İNGİLTERE: ‘PREVENT’ BENZERİ BİR PLAN HEM YANLIŞ HEM TEHLİKELİ
ÖĞRETMEN, doktor ve hemşirelerin “şiddete karışma riski” olan gençleri rapor etmesini beklemek yabancılaşma, damgalanma ve endişeyi artırır
Son dönemlerde artış gösteren gençler arası ciddi şiddet hakkındaki tartışmalarda, şehir merkezlerinde silahlı polis bulundurmak, şehirlerde askerin bulunmasına kadar varan öneriler sunuluyor. Şimdi hükümet, gençler arası şiddet zirvesini başlatırken, bir şeyler yapıyor görünmek için, yarardan çok zarara yol açacak yeni bir öneriyi ortaya attı: Şiddetle mücadele için kamu sektörü çalışanları sorumluluğu.
Eğer bu öneri hükümetin tercih ettiği biçimiyle yasalaşırsa, yerel seviyede birçok devlet aygıtı, sağlık, eğitim ve polis kadrolarının “ciddi tehlikeyi engellemek ve onunla mücadele etmek için sorumlulukları” olacak. Hükümet bu konuda bir kılavuz yayımlayacak fakat bu kurumlar uyguladıkları mevcut koruma prosedürlerinin üzerinde ne yapmaları gerektiğini kendileri belirleyecek.
Bu öneri kulağımıza hiç de yabancı değil çünkü toplumu bölen ve ayrımcılığı körükleyen “Prevent” projesinin bir karbon kopyası. Prevent uygulaması, çok sayıda kamu çalışanına “İnsanların terörizme çekilmesini engelleme sorumluluğu” veriyor.
Kimse halkı şiddetten koruma gerekliliğine karşı çıkmayacaktır. Fakat Prevent’in buna hizmet ettiğini söylemek mümkün değil. Son yıllarda bu program hakkında şikayetler serisine tüm siyasi partilerden temsilciler, güvenlik güçleri mensupları katkıda bulundu.
İlkin sadece Müslümanlara odaklı olan Prevent, kamu sektörü çalışanlarının Müslüman ve diğer etnik azınlıklardan hasta öğrenci ve ailelere şüpheyle bakmasına yol açıyor; terörizm ya da ‘aşırılıkçılık’ tehlikesinde olduğunu düşündükleri şahısları polise rapor etmelerini istiyor; buna da ‘Britanya’nın değerlerine’ karşıtlık adını veriyor.
Sonuç: Yaratılan bir kamu hizmetleri gözetleme ağı ve herhangi kriminal bir aktivitede yer almış olmamasına rağmen toplum üyelerinin polisle iletişime zorlanması. Prevent altında yapılan başvuruların çok azı artı bir işlem gerektiriyor.
Okullar, çocukların derilerinin renginden dolayı polis çağırıyor. Gençlik merkezi çalışanları otoriteler için istihbarat topluyor. Müslüman öğrenciler kampüslerde oto sansüre zorlanıyor. Çalışanlar, iş arkadaşları ve polis tarafından sorguya çekiliyor. Bu da yetmiyormuş gibi, şahısların hassas verileri, nasıl elde edildiği ya da başka kimlerle paylaşıldığı bilinmeyen biçimlerde polisle paylaşılıyor. Önerilen yeni sorumluluğun görevlerinden birisi de veri paylaşımını geliştirmek olacak.
Kamu ve topluma maliyeti ise yabancılaşma, damgalanma ve artan endişe. Yaşadığımız tahminci polislik ve otomatik risk hesaplama döneminde uygulanan böylesi bir polis kuşatmasının maruz kalan şahıslar üzerinde uzun dönemli riskleri var.
Dolayısıyla, hükümetin gençler arası şiddet mazeretiyle Prevent’i tekrarlaması sadece yanlış değil, aynı zamanda tehlikeli. Hükümetin gerçek bir kamu sağlığı programını benimsediği konusunda tartışmalar artıyor. Fakat bu tartışmaların göz ardı ettiği, Prevent gibi uygulamaların insanların hayatlarına çoğunlukla gereğinden aşırı ve zararlı devlet müdahalelerinin mazereti oldukları gerçeği.
Son ayların bağnaz önerilerinin çoğu ve de uzun dönemdir yürürlükte olan ‘Çeteler Matrisi’ programı da bu suçluluk-eğilimine dayandırılıyor. Herhangi bir şüpheye sebep olmaksızın, polise özgürce ‘Durdur ve ara’ hakkı vermek tam da bu uygulamada ırkçı ön yargı son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaşmışken- hiçbir suçu olamayan siyah genç erkeklerin küçük düşürülmesi ve devamında kızgınlığının reçetesi olarak görünüyor.
12 yaşındaki çocukları, -son iki yıl içerisinde bıçak taşıyıp taşımadıkları hakkında polis kestirimlerine dayanarak- cezalandırmak onları kriminal adalet sisteminin bir parçası haline getirmek anlamına gelir. Kamu hizmetlilerinin şiddet ya da suçluluk tehlikesi altındaki şahısları ikisi arasında hiçbir, ayrım yapmadan- belirlemesi koşulu ise; en iyi olasılıkla yanlış bir endişe, en kötü olasılıkla basmakalıp inançlar nedeniyle bir insan selinin devlet müdahalesine maruz bırakılması anlamına gelecektir.
Gençler arası şiddet önemli bir insan hakları sorunu. Fakat hükümet bundan etkilenen şahıs ve toplumların önerilerini göz önüne almıyor. Gençlerin rutin olarak silah taşıması ve ciddi ve bazen ölümcül yaralanmalara sebep veriyor olmaları toplumun cevap vermesi gereken endişe verici bir durum. Fakat hükümet hangi yaklaşımı benimserse benimsesin, merkezinde sırdaşlık, veri güvenliği ve masumiyet varsayımının olduğunu geçlerimize garantilemek yükümlülüğündeyiz.
(Çeviren: Haldun Sonkaynar)