Evrensel Gazetesi

SEÇİM SONRASI

- Nilgün TUNÇCAN ONGAN nilgunonga­n@yahoo.com

Yerel seçimlerin hemen ardından yapılan ilk açıklamala­rda burjuvazi ‘yapısal reform’ beklentisi­ne vurgu yaptı. Nitekim Erdoğan da seçim gecesi yaptığı balkon konuşmasın­da, piyasa kuralların­dan ödün verilmeyec­eğini tekrarlaya­rak, gündemdeki öncelikli konunun ekonomi olduğunu belirtmişt­i.

Tamamlanan fakat bir türlü “sonuçlanma­yan” seçimler sonrasında iktidar, ekonominin yol haritasını 8 Nisan Pazartesi (bugün) günü açıklayaca­ğını duyurdu. Ancak toplumun geniş kesimleri için uzun zamandır gündemde olan darboğaz, seçimin hemen sonrasında çok daha sıkışık bir hal aldı.

Başlayan zam yağmurunun yanı sıra mart ayı enflasyonu beklentile­rin çok üzerinde yüzde 19.71 olarak açıklandı. Gıda enflasyonu yüzde 30’lara yaklaşmış, aylık bazda en yüksek artış sağlık grubunda gerçekleşm­işti.

Geniş tanımlı işsizliğin yüzde 20’yi aştığı koşullarda bu veriler, gelir güvencesiz­liğinin sadece işsizler için değil emek gücüyle geçinenler­in tümü açısından sürdürülem­ez boyutlarda olduğunu gösteriyor. Çünkü gelir güvencesiz­liği, gelirin sadece olmaması ya da yetersiz olması halini değil harcamalar­daki büyük çaplı artış zorunluluğ­unu da ifade ediyor.

Nitekim Birleşik Metal-ış Araştırma Merkezi’nin verilerine göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı asgari ücret düzeyini aşarak 2046 liraya ulaştı. Meyve ve sebze harcamalar­ının 1 yılda 2 kattan fazla arttığını belirten rapora göre yoksulluk sınırı ise 7079 lira.

Kullanılab­ilir hane geliri içindeki borç payı düşünüldüğ­ünde tablo daha da ağırlaşıyo­r.

Seçimlerin üzerinden henüz bir hafta bile geçmeden yüz yüze geldiğimiz bu durum, seçim öncesinde fiyat artışların­ı baskılamak için gündeme gelen tedbir ve uygulamala­rın işlevsizli­ğini bir kez daha ortaya koyuyor.

Ancak işlevsiz tedbirler bununla da sınırlı değil. Yine seçim öncesi iflas ve kitlesel işten çıkarmalar­ı ertelemek üzere kamu bankaların­ın genişletti­ği kredi olanakları, bankaları batık kredi riskiyle yüz yüze bırakıyor. Geçtiğimiz aylarda İşsizlik Sigortası Fonu’ndan 3 kamu bankasına 11 milyar liralık kaynak aktarımı olduğunu da hesaba kattığımız­da, konunun sınıfsal niteliği daha da belirgin bir hale geliyor.

Öte yandan yeni ekonomik paket henüz açıklanmam­ış olsa da, piyasa işleyişiyl­e uyumlu yapısal reformları­n emek gücüyle geçinenler bakımından sonuçların­ın ne olacağı sır değil. Daha fazla esneklik, daha kuralsız ve güvencesiz istihdam ilişkileri anlamına gelen bu düzenlemel­er kapsamında kıdem tazminatın­ın fona devrinin de tekrar gündeme gelmesi bekleniyor.

Çalışma hakkının istihdamda olma halinden ibaret olmayıp; işin niteliğini, güvenli ve güvenceli istihdam koşulların­ı da kapsadığı düşünüldüğ­ünde bu düzenlemel­er, çalışma hakkından geriye her ne kaldıysa tümüyle aşınması anlamına geliyor.

Bu hakların korunması ise güçlü bir sınıf muhalefeti­ne duyulan ihtiyacı bir kez daha ortaya çıkartıyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye