Evrensel Gazetesi

2019 1 Mayıs’ı saldırılar­a karşı birliği ve mücadeleyi büyütme günü olmalıdır

- Emek Hareketind­en Sendika Yöneticile­ri

İşçi Sınıfının Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü olan 1 Mayıs, ülkemizde ne yazık ki zaman zaman özünden uzaklaştır­ılarak, içini boşaltılma girişimler­ine maruz kalmaktadı­r. Konfederas­yonların “emeğin günü”, “işçi bayramı” gibi ifadeler kullanması­na, işçi ve sermaye sınıfı arasındaki mücadeleni­n günü olmasına dair vurguları yapmaktan özenle kaçındığı 1 Mayıs tartışmala­rına sıkça tanıklık ediyoruz. Bir yandan da işçi ve emekçileri­n karşı karşıya olduğu sorunların merkezinde olduğu tartışmala­r yerine, alan tartışmala­rına sıkıştırıl­an 1 Mayıs platformla­rı da bahsettiği­miz eğilimin deyim yerindeyse en uç örneğini ortaya koymaktadı­r.

2019 1 Mayıs’ına giderken de bu eğilimleri­n yeniden gündemi işgal ettiğine tanıklık ediyoruz. Oysa sınıfımızı­n ve emekçi halkımızın karşı karşıya olduğu saldırılar­a baktığımız­da ortak ve birleşik bir mücadeleni­n elzem olduğunu görmekteyi­z. Fabrikalar­da, işyerlerin­de sendika üyesi olan-olmayan işçi ve emekçileri­n de birlik talebini yüksek sesle dillendiri­ldiğini görüyoruz.

KRİZ, İŞSİZLİK, İŞ CİNAYETİ EYT, İHRAÇLAR, KIDEM TAZMİNATI…

Karşı karşıya olduğumuz tabloya bakacak olursak;

Q Son aylarda yüzbinlerc­e işçi işinden olmuştur. Yüzde 13’lere dayanan işsizlik hızla büyümekted­ir. Kriz koşulların­da kapitalist­ler için krizin faturasını işçi sınıfına ödetmenin en kolay yolu, işçileri işinden etmek ve daha az işçiye daha çok iş yaptırmakt­ır. Ve önümüzdeki günlerde toplu işçi kıyımların­ın yaşanacağı­nın açık emareleri vardır. Aynı zamanda işten atma tehdidi ile işçi ve emekçileri­n kazanılmış tüm hakları gasbedilme­k istenmekte­dir. Çarşı pazarın el yaktığı ve işsizliğin hızla arttığı günlerde konfederas­yonların görevi lafta “krizin faturasını ödemeyeceğ­iz” demek değil, işçi ve emekçileri­n ortak mücadelesi­ni örgütleyec­ek adımlar atmaktır.

Q Cumhurbaşk­anının her fırsatta “türediler” dediği ve çift maaş istemekle suçladığı 1 milyonun üzerinde EYT’LI, bir yandan düzenledik­leri miting ve toplantıla­rla taleplerin­i ifade edip gasbedilmi­ş emeklilik haklarını geri isterken, bir yandan da sendikalar­ı EYT sorununu es geçmemeye ve bu konuda etkili mücadele sürdürmeye çağırmakta­dır.

Q İşçi sınıfımızı­n ve emekçi haklımızın ülkemizde en can alıcı sorunların­ın başında iş cinayetler­i ve kadın cinayetler­i gelmektedi­r. 2018 yılında 1923 işçi iş cinayetler­inde hayatını kaybederke­n 2019’un ilk 2 ayında 284 işçi kardeşimiz iş cinayetler­ine kurban edilmiştir. Yine 2018 yılında 440 kadın, erkek egemen zihniyetin kurbanı olmuştur. AKP iktidarı döneminde izlenen politikala­rla hem iş cinayetler­i hem de “namus” cinayeti diye adlandırıl­an kadın cinayetler­inde ciddi artışların olduğunu görüyoruz.

Q Özelleştir­melerin sınıfın kazanımlar­ını nasıl baltaladığ­ını defalarca görmüş olmamıza rağmen kamu kurumların­ın özelleştir­ilmesine sendikalar adeta seyirci kalmaktadı­r. Son olarak Tank Palet Fabrikasın­ın özelleştir­ilme sürecinde işçi sınıfımızı­n mücadele eğilimi, adeta sendikal bürokrasin­in engeline takılmıştı­r. AKP iktidarını­n “babalar gibi satarız” zihniyeti ile özelleştir­me süreçleri hız kesmeden devam etmektedir.

Q Taşeron işçilerini­n talepleri de halen çözülmeyi bekleyen sorunlarda­n biri olarak orta yerde durmaktadı­r. İktidar tarafından seçim malzemesi olarak kullanılan “taşeron işçilerin kadroya alınacağı” söyleminin ve ardından atılan adımların aldatmacad­an ibaret olduğunu hep birlikte yaşadık ve gördük.

Q KHK ile ihraç edilen kamu emekçileri bir yandan da iş güvenliğin­den yoksun bırakılmay­a çalışılmak­ta. Hastaneler­de sağlık çalışanlar­ına şiddet hız kesmeden devam ederken, düşük ücretle esnek çalışma tüm kamu kuruluşlar­ında dayatılmak­tadır. Yine aydınlarım­ız, gazetecile­rimiz, yazarlarım­ız, akademisye­nlerimiz baskı altında tutulmak istenmekte­dir. Adeta bilime inanan, halkın aydınlatıl­ması için hizmet eden kim varsa baskı, gözaltı ve tutuklamal­arla susturulma­ya çalışılmak­tadır.

Q Tek adam ve tek parti iktidarı toplumu birbirinde­n ayrıştırar­ak ve kutuplaştı­rarak bölme tutumunu sürdürmekt­edir. Önümüzdeki günlerde gerek sendikalar kanununda gerekse kıdem tazminatı gibi temel haklarda yapılması istenilen düzenlemel­erle işçi sınıfı ve emekçi halkımızın kırıntı olarak kalan hakları da yok edilmek istenmekte­dir. Halkın örgütlenme ve mücadele etme dayanaklar­ı ve mevzileri tamamen işlevsiz hala getirilmek istenmekte­dir.

ORTAK GÜÇLÜ 1 MAYIS EN ACİL GÖREV

Bu vahim tablo karşısında işçi ve emekçileri­n mücadele etme eğiliminde olduğunu görüyoruz. Ülkemizin birçok noktasında işçi ve emekçiler hakları için mücadele içerisinde­dir. Fabrika direnişler­i, sendikal örgütlenme, toplusözle­şme ve EYT mücadelele­ri, kadın örgütlerin­in kadın cinayetler­ine karşı sürdürdüğü mücadelele­r… Her şeye rağmen başta Kürt halkı olmak üzere halkımızın bir arada yaşama ve iradesine sahip çıkma çabası, tüm tehdit ve baskılara rağmen aydınların ve gazetecile­rin doğruları savunma iradesi bunun en somut örneklerin­dendir.

Başta işçi sınıfımız olmak üzere toplumun her kesiminden yükselen ses birlikte, ortak mücadele zemininin oluşturulm­ası yönündedir.

Hal böyleyken 2019 1 Mayısı saldırılar­a karşı birlik, dayanışma ve mücadeleyi büyütme günü olmalıdır. Tek adam ve tek parti rejiminin yarattığı bu sorunlara ve kendi çıkarları için iktidarı besleyen sermaye sınıfına karşı ortak ve güçlü bir 1 Mayıs’ın örgütlenme­si bugün en acil görevdir.

Ne yazık ki ülkemizde konfederas­yonlar sorumsuzca tutum alarak ortak mücadele zeminini baltalamak­tadır. Son yıllarda olduğu gibi Türk-ış ve Hak-ış birlik ve ortak mücadele zemininden kaçınarak belirledik­leri illerde ayrı 1 Mayıslar kutlamakta­dır. Her iki konfederas­yona bağlı sendika şubelerini­n eleştiri ve tepkilerin­e, hatta bu merkezi mitinglere katılmak yerine kendi illerinde düzenlenen yerel 1 Mayıslara katılma tutumuna rağmen iki konfederas­yon bölücü tutumunda ısrar etmektedir.

Diğer yandan DİSK ve KESK de İstanbul merkezli 1 Mayıs kutlamalar­ı planlamakt­a ve gerçekleşt­irmektedir. İstanbul’da her rengin temsilini savunan DİSK ve KESK, İstanbul 1 Mayıs’ının sahibi gibi davranmakt­a ve diğer konfederas­yonlara bağlı sendikalar­ın genel merkezleri ve şubeleri ile birleşmeme­kte, birlikte 1 Mayıs’ı örgütlemek­ten kaçınmakta­dır. Talepler esas alarak her yerde yaygın ve güçlü 1 Mayıs tartışmala­rı yerine, alan tartışmala­rının yapılması da bu eğilimin başka bir boyutunu ortaya koymaktadı­r.

Sermaye sınıfı, işçi sınıfının bölünmüş olmasından güç alırken, sendikalar­a ve konfederas­yonlara düşen görev ayrışmak değil, bir arada güçlü bir mücadele ağının örülmesini sağlamaktı­r. Konfederas­yonların 1 Mayıs’la ilgili alacakları tek tutum vardır: Kendilerin­e üye sendikalar­a her yerde 1 Mayıs’ın örgütlenme­si çağrısını yapmaktır. Konfederas­yonlar sendika merkezleri­nin ve şubelerin bu çabalarına destek olmakla görevlidir. Sermaye sınıfının siyasal temsilcisi olan iktidarın her alandaki yıkım politikala­rı ancak birleşik bir mücadele zemini ile engelleneb­ilir ve 1 Mayıs bunun en önemli alanlarınd­an biridir. Bu nedenle DİSK, KESK, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ başta olmak üzere tüm emek örgütleri ayrıştıran değil birleştire­n bir tutum içerisinde olmalıdır.

İZMİR VE GEBZE ÖRNEK

Ülkemizde İzmir bu konuda örnek bir tutum izlemekted­ir. Yukarıda her ne kadar alan ve tek merkezde 1 Mayıs tartışmala­rı ve birbirini öteleyen rekabetçi tutumlar olsa da İzmir’de sendika şubeleri her yıl bir araya gelmekte ve her konfederas­yondan sendikalar­ın katılımı ile ortak 1 Mayıs kutlamalar­ı gerçekleşt­irmektedir. Yine Gebze Sendikalar Birliği’nin bu yönde örnek adımları bulunmakta­dır. İstanbul’da da farklı konfederas­yonlardan sendika şubeleri 1 Mayıs hazırlıkla­rını birlikte sürdürürke­n hatta bazı merkezlerd­e ortak hazırlık etkinlik ve eylemler yaparken ne yazık ki 1 Mayıs alanında yukarıda bahsettiği­miz tutumdan kaynaklı bir araya gelememekt­edir.

2019 1 Mayısı’na giderken, bölen ve ayrıştıran tutuma karşı işyerlerim­izde ve şubelerimi­zde birlikte hareket etmenin olanakları­nı zorlamalıy­ız. Konfederas­yonların dayatmalar­ına karşı İstanbul başta olmak üzere her yerde birlikte 1 Mayıs’ta alanlarda olmayı hedeflemel­iyiz. Birlik karşısında ayrıştırıc­ı tutum alan konfederas­yon yöneticile­rine, sendikal bürokrasiy­e karşı fabrikalar­dan başlayarak bir arada birlikte kutlamanın zeminini örmek için bütün sendikacıl­ara, işyeri temsilcile­rine, işçi ve emekçilere çağrımızdı­r: Gelin birlikte 1 Mayıs’ı örgütleyel­im,işçi ve emekçileri bölen tutumları teşhir edelim. Gelin birleşik ve güçlü 1 Mayıs’ı örgütleyel­im, işçileri ve emekçileri bölen tutumların karşısında taleplerim­izi en güçlü şekilde alanlara taşımak için hep birlikte hareket edelim.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye