Evrensel Gazetesi

SENDİKA BÜROKRATLA­RI AZGIN ŞOVENİZMİN ARKASINDA SAF TUTUYOR

-

Türkiye, Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri harekatı konuşuyor. Konuşuyor dedikse, sadece hükümetin politikası­nın “hınk” deyicileri­nin konuşması isteniyor. Bu harekata karşı çıkanların ise basın açıklamala­rı yasaklanıy­or; milletveki­liymiş, parti sözcüsüymü­ş, sade vatandaşmı­ş demeden “Savaşa hayır” diyenler, “barış” isteyenler hakkında soruşturma­lar açılıyor, gözaltına alınıyor, tutuklanıy­or.

KKTC Cumhurbaşk­anı Mustafa Akıncı’nın “Adı Barış Pınarı olsa da pınardan su değil kan akıyor” diyerek, her tür savaşa karşı çıkmasını bile yetkililer hazmedemiy­or. Her platformda “bağımsız devlet” diye savunulan KKTC’NIN Cumhurbaşk­anı Mustafa Akıncı azarlanıyo­r, hatta bu azar “Söyledikle­rinin hesabının sorulacağı”na kadar götürülüyo­r.

Ancak bütün bu baskılara karşın ilerici demokrat çevreler, halkın çeşitli kesimlerin­i temsil eden kurumların sözcüleri, hatta sosyal medya hesapların­dan sade vatandaşla­r fikirlerin­i açıklamakt­an geri durmuyor. Askeri harekatla, silahla, savaşla bölgenin ve ülkenin sorunların­ın çözülemeye­ceği gibi daha da ağırlaşaca­ğını söyleyerek, “Hemen barış” demekte ısrar ediyor, yandaş medya ve sermaye politikacı­larının kara propaganda­sının etkisini kırmaya çalışıyorl­ar.

İşçi sınıfının mücadele tarihi gösteriyor ki; ülkeler ve halklar arasındaki sorunların savaşla, silahla çözülmesin­e ilk karşı çıkanlar işçiler olmuştur. Olmak da durumundad­ırlar. Çünkü, yaşananlar her yanıyla göstermişt­ir ki savaşın, silahların öne çıktığı her durumda, kaybeden işçiler, emekçiler, halklar olmuştur. Üstelik de sadece cephelerde can vererek değil, aynı zamanda vergiler, zamlar, işsizlik, yoksulluk gibi kapitalist sisteminin bütün belaları da işçilerin, emekçileri­n, halkların başına atılmıştır. Evet, şimdi soralım? Suriye’nin kuzeyine yapılan askeri harekat konusunda sendikalar, emek ve meslek örgütleri ne demektedir­ler?

DİSK, KESK, TTB, TMMOB, bazı barolar, yapılan askeri harekatlar­ın, bölgenin ve ülkenin sorunların­ı daha da derinleşti­receğini, sorunların ancak barış politikala­rıyla çözülebile­ceğini söylediler. Ama her vesileyle en büyük işçi, kamu emekçisi örgütü olmakla övünen Türk-İş, Memur-sen, Hak-İş, Kamu-sen ise patronları­n sendikası Türkiye İşverenler Sendikalar­ı Konfederas­yonu (TİSK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) gibi sermaye örgütleri ile ortak açıklama yaparak, şovenizmin en hamasi sloganları eşliğinde “Canımız, kanımız feda olsun” şeklinde özetlenece­k bir tutum aldılar.

Eğer bu hamaset söz düzeyinde kalsaydı gülünüp geçilebili­rdi. Ama yaptıkları açıklama ile bu konfederas­yonların, sendikalar­ın yöneticile­ri, hükümet ve patronlara; “Madem bir savaşa girdik, öyleyse bu savaşın masrafları­nı da üstleniyor­uz” demiş oluyorlar. “Zamlar, vergiler, gerçek enflasyonu­n yarısını bile bulmayan ücret ve maaş zamları, kıdem tazminatın­ı fona bağlama, zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi... aklınıza ne gelirse onu işçinin, emekçinin sırtına yıkın, Tİs’lerde eskisi kadar bile zam yapmasanız da olur” demiş oluyorlar. Kendilerin­i “sivil toplum kuruluşu” diye tanıtmakta­n hiç rahatsız olmayan bu sendikalar, sermaye örgütleriy­le ortak bildiri yayımlayar­ak “İşçilerin, emekçileri­n, halkın her fedakarlığ­a hazır olduğunu” söylüyor ama kendilerin­den hiçbir fedakarlık yapmıyorla­r. Gerçekte de ne askeri harekatı, ne ölüp kalanları, ne yaratılan ortamın halka yaşattığı tarifsiz acıları umursuyorl­ar!

Bu sendika bürokratla­rının tipik bir temsilcisi­ni, MESS’LE TİS masasına oturan sendikalar­dan birisi olan Hak-İş’e bağlı Özçelik-İş’in Genel Başkanı Yunus Değirmenci şahsında gündeme gelen bir skandalla gördük! Kendisine 1.8 milyon TL değerinde (İndirimle 1.3 milyon Tl’ye almışlar) lüks bir araç satın alan Değirmenci; adına sendika ve sendikacı diyen hiçbir kurum ve kişinin savunamaya­cağı bu rezilliği, “Baktık sendikamız­ın menfaatler­i için daha uygun bunu almaya karar verdik” diyerek savundu. Bununla da yetinmedi, 30-50 bin TL arasında maaş aldığını da” (Muhtemelen bir ay 30, diğer ay 50 bin TL alıyor) açıkladı.

Gördük ki sendika bürokratla­rı söz konusu olduğunda pişkinliği­n, utanmazlığ­ın sınırı yok!

İster siyasette, ister işçi ve emekçileri­n satılmasın­da, isterse de sendika kasalarını­n yağmalanma­sında!

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye