yayımladığı bir kararda Avrupa Konseyi, adalet yetkililerinin bu oldubittiye getirme halini teşhir etmişti. Şu an 400 civarında Sarı Yelekli ya nihai karar verildiği için ya da geçici olarak gözaltında tutulduğu için parmaklıklar arkasında kalıyor.
Paris Adalet Sarayı’nda başka bir dava. Bir genç, avukatının itirazı üzerine acil yargılanma sürecinden kurtulmuş. Hakim 16 Şubat’ta, adli kontrol ve hafta sonları Paris’e gitme yasağı kararı vermiş. Başkaları için daha sert kararlar da verilmiş, örneğin üç yıl boyunca sokakta gösterilere katılma yasağı gibi. Adalet Bakanlığının savcıları bu tür kararları talep etmeye yönelttiği biliniyor, fakat şu ana kadar bunun boyutlarına işaret eden hiçbir veri yok. Üstelik hakimlerin bu tür kararları verebilecek tek yetkili olması da bozulabilir. “Kırıcılara karşı yasa” diye adlandırılan yasa tasarısı, valilere olay öncesinde bu kararı vermeyi öngörüyor.
12 Mart’ta Meclisin onayladığı bu yasanın, yürürlüğe girmeden önce, Anayasa Mahkemesinden onay alması gerekiyor.
(Çeviren: Deniz Uztopal)