Bir tablo yaratabilir
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik Türk Silahlı Kuvvetlerin (TSK) başlattığı askeri harekat devam ediyor. Fırat’ın doğusuna yönelik başlayan askeri harekatı değerlendiren Doç. Dr. Berk Esen, “Hızla değişen Amerikan iç siyaseti dengeleri uzun vadede Türkiye’ye hayli maliyetli bir tablo yaratabilir” dedi.
9 Ekim’de başlayan TSK ile birlikte ÖSO unsurlarının yer aldığı askeri harekatla ilgili Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berk Esen’le konuştuk.
ABD, Rusya’nın askeri operasyona ilişkin açıklamaları ve tutum ile Avrupa Birliği ülkelerinin yaptığı açıklamalara ilişkin Berk Esen, şunları söyledi: “Yapılan açıklamalardan, ABD ve Rusya yönetimlerinin operasyonu önceden bildikleri ve bu nedenle örtülü bir tepki verdikleri sonucunu çıkarıyorum. İki taraf da operasyonu durdurmaya çalışmak yerine kendi hedefleri doğrultusunda sınırlandırma ve şekillendirme yoluna gittiler. Mesela Putin operasyonu eleştirse bile sert bir pozisyon almadı. Belli ki operasyon öncesi Türk hükümeti Rusya’yı bilgilendirmiş. Benzer bir durum Trump yönetimi için de söz konusu. Trump ile Erdoğan arasında operasyonun şekli ve sınırları konusunda bir sözlü anlaşmaya gidilmiş
olabilir. Gerçi Amerikan siyaseti içinde Trump karşıtı dalga, Trump’ın aldığı bu karar sonrası tamamen Türk hükümeti ve Türkiye aleyhine dönmüş durumda. Amerikan kamuoyunda ise özellikle Suriye Demokratik Güçlerine (SDG) karşı oluşan olumlu hava müthiş bir propagandaya dönüşmüş durumda. Ayrıca bölgede Kürt güçlerle birlikte görev yapmış Amerikalı subayların ve birçok Amerikalı milletvekilinin, zaten Rusya ile çok yakınlaştığını düşündükleri Erdoğan yönetimine karşı çok sert bir tepki verdiklerini görüyoruz. Hızla değişen Amerikan iç siyaseti dengeleri uzun vadede Türkiye’ye hayli maliyetli bir tablo yaratabilir. Bu noktada Amerikan Senatosunda tartışılan Türkiye’ye yaptırım kararının içeriğine bakmak gerekiyor. AB ülkeleri ise kendi kamuoylarındaki Erdoğan karşıtı dalga ile mülteci krizi arasına sıkışmış durumdalar.
Başta Alman ve Fransız hükümetleri olmak üzere birçok AB ülkesinden operasyona yönelik eleştirel açıklamalar geldi ve hatta birkaç NATO ülkesi (Almanya, Hollanda, Norveç) Türkiye’ye silah satmama kararı aldı. Ama bunun Türkiye’yi Rusya’ya daha fazla yaklaştırmak ve savunma sanayisini geliştirmeye yol açmak dışında pratikte fazla bir etkisi olmayabilir. Tabi bu ülkelerin yüz binlerce insan ölmüş olmasına rağmen neden Yemen’de takip ettiği politikalar nedeniyle Suudi Arabistan hükümetine benzer sertlikte bir tepki vermediğini de sorgulamak lazım.
‘HÜKÜMETİN BÖLGEDEKİ YALNIZLIĞI OPERASYONA DA YANSIDI’
Askeri harekete karşı Arap ülkelerinden gelen açıklamalara ilişkin Esen’in değerlendirmesi şöyle oldu: “Arap Birliği operasyonu sert bir şekilde eleştirdi. Ayrıca başta Mısır, Suudi Arabistan ve Irak olmak üzere bölge hükümetlerinden de sert tepkiler geldiğini görüyoruz. Türk hükümetinin bölgedeki yalnızlığı bu operasyona da yansımış durumda. Türkiye bölgede Rusya ile girdiği zımni bir anlaşma sonrası hareket alanı yakalayabiliyor. Ama bunun bölge ülkelerinin çoğu tarafından desteklenmediğini ve bu tarz müdahaleler sonrası Türkiye’nin bölgedeki popülaritesinin Arap Baharı öncesindeki duruma nazaran hayli düşük noktalara geldiğini söyleyebiliriz. Fakat bu hükümetlerin hepsinin otoriter, kendi iç siyasetlerinde sıkıntılı, ve güç kullanmaya müsait aktörler olduğu için yapılan eleştirilerin hayli fırsatçı olduğunu eklemek lazım.”
Operasyon için askeri hazırlıkları yapılırken operasyon bölgesinde kalan roket ve havan menzili alanında kalan yerleşim yerlerinin boşaltılmamış olmamasına ilişkin Esen, şunları kaydetti: “Bu durumun uluslararası kamuoyunda ciddi tepkilere yol açtığı aşikar. Özellikle sosyal medya üstünden bu konu çok ciddi sayıda insana ulaşmış ve tepki çekmiş gözüküyor. Tabi her ne kadar aynı boyutta uluslararası basında yer bulmasa da sınırın öteki tarafından Türkiye’de sivil bölgelere SDG güçleri tarafından saldırılar yapıldığını ve bunun da aynı şekilde tepki çekmesi gerektiğini eklemek istiyorum. Savaş her zaman olduğu gibi en çok zararı imkanları kısıtlı sivillere veriyor. Operasyonda roket ve havan saldırılarından ziyade Türkiye açısından daha çok dikkat edilmesi gereken konu operasyonda kullanılan paramiliter güçlerin davranışları olacak. Ordu disiplini altında olmadan hareket eden bu güçlerin atacağı hamleler bölgede ciddi bir şiddet dalgası yaratabilir.”