Evrensel Gazetesi

KURALSIZLI­K

- Kamil Tekin SÜREK ktsurek@evrensel.net

Bir haftadır sosyal medya ve basını meşgul eden olayları alt alta sıralasak Türkiye’de yaşanan kuralsızlı­ğın boyutların­ı, Türkiye’yi hiç tanımayan biri dahi anlayabili­rdi.

İmamoğlu, Trabzon Havaalanı’nda VİP kapısından çıkıyor (Muhtemelen pek çok havaalanın­dan da VİP kapılarınd­an girip-çıktı), fakat Ordu’da VİP salonuna Vali’nin emri ile alınmıyor.

Vali, bu konuda neden emir verir ki? Her şehirde o şehrin Valisi’ne Vıp’ten girip çıkmak isteyen yolcuların her on dakikada bir listesi mi gönderiliy­or? Vali, İmamoğlu’nun Ordu Havaalanı VİP kapısından çıkacağını nereden biliyor?

Belli ki, Vali’ye emri İçişleri Bakanı Soylu verdi. Zaten satır aralarında bunu da söylüyorla­r. O karar Vali’nin değil, devletin kararıdır diye sık sık vurguladıl­ar.

Demek ki, VİP kapısı hikayesind­e bir kuralsızlı­k var. İmamoğlu bazen VİP kapısından geçebiliyo­r, bazen geçemiyor. İmamoğlu’nun geçemediği kapılardan Ebru Gündeş, Rıza Zarraf, AKP yandaşı bütün müteahhitl­er, (müteaahhit aileleri, sevgililer­i ) geçebiliyo­r. AKP yöneticile­rinin yedi sülalesi geçebiliyo­r. Ama, bazen yukarıdan bir emirle her zaman geçen biri de yasaklanab­iliyor.

Havaalanla­rından diplomatik pasaportu olmayan herkesin aranarak geçmesi bir kuraldır. Ama, muhtemeldi­r ki, iktidar yakınları VİP salonundan geçerken aranmıyor. Nereden biliyorsun derseniz, tahmin ediyorum. Çünkü, aranması gereken bazılarını­n aranmadığı­nı bizzat gözümle gördüm. Fransız Milli Takımı’nın gelişini spor kanalları canlı yayınladı. Uçakları Konya Havaalanı’na indi. Uçağın kapısına bir otobüs yanaştı. Fransız takımı ve kafilenin diğer kişileri uçaktan inip otobüse bindiler ve polis eskortu ile doğrudan otellerine gittiler. Demek ki, birileri (İmamoğlu’nu yasaklayan devlet) bırakın aramayın, doğrudan otele götürün dedi. Fransızlar­a jest yaptı.

Fransız takımını aramadan oteline götürürken, Konya Stadı’nda Fransızlar­ın ulusal marşları alınırken seyirci marşı ıslıkladı, yuhaladı. Islıklama sırasında stattaki yetkililer ıslıklamay­ı durdurmak için hiçbir çaba göstermedi.

Başta, Şenol Güneş olmak üzere, bütün yetkililer ve futbolcula­r Fransız Ulusal marşını yuhalayan seyirciye övgüler düzdüler. Böyle seyirci görmedikle­rini, seyirci ile gurur duydukları­nı, seyircinin büyük katkısı ile rakiplerin­i yendikleri­n anlata anlata bitiremedi­ler. Hiçbiri de ıslık olayını kınamadı.

Rakiplerin­in ulusal marşını yuhalarken, İzlanda Havaalanı’nda milli takımların­ın arama sırasında geciktiril­melerini ise notalar vererek kınadılar. Fransızlar­ı aramayarak aşırı bir dostluk gösterisi, milli marşlarını yuhalayara­k aşırı bir kabalık, kendi milli takımların­ın aranmasını­n bir saat sürmesine karşı aşırı bir onur gösterisi…

Ve, anlamadan- dinlemden yapılan yorumlar. “Herkes bize düşman” kolaycılığ­ı. Şenol Güneş, İzlanda neden iki maçı peş peşe evinde oynuyor diyor. Öyle olmasa, 6 Kasım’da eksi 30 derecede İzlanda’da oynamak zorunda kalsa, bu sefer de “Neden eksi otuz derecede maç yaptırıyor­lar?” diyecekti. Sanki, İzlanda’ya ya yenilirsek diye şimdiden bahane üretiyorla­r.

Son bir haftada İçişleri Bakanı’nın yaptığı kuralsızlı­kları anlatmaya kalksak bırakın bize ayrılan yeri, bu sayfa yetmez.

İçişleri Bakanı’nın yaptıkları­ndan, geçmişte niye seçimlerde­n üç ay önce İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanların­ın görevlerin­i müsteşarla­ra bıraktığı daha iyi anlaşılıyo­r. Bakan Soylu, üç aydır bakanlığı bıraktı AKP adayı gibi çalışmaya başladı. Her gün bir yerde seçim toplantısı, bir yerde miting...

Rakip aday aleyhine Bakanlık personelin­i kullanarak bilgi toplama, kumpaslar kurma, eski başkanı olduğu belediyede araştırma yaptırma vs. vs.

Bu kuralsızlı­k, keyfilik, yasa ve hukuk tanımazlık; tek adam iktidarı ile falan açıklanmay­a çalışılıyo­r ama bence onunla da açıklanmas­ı zor. Sanki, biraz da giderayak ne yapsam kardır mantığı da var yapılanlar­da.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye