ÇOCUK İŞÇİLİK GİDEREK DAHA AĞIR VE TEHLİKELİ HALE GELİYOR
İSİG Meclisi’nden Pınar Abdal 2018’de çocukların işgücüne katılım oranının yüzde 21’e yükseldiğine dikkat çekerek “Çocuk işgücü giderek daha çok ağır ve tehlikeli işlere doğru kayıyor. Çocuk işçiliğin en kötü biçimleri arasında kabul edilen sokakta çalışma, küçük ve orta ölçekli işletmelerde ağır ve tehlikeli işlerde çalışma, aile işleri dışında, ücret karşılığı gezici ve geçici tarım işlerinde çalışma alanlarında yoğunlaşıyor.”
Çocuk işçiliğinde gelinen durumu hükümetin özellikle yoksul çocukları piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda işgücüne entegre etme politikalarıyla birlikte değerlendirmek gerektiğini söyleyen Abdal, “Çünkü özellikle stajyerlik ve çıraklık giderek daha da çok, çocukların ucuz ve vasıfsız işçi olarak sermayenin taleplerini karşılamak üzere konumlandırılıyor” dedi.
Okulda, oyunda olması gereken çocukların işçi olmak zorunda kalmalarının en önemli nedenini ‘yoksulluk’ olarak ifade eden Abdal, gelir adaletsizliğini de baş sebepler arasında saydı: “Çocuk işçilerin yüzde 70’i hane halkını geçindirmek zorunda olduğu ya da hane halkı gelirine katkıda bulunmak zorunda olduğu için çalışıyor.”
ÇOCUK EMEĞİ PATRONLARIN İŞTAHINI KABARTIYOR
Yetişkin işsizliğindeki artışın, geçim kaynağının yeterli olmamasının, kayıt dışı ekonominin, eğitim sistemi ve mülteci/göçmen emeğinin artışının da çocuk işçiliğin artmasının sebepleri arasında gösteren Abdal, “Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde sermayenin çocuk emeğine daha da çok yöneldiğini görüyoruz. Daha ucuz, güvencesiz ve ‘uysal’ emek olan çocuk emeği patronların iştahını kabartıyor” dedi.
Çocuk iş cinayetlerinin yazın tarım alanında çalışmayla daha da artış göstereceğini söyleyen Abdal, şöyle devam etti: “Çocuk işçiliğin belkemiği olan tarım sektörü, inşaat, sokakta çalışmaya dair herhangi bir adımın atılmadığı, görmezden gelindiği ve beslendiği sürece de çocukların ölümüne tanıklık edeceğiz.”
ÇOCUK İŞÇİLER BİRÇOK RİSKLE KARŞI KARŞIYA
Mevsimlik tarım işçisi çocukların koşullarını örnek gösteren Abdal, “Mevsimlik çalışan çocuklar aileleriyle naylon çadırlarda temiz suyun, tuvaletin olmadığı ya da kısıtlı olduğu, uzun saatler güneş altında çalışma, boğulma, yoğun kimyasala maruz kalma, böcek ısırması gibi pek çok tehlike ile karşı karşıya çalışmak zorunda kalıyor” diye konuştu.
Daha çok atık toplama, seyyar satıcılık, ayakkabı boyacılığı, cam silme gibi işler yapan sokakta çalışan çocuklar bir yandan uzun çalışma saatleri, diğer yandan şiddet görme, taciz ve tecavüze uğrama, geceyi sokakta geçirme, yetersiz beslenme, kimyasal maruziyeti gibi pek çok riskle karşı karşıya kaldığını ifade eden Abdal, “Keza, sanayi sektöründe çalışan çocuklar da aşırı ve uzun çalışma, tehlikeli makineler, uzun çalışma süreleri, tozlar, boya, vernik gibi kimyasallar, ağır yük taşıma, gürültülü ortamda çalışma, uzun süreli ayakta çalıştıkları, sağlıkları ve güvenliklerini daha çocuk yaşta kaybettikleri, iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirdikleri işlerde çalışıyor” dedi.
‘VİCDAN’ AÇIKLAMALARI SERMAYE ORTAKLIĞINI AKLAMAZ!
Abdal, çocuk işçiliğin önüne geçilmesi için iki öneride bulundu: “Birincisi, çocuk işçiliğin önüne ancak bunu gerçekten ortadan kaldırmaya dönük bir devlet politikasıyla geçilebilir. Bir yandan ‘vicdan’ açıklamaları yapıp, diğer yandan sermayenin taleplerini karşılamak üzere yüz binlerce çocuğu işçileşmeye iten politikalarla bunun olması mümkün değil. Bu noktada ikinci saç ayağı, sağlıklarına ve güvenliklerine sahip çıkanların, insanca yaşama ve eşit bir dünya için mücadele edenlerin mücadelesi anlam kazanıyor. Çocuğu işçi olmaya zorlayan yoksulluğa, gelir adaletsizliğine, işsizliğe, güvencesizliğe karşı da mücadele etmek gerekiyor” dedi.