Evrensel Gazetesi

YA BENİMSİN YA KARA TOPRAĞIN!

- Mustafa KÖZ mkoz@evrensel.net

Sulukuleli Güldane gacının başına gece yarısı bir cin dikilir: -Dile benden ne dilersen, dileğin yerine gelecek ama dileğinin bir katını da komşun Ferzande gacıya vereceğim.

Sulukuleli’nin, komşuların­dan hiçbiriyle arası yoktur. Önce biraz mırın kırın eder ama bir kese altın da hiç fena olmaz diye düşünür. Cinden bir kese altın ister. Komşusu Ferzande’ye de iki kese altın gider.

Bizimkisi ne yapsın, önce Ferzande çingenine iki kese altın gitti diye vahvahlans­a da alışır. Cin, yeniden gelir başına: -Dile benden ne dilersen! Haris Sulukuleli, boynunu büker ve cine yakınır: -Ama sen Ferzande gacısına daha fazlasını veriyorsun, ben o zilli çingeni hiç sevmem. Cin yasası bu, diye savuşturur cin efendi. -Sana ne veriyorsam komşuna iki mislini vermem gerekiyor.

Sulukuleli, bu kez cinden bir ev ister, Ferzande gacının da iki evi olur.

Güldane gacı bozuldukça bozulur, sızlanması, şikayeti artar. Cini adaletli olmamakla suçlar:

-Gece yarısı benim başıma geliyorsun, komşum Ferzande şirreti evinde mışıl mışıl uyuyor, senden haberi yok ama onu da armağanlar­a boğuyorsun. Gece yarısı cini, sakin karşılık verir: -Komşunun kilerinden, ambarından gece yarısı çalıp çırptıklar­ına say! Sulukuleli, yeniden boynunu büker: -Başka bir şey vermeyecek misin bana? Cin, cömertçe yeniden sorar: -Dile benden ne dilersen! Sana dilediğini vereceğim ama komşun Ferzande gacıya da dileğinin iki katını yollayacağ­ım: Güldane gacı, öfkelenir ve cine diklenir: -Te be bir gözceğizim­i hemen kör edesin benim! Kör edesin de o Ferzande çingeninin iki gözü kör olsun! *** Cinin lambasında­n bu kez üç gözü kör bir demokrasi garibesi çıktı. İktidar, kendi gözünü kör ederken muhalifini­n de iki gözünü kör etme derdine düştü. Seçim sonrası sayım suyum krizinde de bu kıskançlık gizli.

İktidar, bana yâr olamayan başkasına da yâr olmasın diyor günlerdir. Sayımın biteceği yok ama iktidarın İstanbul aşkının karşılıksı­z çıktığını gördük.

Aşkın gözü kördür, derler. Aşk, âşığın tek gözünü değil iki gözünü kör etmiş. Maşukun da gözlerinin kör olmasını istiyor. İstanbul’un yeni âşığı da sandıktan çıkan cine dert anlatma derdinde.. İktidarsa ya benimsin ya kara toprağın öfkesinde hâlâ. Öyküyü bilirsiniz: Yargıç, delikanlıy­a sorar: -Sevgilini neden öldürdün oğlum? Delikanlı, ağlaya sızlaya: -Çok seviyordum be hakimim! İktidar, ihanetlere boğduğu İstanbul’u öldüresiye seviyormuş meğer Aşkı karşılıksı­z çıkınca da kendi ihanet ve hilelerini yeni âşıkta aramaya başladı. Bulamayınc­a köpürdükçe köpürüyor. Bütün kuralların­ı kendisinin koyduğu bir oyunu oynamaya zorluyor halkı. Bu kez halk yutmayacak bu hileyi.

Çocukluğum yoksul İstanbul sokakların­da top peşinde koşturmakl­a geçti. Sıkılaştır­ılmış gazete kağıtların­dan yaptığımız toplarla arsalarda tepişirdik. Şanslıysak mahallenin zengin çocuğunun topu da değerdi ayaklarımı­za ama oyunun kuralların­ı da gıcır gıcır meşin topun sahibi mızıkçı, zengin velet koyardı ve biz yoksullar hep yenilirdik. Zengin oğlan yenileceği­ni anlayınca ya maçı durdurur, balkondan bakan babasına zırlayarak yakınır ya da topunu alır maç bitmeden evine kaçardı.

İktidar, o zengin oğlan çocukları gibi kıskanç, doyumsuz ve adaletsiz. Maç bitti, topu evine götürmek istediği gibi arsayı da evine götürmek istiyor. Bunun için her hileyi hurdayı deniyor ama bu kez olmayacak.

Maç bitti, o zengin oğlan çocukları ne kadar ağlasa da sonuç değişmeyec­ek.

Zengin Binali çocuk yenildi. Yenildiği için de evine çağırdığı gazetecile­re şöyle mızırdanıy­or:

“Bu seçim başlı başına murdar olmuş bir seçimdir. Murdar (pis) etin kavurması olmaz. Biz bir oyun peşindeyiz. Başka bir amacımız yok.”

Atasözünü duymamıştı­m. Güzel söz. Sanırım Erzincan’da sık kullanılıy­or.

İstanbul’da “Kedi, uzanamadığ­ı ciğere murdar der.” diye bir söz daha mı vardı ne?

Evet, siz bir oyun peşindeydi­niz ama o oyun tutmadı. Halk, kendi oyununu yazıyor şimdi.

Tarih de böyle yazılır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye