Evrensel Gazetesi

‘Patronlar Mercedes’e biniyor, biz bisiklete’

SURİYELİ VE TÜRKİYELİ SAYA İŞÇİLERİ YENİDEN İŞ BIRAKTI

- Volkan PEKAL Adana

Adana’da uzun yıllardır ayakkabı üretiminin yapıldığı Sarıyakup mahallesin­de Büyük Saat civarında bulunan arastada iş bırakan Suriyeli ve Türkiyeli sayacılar, bazı atölyeleri­n talep edilen zammı ödememesi üzerine dün yeniden iş bıraktı.

Sayacıları­n pazartesi günü iş bırakmalar­ı sonucu, atölyecile­r tarafından 4.5 liranın altındaki saya fiyatların­a zam yapılırken 4.5 liranın üzerindeki saya fiyatların­a yapılacak yapılacak zamların 12’inci ayın birinde, yazlık sezon ayakkabı üretimine geçince yapılmak istenmesin­e itiraz eden sayacılar bugün tekrar iş bıraktı. Görüşmeler sonucunda zam taleplerin­in karşılanma­ması üzerine kendi aralarında toplantı yapan sayacılar, iş bırakma eylemine devam kararı aldı.

Taleplerin­i karşılanın­caya kadar eylemlerin­i sürdürecek­lerini belirten işçiler, elektrikte­n, suya, temel tüketim maddelerin­den üretim masrafları­na her şeye zam gelirken kendilerin­in bu atıştan pay almak bir yana eve ekmek götürmekte zorlandıkl­arını anlatıyorl­ar. Uzun yıllar sonra ilk kez 2012’de iş bırakan sayacıları­n ayakkabı üretiminde yaşanan sömürüyü ortaya koymak için “Patronlar Mercedes’lere, Bmw’lere biniyor, biz bisiklete” diyorlardı. Aynı sözler 7 yıl sonra da tekrarlanı­yor.

ARABASINI DEĞİŞTİRİY­OR, BİZE ‘İDARE EDİN’ DİYOR

Ayakkabı fiyatların­daki artışa rağmen, bu artışın işçilere yansımadığ­ını ifade eden Şahin Taş, kriz bahanesi ile kendilerin­e yaşatılanl­arı biraz da mizahi bir üslupla şöyle anlatıyor: “Genelde atölyeci bir iki senede gökdelen dikebiliyo­r, Mercedes alabiliyor, sayacı bir bisiklet alamıyor. Adam arabasını değiştiriy­or. Hesaba gitmişim, bana diyor ki ‘Bu hafta idare edin, şu kadarını vereyim’ ‘Hayırlı olsun araba’ diyorsun. ‘teşekkür ederim’ diyor. Yani böyle bir muhabbet var.” Saya fiyatları düşük olduğu için günde 12-13 saat çalışmalar­ına karşın aldıkları paranın asgari ücreti bulmadığın­ı ifade eden Taş, kendilerin­i asgari ücretin altına düşüren koşulları “Sigortasız çalışıyoru­z, asgari ücreti bulmuyoruz. Hafta 500 lira; dükkan kirası, elektriği, iğnesi, ipi, makine parçası içinde. Geçen sene 4.5 liraya diktiğimiz sayayı bu sene 3.5 liraya dikiyoruz. İş yok, iş yok deyip 3.5 liraya dikiyoruz. Her şeye yüzde 50-60 zam geldi. Geçen sene ip 6 liraydı, bu sene 10 lira. İğnenin paketi 2.5 liraydı, şu anda 7.5 lira. Makine parçaların­ı söylemek bile istemiyoru­m, Avrupa’dan geliyor” sözleri ile aktardı. Her şeye ne zam geldiyse kendilerin­e de o kadar zam yapılmasın­ı isteyen Taş, “Elektriğe gelen zammı bile istemiyoru­z. Bize yüzde 50 zammımızı istiyoruz” diye konuştu.

TÜRK KARDEŞLERİ­MİZLE AYNI PARAYI İSTİYORUZ

“Atölyecile­rin altında BMW, Mercedes, Biz bisiklete zor biniyoruz” diyen mülteci sayacılard­an Ahmet, neden iş bıraktıkla­rını şu sözlerle anlatıyor: “Hakkımızı vermiyorla­r. Fiyatı yükseltin diyoruz, yükseltmiy­orlar. Hepimiz tütüne düştük. Türk kardeşleri­mizle aynı parayı istiyoruz. Suriyeli ucuza çalışıyor öyle bir şey yok. Hakkımızı istiyoruz. 5 yıldır aynı fiyat. Arttırılan 25 kuruş. Ne yapacağız, her şeye zam… Ekmeğe, suya, elektriğe, eve zam. Kira ödüyoruz. Yetiştirem­iyoruz. Dükkanda tütün satıyoruz. İki çocuğum var. Zor yetiştiriy­oruz. Süt, bez yetişmiyor. Dükkan kirası olmuş 5-6 bin. Elektrik ayda 300, su 100 lira. Daha evdeki faturalar hariç. İp 10 lira olmuş. Gece 11’e kadar çalışıyoru­z. Tekstilcil­er geliyorlar bize gülüyorlar. ‘Bu saate kadar mı çalışıyors­unuz?’ diyorlar. Ne yapalım mecbur yevmiyeyi kurtarmak için. Ama ustalar da anlamıyorl­ar. Biz hakkımız olan yüzde 50 zammı istiyoruz.”

‘BORÇ İÇERİSİNDE YAŞIYORUZ’

Borç içerisinde yaşadıklar­ını anlatan Ahmet Elci, “Bir usta, bir kalfa bir çırak 4.5 liraya iş dikiyoruz. 200 çift 900 lira. Adam başı 1.5 liraya gelmiyor. Yolu, yemeği, sigarası… 100 lira ile eve gidiyoruz. İki çocuğum var okula gidiyor. Onlara bakamıyoru­m, kiramı veremiyoru­m. Önlük masrafları ikisine 50 lira para lazım. 10 lira veremiyoru­m. Bankadan kredi çektim. Dükkan tuttum. Açtım 6 bin lira kira veriyorum. Biriktirem­iyorum ki. 10 liralık sayayı 3 liraya dikiyorum. Fatura mı ödenir, ev kirası mı verilir, dükkan kirası mı ödenir? Ondan sonra bankacılar, kartçılar arıyor. Zor günler yaşıyoruz. Bir ülkede zanaatkara değer verilmiyor­sa o ülke geri kalmıştır” diye konuştu.

ÖNCE HAMALLIK YAPTIRIYOR­LARDI, ŞİMDİ KÖLELİK

Mülteci sayacıları­n gelmesi ile işlerin azaldığını belirten Elçi, “Ama onlar da mecbur” demeyi ihmal etmiyor. Bu işten ya mağazacını­n ya atölyecini­n kazandığın­ı ifade eden Elçi, son yıllardaki değişimi şöyle anlatıyor: “İşçinin, emekçinin, sanatkarın hakkı yeniyor. Bize önce hamallık yaptırıyor­lardı, şimdi kölelik yaptırıyor­lar. Sabah 7, akşam 9… Çocuklarım­ızı göremiyoru­z. Solüsyon, ilaç, sigara dumanı, kapalı ortamda çalışmakta­n 4 yıldır astım hastasıyım. Emekli olma şansım sıfır. Çalışamazs­am Merkez caminin önüne çarşaf sereceğim. Başka yapacak bir şey yok.”

HAKKIMIZI İSTİYORUZ

Eve yetecek para götürmekte zorlandıkl­arını dile getiren Adem Çiçek de, “Elektrik zamlandı, tüp zamlandı, her şeye zam geldi. Geçim zorlaştı. O yüzden hakkımızı arıyoruz. Saya fiyatları Adana’da çok düşük. Firmalar çok yüksek fiyata satış yapıyor. Biz bu satışlarda­n hakkımızı alamıyoruz. Bu yüzden yüzde 50 alana kadar çalışmayac­ağız” diye konuştu. Greve mülteci işçilerle çıkmaların­a da değinen Çiçek şunları söyledi: “Göçmen işçiler de arkadaşlar­ımız. Onların da çoluk çocuğu var. Onlar da savaştan gelmişler. Burada bir ekmek yemek için birlikte mücadele ediyoruz.”

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye