ARAP COĞRAFYASINDA GEÇEN HAFTA ‘Halklar arasında iyileşmesi zor kadim yaralar açılıyor’
Türkiye’nin Suriye’de Fırat’ın doğusuna yönelik başlattığı “Barış Pınarı” harekatı Arap basınında geniş yankı buldu. Operasyona yönelik yaklaşımı iki grupta toplamak mümkün.
Bunlardan birincisi; bir yandan Türkiye’nin operasyonuna karşı çıkarken özellikle Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) ABD ile kurduğu ilişkiden dolayı zımnen Kürtleri sorumlu tutan yaklaşım. Suriye yönetimi ve müttefiklerine yakınlığıyla bilinen Rai al Youm gazetesinin başyazısı bu yaklaşımın en ileri örneğini sunuyor. Başyazıda “Kuzey Suriye’de veya Kuzey Irak’ta olsun Kürtlerin sorunu, Arap kardeşlerinin düşmanlarıyla; özellikle Amerikalılar ve İsraillilerle her zaman birleşmeyi tercih etmeleri” denildi. Kürtler, zamanında Suriye yönetimiyle yapılan taahhütlere uymayarak ABD ile hareket etmekle suçlandı.
‘SORUMLU TÜRKİYE’
İkinci yaklaşımda ise doğrudan Türkiye sorumlu tutuluyor. Bu tutum Arap Birliği’nin de tutumu. Mısır’da toplanan Arap Birliği, Türk operasyonunu sonlandırma çağrısında bulundu. Dönem Başkanı Birlik’in Genel Sekreteri Ahmet Ebu Gayt operasyon hakkında, “Bu, bir Arap devletinin topraklarına ve egemenliğine saldırmaktır” ifadesini kullandı. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri de Türkiye’nin, Suriye’deki durumu kullanarak askeri harekâtı haklı çıkarmaya çalıştığını ifade etti ve Ankara’nın Suriye’de yaşananlardan sorumlu olduğunu vurguladı. Irak Dışişleri Bakanı Muhammed Ali el Hakim bir yandan operasyonu kınadı, diğer yandan da Suriye’yi yeniden birliğe dahil etme çağrısı yaptı.
Suudi Arabistan’ın önemli gazetelerinden Şark ul Awsat’tan İlyas Harfuş da, “Türklerin Suriye’nin kuzeyindeki askeri müdahalesi oldukça tehlikeli bir bölüm oluşturuyor. Araplar ve Kürtler arasında iyileşmesi zor olacak kadim yaralar açılıyor” dedi. Türk askeri operasyonunun en ciddi sonuçlarından biri Suriye rejimine ‘egemenliğini savunma’ meşruiyetini yeniden kazanmasına izin vermesi olduğunu ifade etti.
Arap dünyasında Türkiye’yi yakın takibiyle bilinen Muhammed Nureddin de, makalesinde, operasyonun önemli amaçlarından birinin Afrin ve Cerablus’ta yapıldığı gibi demografiyi değiştirmek, diğerinin ise 1920 Misakı Milli sınırları dışında kalan toprakları yeniden kazanmak olduğuna vurgu yaptı.