SENDİKANIN TEKLİFİNİ İŞVERENİN TEKLİFİ SANDIM
“SENDİKA yüzde 26 zam teklifini Whatsapp gruplarından atınca, bu herhalde işverenin teklifidir diye düşündüm” diyen 10 yıllık başka bir işçi ise şöyle konuştu: “Arkadaşa şunu iyi oku sen dedim. Yok, sendikanın teklifi deyince şaşırdım. Yüzde 26 acaba 1 yıllık mı diye düşündük. Geçen yıl aldığımız zam yüzde 26. Ama geçen yıldan bugüne kadar her şeye zam geldi. En az yüzde 40 olmalı. O da düşük ama idare eder. Her halde asgari ücretle eşitleyecekler bizim maaşları. 10 yıllık işçiyim. Mesai yapmadan 2 bin 800-2 bin 900 arası maaş alıyorum. Yeni giren işçi de 2 bin 700’den başlıyor.” YEMEDEN, İÇMEDEN, HER ŞEYDEN KISIYORUZ
Ev kredisi ödediğini, ancak aileden destek alarak geçinebildiğini belirten işçi, son zamlarla birlikte yaşamın iyice zorlaştığını ifade etti: “Köyde ne varsa gönderiyorlar. Arkadaşlarla çalışmak için bazen düğün salonlarına gidiyoruz. Pazarları gece 11.00’de gidip gece 2.00’de çıkıyoruz. En yüksek vergi dilimine girdiği için bu ay ayki maaşımdan 600 lira kesinti olacak. Geçen ayın 2’sinde ev kredisi ödemem vardı; 2’siyle 10’u arasında beş kuruş olmadan geziyoruz. Hadi eskiden mesai vardı açığı o şekilde kapatmaya çalışıyorduk. Şimdi mesai de yok. Ekonomik krizin etkileri çok kötü. Yetiştiremiyoruz. Suyundan, doğal gazına kadar her şeye zam. Şimdiden kısmaya başladık her şeyi. Yemeden içmeden, her şeyden kısıyoruz...”
Çocuklarının hiçbir istediğini alamadığını, bu yüzden de mümkün olduğunca dışarı çıkarmadığını anlatıyor: “Çocuğumu anaokuluna yazdırmak istedim. Öğlen gitmesini istedim. Kurayla çekiyoruz dediler. Öğlen gönderen ailelere sordum nasıl oluyor diye. Biz para verdik dediler. Orada bile soyuyorlar. Sırf öğlenci olsun diye okula bağış adı altında para ödüyoruz. Aylık 180 lira. Kağıt parasıyla birlikte 200 lirayı buluyor. Ben hatta gönderemeyecektim. Dayısı okul masraflarını üstlenince gönderebildik. Yoksa gönderemeyecektim. 180 oraya, 200 lira başka yere, sana bir şey kalmıyor. Krediyi yatırdım cebimde beş kuruş kalmadı. Biz ne yiyip ne içeceğiz? Dışarı çıkmaya korkuyoruz. Evden işe işten eve. Bu yaz tatil için bir tek köye gidebildik. Çocukları ve eşimi bir buçuk ay önce gönderdim ki burada masraf olmasın. Eşim ‘Tatilde de geliyoruz köye’ diyerek sitem etti bu yaz bana. Burada da evin içindeyiz, orada evin içindeyiz. Biz hiç mi yaşamayacağız.” BİRLİK OLMADAN KİMSE BİZE BİR ŞEY VERMEZ
“Mercedes’te kriz yok ama bizde var. Üreteceği kadar otobüsü yine üretiyor. Ama para konusunda yanımıza gelmeyin. Biz sendikanızla konuşuyoruz diyorlar” diyen işçi, hiç kimsenin TİS taslağından memnun olmadığını yineliyor: “Genel olarak bir tepki var. Sendikaya ‘Mesailerin olmadığını da biliyordunuz. Neden bu rakamla oturdunuz?’ diye sorduk. Sendikacılar, ‘Karamsarlığa kapılmayın biz yine en yükseğini alırız’ diyor. Biz de diyoruz ki ‘En yükseğini alsan ne olur, masaya yüzde 26 ile oturmuşsun...’ Ülke krizde, zor durumda diyorlar. İşverenler de, sendika da buna güvenerek hareket ediyor. O yüzden birlik olmamız lazım. Birlik olmadan kimse bize bir şey vermez. ‘Herkes, borcum var’ diyerek geri duruyor, ama nereye kadar? Tepkini koyacaksın. Gerekirse iş bırakacaksın.”