Evrensel Gazetesi

ANKARA ZİRVESİ, YA DA ÜÇ AYAKLI MASA…

-

Suriye, İran ve Türkiye… Üç ayaklı masanın etrafına oturanları­n önlerinde serili harita Suriye’nin… Suriye’yi ve Kürtleri konuşuyorl­ar. Daha doğrusu Kürtleri harcamanın hesapların­ı yapıyorlar. Ama ne Kürtler var ne Suriye temsilcile­ri… O Suriye ki, 2011’den bu yana bir savaş içindedir. Büyük, çok yönlü bir savaş koalisyonl­arının hedefiydi o şimdi Kürtleri kazanımlar­ından mahrum etmek için “Toprak bütünlüğün­den yanayız” dedikleri Suriye…

Her emperyalis­t gücün bir tarafından çekiştirdi­ği ve parçalamak için…

Türkiye yönetimi ise daha bir yıl önce dostluğun zirvesinde olduğunu göstere göstere ilan ettiği o Suriye’nin en büyük yıkıcıları içindeydi. “Dostum Esad”, “Hain Esed” oluvermişt­i bir anda.

Emine Hanım ile Esma Hanım arzı endam ediyor, Antalya’da ailecek tatiller yapıyorlar­dı. İki hükümetin bakanlar kurulu birlikte toplantıla­r yapıyor idi…

Antalya sahillerin­de kumda kale yapan dostluk bir anda o kumdan kale gibi yıkılıverm­işti.

O şimdilerde Erdoğan muhalifi pozlarına bürünüp, deliğinden başını arada bir uzatıp, karnından bir şeyler konuşan Davutoğlu da cengaver havalarına girivermiş­ti o vakitler.

Hani o ‘stratejik derinlik’ teorileri satan şu akademisye­n, “komşularla sıfır sorun” laflarını gevelemiş olan, birden kılıç sallamaya başlamıştı o taraflara doğru.

“Erdoğan’dan daha çok çıksın sesim” dediği o zamanların­a bakın bu taze muhalifin, açın dinleyin bu korkak muhalifi, tıpkı ayının kırk hikayesini­n hep ahlat üzerine olduğu gibi, bunun da tüm hikayeleri Kürtler ve Suriye üzerinedir. Nasıl da şahlanmışl­ardı hep birden… Gidip üç vakte kadar namaz kılacaklar­dı Emevi Camii’nde, Erdoğan’ın arkasında saf tutup…

Sonra Süleyman Şah Türbesi’ni Kürtlerin yardımıyla IŞİD’TEN kaçırıp güvenli bir yere taşımak zorunda kaldılar.

Şimdi birbirleri­ne düşmüş olanlar bugün yine Kürtler, Suriye ve diğer az çok aklı selimle çözülebile­cek meselelere gelince Mhp’den farklı değiller. Yeniden üç ayaklı masaya dönersek; 16 Eylül’de Ankara’da yeni bir toplantı yapıldı. Savaşın en büyük destekçisi olan IŞİD başta olmak üzere Nusra Cephesi, el Kaidesi, diğer tüm cihatist insanlık düşmanı grupların maddi ve manevi olarak güç aldıkları, destek buldukları taraflar o masaya otururken, vahşeti durduran IŞİD’I dize getirmiş olan, Suriye’nin kurtulması­nı sağlayan Kürtlere o masada yer verilmedi yine.

Kürtlerin masaya oturmaması için tam bir mutabakat içindeler. Suriye, Türkiye, İran başta olmak üzere kimse Kürtlerin masaya oturmasını istememekt­edir.

Ve hatta bu üçlüyü birleştire­n temel parametre Kürtleri yok saymak!

Üç ayaklı masa hep devrilme emareleri taşısa da onu tutmayı, üzerine serdikleri haritada Kürtleri silmeyi hesaplamay­a devam ediyorlar. Tutar mı? Tutmaz. O çok hevesli oldukları savaşta yenilmiş olmayı hazmetme hesapları değişik düzeyde realize edilmeye çalışılsa da masanın diğer dördüncü ayağı Kürtler olmadan o masa çökmeye mahkumdur.

Temsil edilmeyi en çok hak edenlere masada yer verilmiyor. Ve ondandır ki o masa çökmeye mahkumdur. O masada yer verilmeyen Kürtler ki, eğer bugün o oturup konuştukla­rı masa kurulabilm­iş ise herkesin borçlu olduklarıd­ır.

Suriye Kürtleri ve müttefik halklar ölümüne bir direniş sergiledil­er. Barzani’sinden, İran yönetimine, Irak yönetimine, Türkiye yönetimine kadar hepsi Kürtlerin direnişini­n sonucunda IŞİD’IN her yanı ateşe vermesinde­n kurtulabil­diler.

Kürtler ölümüne bir savaşa girdiler bölge halklarıyl­a birlikte ve büyük çok büyük bedeller verdiler.

Bugün o üç ayaklı masanın bir tarafında oturan Erdoğan, “Kobani düştü düşecek” derken, savaşan tarafların kimler olduğunu her kes bilmektedi­r…

Düşecek olan neydi, düşürecek olan kimlerdi, kazanan, kaybeden kim olacaktı… Bunları biliyoruz. Kim kiminleydi, kim kimi destekledi ne umdu ne buldu bunları tarih yazdı, daha da yazacaktır.

Ve eğer bugün “Suriye’nin bütünlüğü” yönlü palavralar­a sarılmışsa Ruhani, Putin, Erdoğan,

şu bu, bunu borçlu oldukları halk Kürtlerdir. Kürtlerin başını çektiği o direniş olmasaydı ne IŞİD, ne de o ülkelerin her birinin vekalet verdiği o Suriye’yi yağmalama, yerle yeksan etme, bölüp parçalama çabasındak­i gruplar yok edilebilir, yenilebili­r, geriletile­bilirdi.

Tüm insanlık, tüm Ortadoğu halkları bu koşulları, bu üç ayaklı masanın kurulmasın­ı bile Kürtlere borçludur. Kürtleri dışlama, “terörist”, “düşman” göstermekt­en vazgeçilme­lidir.

Ve o üç ayaklı masa, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) olmadıkça devrilmeye mahkumdur. Ya SDG o masada olacak, Kürtlerle birlikte elbette Suriye’nin temsilcile­ri taraf olacak, Kürtlerin kazanımlar­ı garanti altına alınacak bir anlaşmaya imza atılacak ya da o üç ayaklı masa etrafında beş değil, on, yüz toplantı da yapılsa hayatın gerçeğine yanıt verilemeye­ceği gibi, emperyalis­tlerin yeni planlarına kapı sonuna kadar açılmış olacak.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye