DESTEK GÖREMEDİĞİMİZ DE ÇOK YER VARDI
FLORMAR direnişi işçi sınıfının bir deneyimi haline geldi. Yıllar sonra bir işçi bu direnişe bakarak, “Bu direnişte eksik olan neydi? Biz işçiler bu direnişten ne öğrenmeliyiz?” diye sorsa cevabınız ne olurdu?
Öncelikle yüzde yüz başarı diyemeyiz. İşe iade de olsaydı yüzde yüz olurdu. Elbette sendikanın girmesi ve işe iade bizim için önemliydi. Bunun yanında sendikanın girme davası da devam ediyor. Davanın sonucunu beklemek zorundayız. Bu süreçte bu işin çözümünü isteyenler kadar istemeyenler de vardı. Gerek işveren tarafından gerek yönetenler tarafından gerek bir takım sendikal anlayışlar tarafından köstek olunmasaydı bu direniş 15 günde biterdi. Sınıf birlikteliğini tamamen gösteremedik. Duyarlı insanlarımız geldi, bazı medya organları haberlerimizi yaptı. Dünya kamuoyunda ve ülke kamuoyunda duyuldu. Ve neticede aynı zamanda bir kadın mücadelesi şeklinde de anıldı. Ama konfederasyon düzeyinde de sendikalar açısından da birçok yerden destek göremedik. Samimi olarak gelip mücadele etmeye çalışan partiler bir tarafa, uğramayan, uğrasa bile seçim zamanında görünenler vardı. Ve tabi ki örgütlenerek içeri girilmiş olunsaydı bütün örgütsüz işyerlerine ufuk açacaktı ve hareketlilik sağlayacaktı. O nedenle işverenler birlikte bunun karşısında durdular. Belki yaşanan tüm zararları kendi içinde karşıladılar ve işverenler kendi içerisinde dayanışma içerisinde oldular. Ve son zamanlarda biliyoruz ki, biz çadır açamıyorduk, kışı sobasız geçirdik, ses cihazlarımıza el konuldu. Caddenin güneşli tarafında beklememize bile tahammülleri olmadı. Böylesi bir mücadeleyi bir avuç işçiyle vermek kolay değil. Bu kavgayı verirken yanımızda kimler vardı, kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Sınıf dayanışması böyle olmamalıydı. İşçi sınıfının önüne böyle bir mücadele deneyimi kolay kolay düşmez. Ama düşecek olursa, sendika, konfederasyon, sivil toplum örgütleri, siyasi parti ayrımı yapmaksızın gidilmelidir. Geniş bir birlik kurulursa ancak kazanılabilir.