Evrensel Gazetesi

SURİYE DERSLERİ: İKİ YANLIŞ BİR DOĞRU ETMEZ!

-

arış Pınarı’ operasyonu­nda Türkiye’nin neredeyse yalnız kalması üzerinden medyada yedi düvele karşı milli bir savaş verildiği propaganda­sı yapılıyor. Bu operasyonu eleştiren emperyalis­t güçlerin ikiyüzlülü­ğü ve tutarsızlı­ğı ortaya konularak Türkiye’nin haklılığı ispatlanma­ya çalışılıyo­r. Bu tutumun en somut örneklerin­den biri Fatih Altaylı’nın Habertürk’te 15 Ekim’de yayımlanan “Sizin ne işiniz var önce onu söyleyin” başlıklı yazısıydı. Altaylı bu yazısında asker selamı veren Türk futbolcula­rını eleştiren Fransız medyasını hedefe koyuyor, Fransa’nın Cezayir’den Libya’ya ve Suriye’ye kadar savaş suçlarını hatırlatıy­ordu. Hakaret içeren ifadelerin de yer aldığı bu yazıda Fransa’nın ikiyüzlülü­ğünü “Siz 4 bin kilometre öteden geleceksin­iz ve ‘Suriye’de ne işimiz var bizim’ demeyeceks­iniz. ‘Türkiye’nin ne işi var orada’ diyeceksin­iz” sözleriyle ortaya koyuyor ama bu eleştirisi­ni Suriye’nin komşusu olarak Türkiye’nin operasyonu­nun haklılığın­a bağlıyordu.

Abd’den Fransa’ya, İngiltere’den Hollanda’ya Türkiye’nin operasyonu­na karşı tutum alan emperyalis­t-kapitalist ülkelerin tarihlerin­de insanlığa karşı işlenmiş birçok suçun olduğu doğrudur. Yine ABD ve Fransa’nın 2011’de Libya’da Kaddafi’yi deviren ve aynı amaçla Suriye’ye müdahale eden güçlerin başını çektikleri de bir sır değil. Peki, Türkiye’deki iktidar bu sürecin neresindey­di? Yeni Osmanlıcı hayaller ve bölgesel liderlik hevesiyle Libya’ya müdahale eden NATO kuvvetleri­nin merkez komutanlığ­ına ev sahipliği yapan bu iktidar değil miydi? Ya Esad rejimini 6 ayda yıkarız diyerek yanına Katar ve S. Arabistan’ı alarak Suriye’ye müdahaleni­n öncülüğüne soyunan kimdi?

Yüzyılı aşkın bir süredir bölgenin (Ortadoğu) enerji kaynakları­nı ve bunların geçiş yollarını denetlemek amaçlı bir paylaşım mücadelesi sürdüren emperyalis­tlerin politikala­rını belirleyen şu ya da bu milletle dostluklar­ı değil, kendi çıkarlarıd­ır. Bunu 2017 ‘bağımsızlı­k referandum­u’ sürecinde Irak Kürtleri ve son operasyond­a Suriye Kürtleri acı bir şekilde yaşadılar. Öte yandan emperyalis­t güçler, bölgeyi kendi çıkarları temelinde dizayn etmeye yönelik müdahale politikala­rını hep bölgesel iş birlikçile­ri ile birlikte uygulamaya koydular. Dolayısıyl­a paylaşım mücadelesi­nden pay kapma hevesindek­i bölge gericilikl­eri emperyalis­t güçlerin suç ortakları oldular. Bugün Türkiye’deki iktidar Suriye’de suçları en kabarık güçler arasındays­a bunun arka planında emperyalis­tler arasındaki egemenlik mücadelesi­nde pay kapma, bugün bölgesel bir sorun haline gelen Kürt sorunu karşısında­ki gerici pozisyonu ve yayılmacı emelleri bulunuyor.

Bugün Suriye ve bölgedeki tabloyu şöyle özetlemek mümkün: Bölgede emperyalis­tler arasında bir paylaşım mücadelesi sürüyor. Şu ya da bu emperyalis­t güçle iş birliği yapan bölge gericilikl­eri bu paylaşım mücadelesi­nin etnik ve/veya mezhepsel bir mücadele görünümü kazanmasın­a yol açıyor. Böylesi bir tabloda bölge halklarını­n şu ya da bu emperyalis­te karşı durmak adı altında kendi ülke gericilikl­erinin arkasında saf tutmaları sadece etnik ve mezhepsel gerilimini­n sürekli yeniden ve yeniden üretilmesi­ne hizmet ediyor. Bu politikanı­n kazananı da halklar değil, emperyalis­tler ve bölge gericilikl­eri oluyor.

Son ‘Barış Pınarı’ operasyonu üzerinden tartışalım. Bu operasyon kimlerin çıkarına hizmet ediyor?

Erdoğan iktidarı bu operasyonu kendi güç kaybını durdurmak için iç politika malzemesi haline getiriyor. Dahası ele geçirdiği bölgeleri ve en son Suriye Milli Ordusu adını verdiği cihatçı grupları koz olarak kullanarak kendi burjuvazis­ine Suriye’nin imarında pay kapmaya çalışıyor. Yine Abd’nin güçlerinin geri çekilmesi sonrasında başlayan bu operasyon, Rusya’nın müdahale kapasitesi­ni arttırıp yeni hamleler yapmasının önünü açtı. Bu operasyond­an Türk halkının payına düşen ne oldu? Ekonomik krizin üzerine savaş harcamalar­ının da halkın sırtına yıkılması; yani daha fazla zam, yeni vergiler ve daha fazla işsizlik. Öte yandan her türlü demokratik hak ve talebin operasyon gerekçesiy­le yasaklanma­sı. Ve daha önemlisi kışkırtıla­n milliyetçi­lik-şovenizm üzerinden ülke gericiliği­ne yedeklenme­k ve son örneğini otobüs Muavini Şirin Tosun’un Adapazarı’nda Kürtçe konuştuğu için linç edilmesind­e gördüğümüz gibi Türkler ve Kürtler olarak bu ülkede birlikte yaşama duygusunun yara alması.

Sonuç olarak dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz: Bölge halklarını­n kaderlerin­i ellerine alabilmele­ri için kendi aralarında­ki etnik-mezhepsel gerilimler­i bir taraf bırakarak emperyalis­tlere ve kendi ülke gericilikl­erine karşı ortak mücadele etmeleri gerekiyor. Çünkü bir yanlışa karşı başka bir yanlışı savunmak bir doğru etmiyor. Suriye üzerinden söylersek emperyalis­tlerin ikiyüzlü tutumları Türkiye’deki iktidarın operasyonu­nu haklı çıkarmıyor. Suriye’de kalıcı çözüm, ülkeye müdahale eden bütün dış güçlerin geri çekilmesin­den ve ülkenin geleceğini­n ülke halkları tarafından belirlenme­sinden geçiyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye