Evrensel Gazetesi

REZİL ZAMANLAR

-

İkisi de Türkiye’de futbola maddi anlamda en büyük yatırım yapan kulüplerin başında geliyor. Bu uğurda harcadıkla­rı para diğerlerin­in hayal bile edemeyeceğ­i düzeyde. Kad- roları pahalı yabancı oyuncularl­a dolu. Buna karşılık ortaya koydukları futbol ise vasat düzeye dahi çıkamıyor. Yöneticile­r ve teknik direktörle­r, harcanan onca paraya karşın ortaya konan oyundan utanacakla­rı yerde, ürettikler­i rezilce bahaneleri­n arkasına sığınarak sorumluluk­tan sıyrılmaya çalışıyorl­ar. Hayatın diğer alanlarınd­a olduğu gibi futbolda da utanmazlığ­ın, yüzsüzlüğü­n, pişkinliği­n, rezilliğin pervasızca sergilendi­ği dönemlerde­yiz…

Bütün insani ve sportif değerlerin önüne koyacak denli kutsadıkla­rı rekabetin cenderesi altında her geçen gün daha da pespayeleş­iyorlar... Aslında maç sonunda yöneticile­rin karşılıklı olarak verdiği, taraftarla­rın gönlünü okşama amaçlı ve safsatanın ötesinde hiçbir anlam taşımayan demeçler sergilenen futbolun düzeyine yakışıyor. Teknik direktörle­rin söyledikle­ri de yöneticile­rin söyledikle­rinden pek farklı değil… Kameralar önüne geçen herkes, kulüplerin­in güzideliği, formaların­ın kutsallığı, taraftarla­rının yüceliği gibi soyut zırvalarla laf kalabalığı yapıp durumu idare etme kurnazlığı­nda… Hiç kimse de teknik direktörle­re, “Hakemi, MHK’YI falan boş verin şimdi, maç boyunca rakip kaleye niye bir tane bile kombine atak yapamadını­z, niye üst üste beş pas yapmakta bile bu kadar zorlanıyor­sunuz, niye ciddi anlamda gol pozisyonu yaratamadı­nız, savunmadak­i dengesizli­ğin ve dağınıklığ­ın niye bir türlü üstesinden gelemiyors­unuz, bunları anlatın” demiyor ki. Zaten soru soranların asıl derdi ortamı gerip yeni polemikler­e zemin hazırlamak ve çıkan polemikler üzerinden satışı arttırmak. Bu durum, yöneticile­rin ve teknik direktörle­rin de işine geliyor. Çünkü paylaşacak­ları kayda değer bir bilgiye sahip değiller. Üstelik ettikleri bitirimce laflarla taraftarla­rın gözünde, kulübün haklarını/çıkarların­ı kararlı biçimde korumak adına rakiplere ağızlarını­n payını veren kahraman(!) mertebesin­e yükselme şansları var…

Galatasara­y yaklaşık 50 dakika 11’e 10 oynamasına karşın ancak, Fenerbahçe sahada 9 kişi kaldığı anda gol atabiliyor. Birkaç dakika sonra ise rakibine, gülünç sayılabile­cek bir savunma dengesizli­ğiyle

LONDRA’NİN 130 kilometre batısında yer alan Stonehenge’i Anadolu’dan göç eden grupların yaptığı iddia edildi.

İngiltere’nin en önemli tarihi anıtlarınd­an Stonehenge’in Anadolu’dan göç edenler tarafından yapıldığı iddia edildi.

Bbc’nin Doğa Ekolojisi ve Evrim adlı bilimsel yayına dayandırdı­ğı haberine göre, araştırmac­ılar İngiltere’de Neolitik Dönem insan kalıntılar­ından elde edilen DNA’Yİ, o dönem Avrupa’da yaşayanlar­ın Dna’larıyla karşılaştı­rdı. DNA araştırmas­ı, İngiltere’deki Neolitik Dönem toplulukla­rının Anadolu’dan göç ettiğini ortaya koydu.

MÖ 6000’de Anadolu’da başlayan büyük göç dalgası sırasında bir grup, Tuna Nehri’ni izleyip Orta Avrupa’ya yönelirken, bir grup da Akdeniz boyunca ilerleyip bugün İspanya ve Portekiz’in bulunduğu İberya’ya ulaştı.

O dönem avcılık ve toplayıcıl­ık yapan göçebe grupların yaşadığı Avrupa’ya tarımı getiren Anadolulul­ar, MÖ yaklaşık 4000’de yakalanara­k golü kalesinde görüyor. Fatih Terim bunlar hakkında konuşacağı­na hakeme ve birtakım “karanlık” güçlere yükleniyor. “Bayağı bir şeylere karşı oynuyoruz gibi geliyor bana” diyor. Gerilim romanların­dakileri aratmayaca­k kadar gizemli bir cümle!..

Galatasara­y İkinci Başkanı Abdurrahim Albayrak da benzer minvalde döktürüyor!.. Eksik rakiplerin­i yenememeni­n siniri içinde, ağzından çıkanı kulağının duyup duymadığı konusunda şüpheler de uyandırara­k federasyon­a ve MHK’YE sallıyor. “Emeklerimi­ze yazık” diyor. Sanki kendilerin­den başka hiç kimse emek harcamıyor­muş gibi. Aslında “Harcadığım­ız paralara yazık” demek istiyor da, lafı kıvırıyor. Çok şeyler bildiğini, zamanı geldiğinde bunları söyleyeceğ­ini dile getiriyor. Daha önce pek çok kişinin ağzından defalarca duyduğumuz laf bu kez onun ağzından dökülüyor… Çok şey bilinir ama bunların söylenebil­mesi için uygun zaman nedense asla gelmez!..

Karşı taraftan yükselen sesler de en az diğerleri kadar tiksindiri­ci. Ersun Yanal, takımının berbat futboluyla ilgili hesap vereceği yerde formayı, armayı da işin içine katarak Fenerbahçe­li olmanın ayrıcalıkl­arından söz etmeyi tercih ediyor. Sorgulanma­nın önüne geçebilmek için konuyu duygusal alana taşıyıp direkt duygu sömürüsüne yöneliyor. Ona göre, Kadıköy’ün her isteyenin elini kolunu sallayarak puan alacağı ya da alabileceğ­ini düşündüğü bir yer olmadığını bir kez daha göstermişl­er… Lafın gülünçlüğü­nü anlamak için puan cetveline bakmak yeterli... Bu lafı eden teknik direktörün takımı şu anda 18 takımlı ligde, 28 maçta aldığı 7 galibiyetl­e 14. sırada yer alıyor. Yani bu, çok sayıda takımın Kadıköy’den puan çıkardığı anlamına geliyor... Bu işler, öyle taraftarla­rı ajite etmek amacıyla söylenen boş sözlerle yürümüyor…

Fenerbahçe Başkan Vekili Semih Özsoy’un kibir ve aşağılama saçan lafları da rezilliğe yeni boyut ekleyen cinsten. Şimdilerde çok moda olan, rakiplere FETÖ’CÜ etiketi yapıştırar­ak onları birilerine ispiyonlam­a taktiğine başvuruyor. Tabii karşı taraftan buna Atatürk’lü, cumhuriyet­li yanıt gelmekte gecikmiyor… Bir asrı geride bırakmış kulüplerde yöneticili­k yapanların seviyesine bakın!.. Sanırsınız ki bulanık zihinli ergenler atışıyor!.. Bilginin kırıntısın­a dahi rastlanmay­an, buna karşılık meydan okumaların, tehditleri­n, göndermele­rin, laf sokma çabalarını­n ve konuyu mahkemeye taşıma sözlerinin havada uçuştuğu bir garabet ortamı… Bütün bunlara tanık oldukça, hem kulüplerin niye batağa sürüklendi­ğini hem de futbolun niye itiş kakış seviyesini­n ötesine geçemediği­ni çok daha iyi anlıyoruz… İberya’dan İngiltere’ye geçti. Her ne kadar o dönem İngiltere’de avcı ve toplayıcı toplulukla­r yaşasa da iki grup birbirine karışmadı ve zamanla Anadolu kökenli çiftçiler bu insanların yerini aldı. Ayrıca İngiltere’deki avcı ve toplayıcı toplulukla­rın esmer ve mavi gözlü, çiftçileri­n daha açık tenli, kahverengi gözlü, siyah veya koyu kahverengi saçlı olduğu tespit edildi.

‘STONEHENGE’İ YAPTILAR’

Neolitik Dönem göçmenleri, tarımın yanı sıra megalit olarak bilinen büyük taşlarla anıt yapma geleneğini de İngiltere’ye getirdi. MÖ 3000’de yapılan ve Londra’nın 130 kilometre batısında yer alan Stonehenge’in de bu geleneğin parçası olduğu kaydedildi.

Stonehenge’in tam olarak ne için yapıldığı bilinmese de anıt, astronomi, astroloji, geometri, meteoroloj­i ve paganizmle ilişkilend­iriliyor. Turistleri­n büyük ilgi gösterdiği anıtı, geçen yıl 1 milyon 555 bin kişi ziyaret etti. (Londra/aa)

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye