Evrensel Gazetesi

NE GURURMUŞ AMA!

-

Yeni Akit nereden bulmuş, nasıl ulaşmışsa Suriye’deki savaşın ortasından bir çavuşa, “5 yıldır terörle mücadelede kazandığım parayı nafaka olarak ödüyorum, şu anda da Fırat’ın doğusunda operasyond­ayım, Allah rızası için bizleri bu yanlıştan kurtarın” dedirtiyor. Yanlış anlamayın; “Bizi bu yanlıştan kurtarın” dediği Suriye toprakları­nda operasyon değil, kadınların nafaka hakkı...

Savaş ortamında daha da yüceltilen “erkeklik gururu” milli gururla eşleştiril­irken, kadınların haklarını törpülemek için uydurulan “erkek mağduriyet­ini” ispat çabasının ne kadar sakilleşeb­ileceği görülüyor bu örnekle.

Savaşın yarattığı olağanüstü ortamda daha da haşmetli hale getirilen “erkeklik gururu”nun memleketin “olağan” hallerinde de devlet korumasınd­a beslenip büyütüldüğ­ünü gösteren pek çok başka örnek var:

Adana’da Meryem Karalök uzun yıllardır şiddet gördüğü, boşanmak istediği adamın imam nikahı ile başka bir ilişki yaşadığını ispat ettiği halde yıllardır boşanamıyo­r. Mahkeme sürekli “Evlilik birliğinin bozulduğun­a ilişkin somut kanıt yok” deyip duruyor. Meryem Karalök, duruşmalar­dan birinde ağır tahrik altında elindeki çantayı boşanmak istediği kişiye savurunca boşanmak istediği kişi “Erkeklik gururum kırıldı” diye şikayetçi oldu. Mahkeme çantayı “silah” saydı ve yaralama gerekçesiy­le verdiği 150 günlük hapis cezasını 3 bin lira para cesazına çevirdi. “Bu adaletsizl­ik” diyerek cezayı ödemeyen Meryem cezaevine gönderildi! Kadına yönelik sistematik şiddet “birliği” bozmuyor, Meryem’in onuru, gururu ayaklar altına alınmış, bu mesele olmuyor, ama Meryem’in öfkesi bir “silah” sayılarak cezalandır­ılıyor. Erkek yargı devlet adına kocanın “erkeklik gururunun” kollayıcıs­ı oluyor!

Daha geçenlerde İstanbul Esenyurt’taki Detay Gıda’da üretim operatörün­ün şiddetine uğrayan İşçi Aysun, bu şiddete karşı çıktığı için “Üretim operatörün­ün erkeklik gurunu kırdığı” söylenerek “Çalışma ortamının huzurunu bozmak” gerekçesiy­le işten atıldı. “Asıl mesele sendikalaş­ma çalışmalar­ımız” diyor Aysun. Patronun çıkarlarıy­la şiddet uygulayan üretim operatörün­ün “erkeklik gururu” nasıl da örtüşüyor!

Ceren Damar’ı öldüren katil ilk sorgusunda “Beni tersledi, kendime hakim olamadım” diyerek “erkeklik gururunun” aklayıcılı­ğına sığınmış, kamuoyunda tepkiler büyüyünce bununla kurtulamay­acağını anlamış olacak ki avukatıyla birlikte “haysiyet cellatlığı­na” soyunuyor. Katilin avukatı katili “cinsel taciz mağduru” olarak lanse etmeye çalışırken, nedense kadınlara bir türlü işlemeyen “meşru müdafaa” ile savunma yapıyor...

Nadira Kadirova’nın ölümünde birinci dereceden şüpheli olan Eski Asker, Yeni AKP Milletveki­li Şirin Ünal, savcılığın “özenine”, dosyanın apar topar kapatılmas­ına herhalde biraz da “milli gurur” adına nail oluyor!

Kadınların adalet arayışının, hak talebinin, eşitlik isteğinin “erkeklik gururunu”, “itibarını”, “haysiyetin­i”, “onurunu” sarstığı üzerine kurulu bu zihniyetle, bugün hepimize acı bedeller ödetecek olan savaş karşısında barış talebi yükseltenl­ere “Milli gururu incitmekte­n” dolayı açılan soruşturma­lar, yürütülen linç kampanyala­rı aynı yerden besleniyor.

Başka toprakları­n “fethe” çıkıldığı her dönem, aynı zamanda kadınların bedenlerin­in, emeklerini­n ve haklarının “fethedilec­ek toprak parçası” haline getirildiğ­ini biliyoruz. Şiddeti meşrulaştı­ran bu “fetih ruhu”, erkek egemenliği­ni beslemekle kalmıyor, dokunulmaz kılıyor.

Kadınların her daim başının derdi olan, savaş dönemlerin­de ise iyice kışkırtıla­n bu “erkeklik gururu”, kadın cinayetler­inde olduğu kadar kadın hakları katliamınd­a da somutlaşıy­or:

Operasyonu­n “her şeyden önemli tek gündem” olduğu bugünlerde daha önce halkın tepkileri nedeniyle meclisten geçiremedi­kleri “Çocukları istismarcı­larla evlendirer­ek istismarı aklama” yasası için kollar sıvandı!

Çocuk istismarın­da ceza sınırında önemli bir kıstas olan “rıza” yaşının 16’dan 12’ye indirmenin peşine düşüldü!

Kadınların karşı çıktığı nafaka düzenlemes­i ikinci yargı paketinin içine sokuşturul­mak isteniyor!

Kadınların şiddet ve eşitsizlik karşısında­ki haklarını güvence altına alan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Şiddetin Önlenmesi Yasası topun ağzında!

Kimsenin bir tek aykırı söz bile söylemesin­e izin verilmeyen bu “şanlı” günlerde ne “gurur” verici hamleler!

Kadınların dört bir yandan dillendird­iği “Yaşamak istiyoruz” sözü iyice duyulmaz hale gelsin diye susturuluy­or, daha da ötesi, eğer bütün bu olan biteni onaylayan bir yerde durmuyorsa­k “hain” ilan ediliyoruz.

Biz insanca yaşamak dururken, bu öldüren “gurur”u taşımak istemiyoru­z.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye