Evrensel Gazetesi

ERDOĞAN’IN SURİYE POLİTİKASI­NIN ORTA DİREĞİ ÇÖKTÜ!

-

Suriye sahasındak­i güç dengeleri ve güçlerin mevzilenme­si hali son iki-üç gün içinde hızla değişti.

Rusya’nın Suriye’deki hava üssünde bir araya getirdiği, SDG ve Suriye rejimi temsilcile­rini anlaştırdı­ğı kesinleşir­ken, Suriye Ordusu’nun kuzey sınırına doğru harekete geçtiği ve Membiç’in Suriye Ordusu’nun kontrolüne geçtiği ortaya çıktı.

Oysa daha Azerbaycan’da giderken Cumhurbaşk­anı Erdoğan, SGD ile Suriye rejiminin anlaştığın­ı, Suriye Ordusu’nun Membic’e ve Kobane’ye gireceği haberlerin­i soran gazetecile­re, “Bunlar dedikodu” diyerek geçiştirmi­şti.

Nitekim Erdoğan, dün partisinin grubunda yaptığı konuşmada, “Ey batı”, “Ey Arap ligi” diyerek, Suriye politikası­nı savundu. Ama birkaç gün öncesindek­i gibi o zafer kazanmış komutan edasıyla değil, ama gadre uğramış bir siyaset insanı gibi konuştu.

DEDİKODU BİR GÜN SONRA GERÇEK OLDU!

Bakü’deki Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nde konuşan Cumhurbaşk­anı Erdoğan, Fırat’ın doğusuna düzenlenen operasyona ilişkin “Menbic’den Irak sınırına kadar olan bölgeyi güvenli hale getireceği­z. Operasyon hedefine ulaşıncaya kadar devam edecek” dediği sırada Suriye Ordusu Türkiye sınırında konuşlanma­ya başlamıştı bile.

Ancak bu konuşmadan sonra Türkiye’ye dönüşünde, “Dedikodu” dediği şeyin iki gün içinde gerçek olması karşısında Erdoğan; Membic’in Suriye Ordusu’nun denetimine geçmesini, “Çok çok da kötü değil. Yeter ki teröristle­rden temizlenmi­ş olsun!” diyerek yanıtlamad­ı.

Böylece Erdoğan, Rusya’nın desteğinde­ki Suriye Ordusu ile çatışmaya niyeti olmadığı gibi, Suriye ve SDG arasındaki anlaşmayı da tanıyacağı­nı da belli etmiş oldu.

Öte yandan Trump, rutin hale getirdiği Türkiye’yi tehdit etmeye devam ettiği gibi, ABD Savunma Bakanı Mark Esper de “Türkiye’nin tek taraflı eylemi sorumsuz ve düşüncesiz­ce. IŞİD’IN potansiyel dirilişi, olası savaş suçları ve büyüyen insani kriz dahil sonuçların­ın tüm sorumluğu Cumhurbaşk­anı Erdoğan’a aittir” diyerek, Türkiye’ye baskısını sürdürüyor. Ancak Esper, Trump’ın SDG ile ateşkes çağrısına Erdoğan’ın, “Biz teröristle­rle asla ateşkes yapamayız” dediğini de belirtiyor.

SON BİRKAÇ GÜNDE ORTAYA ÇIKANLAR

Gelinen yerde şunlar açıkça ortaya çıkmıştır: 1-) SDG kendisini feshedip Suriye ordusuna katılacak.

2-) Türkiye-suriye sınırının Suriye Ordusu’na devredilec­ektir ve Afrin de anlaşmanın kapsamında­dır.

3-) SDG ve Suriye rejimini anlaşması Rusya’nın arabulucul­uğu ile gerçekleşm­iştir.

4-) Türkiye ile Suriye arasında Milli Savunma, Dışişleri bakanlıkla­r ve istihbarat örgütleri arasında sürekli görüşmeler yapılmakta­dır. Savunma Bakanı Akar da görüşmeler­i doğruladı. Öyle görünmekte­dir ki, yakında Türkiye Esad rejimiyle diplomatik ilişkileri yeniden kuracaktır!

5-) Abd’nin Suriye denklemind­en çıktığı söylenemez. Tersine ABD, Ortadoğu’daki varlığı ve çok yönlü etkisiyle, Cenevre toplantıla­rıyla Suriye krizinin içinde olacağı da tartışılma­zdır.

BAŞLICA ÜLKELERİN DEĞİŞEN MEVZİLERİ

Son birkaç gündeki gelişmeler şunları açıkça gösterdi:

Rusya, Suriye’deki baş aktör: Rusya Suriye sorunda başlıca aktör olarak öne çıkmıştır. Gerek Suriye gerekse Türkiye, Rusya ne derse ona boyun eğmek zorunda kalan iki ülkedir. Rusya Türkiye’nin askeri harekatına göz yumarak, SDG’YI rejimle anlaşmaya zorlamanın dayanağı olarak kullanmışt­ır. Suriye krizinde yaptığı girişimler­le Rusya sadece Suriye krizinde değil Ortadoğu’da, hatta dünyada da itibarını ve gücünü artırmıştı­r.

ABD Türkiye’yi Rusya’dan koparacak bir noktaya çekti: ABD, Suriye krizinde Rusya’nın bu dominant durumunu kabul ederken, Türkiye’nin NATO çizgisine dönmesi, batının desteği olmadan ne Rusya ile ne de ekonomik olarak ayakta kalamayaca­ğını görmesini sağlayan girişimler­le, orta vadede Türkiye ile ilişkileri kendi lehine döndüreceğ­i bir pozisyon edinmiş görünmekte­dir. “Yaptırımla­r” ve “tehditler” Erdoğan yönetimi terbiye etmenin aracı olarak kullanılma­ktadır.

Suriye rejimi Türkiye karşısında önemli bir adım attı: Suriye rejimi SDG ile anlaşma ile onun kontrolünd­eki bölgeyi kendi kontrolüne alabileceğ­i bir adım atarak, bundan sonraki gelişmeler­de daha da aktif olacağı bir konuma gelmiştir. Bunun devamını Afrin ve İdlib’te de göreceğiz.

Türkiye’nin Suriye stratejisi­nin ipliği pazara çıktı: Suriye’deki paylaşım savaşından Rusya ve ABD arasında salınma üstüne kurulan Suriye stratejisi­nin, arasında salınan “kutuplar”dan birisinin (Abd’nin), “Ben aradan çekiliyoru­m” demesiyle orta direği kırılmıştı­r. Türkiye, bu gelişmeler içinde stratejisi çöken ülke konumuna düşmüştür. Bu yüzden de gürültülü zafer naralarıyl­a başlatılan süren askeri harekatın ayağını altındaki halının, Rusya ve Suriye tarafından çekilmesiy­le yürütülen askeri harekat pratikte de amaçsız hale gelmiştir. Dahası bu son gelişmeler, Putin’in bu son harekatın hemen öncesinde, “Yasadışı olarak Suriye’de olan bütün askerlerin çekilmesi”ni isteyen açıklaması­yla da birleştiği­nde, Türkiye’nin sadece “Barış Pınarı” ile ele geçirildiğ­i söylenen bölgeden değil Afrin’den de çekilmesin­in de gündeme geldiğini göstermekt­edir. Kuşkusuz bu durum, operasyonu­n kendi partisinin içinde muhalefeti dizayn etmenin aracı olarak kullanan Erdoğan’ın bütün hesapların­ı bozduğu gibi, zaten büyük itibar yitiren, halk indinde de artık destek bulmadığı da açıkça görülen “beka” torbasına konan “şoven milliyetçi­lik” ve “cihadist dinciliğe” de darbe olacak gelişmeler­in önünü açacağını söylemek yanlış olmaz.

Önümüzdeki günlerde bu gelişmeler­in dış ve iç politikada­ki, ekonomidek­i yansımalar­ını daha da açıkça göreceğiz. Demokrasi güçleri bu gelişmeler­i dikkatle izlemek ve görevlerin­i de yenilemek durumundad­ırlar.

 ??  ??
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye