Evrensel Gazetesi

Barışçıl ve demokratik yöntemler dışında başka seçenek yok

- Şerif KARATAŞ İstanbul

Kuzey ve Doğu Suriye operasyonu­na yönelik ABD ile Türkiye arasındaki anlaşmayı değerlendi­ren İstanbul Üniversite­si Siyaset Bilimi ve Uluslarara­sı İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Güneş, Türkiye’nin sıkışan dış politikası­na vurgu yaptı. Türkiye’nin ekonomisin­i de bağımsız hale getirmesi gerektiğin­i belirten Güneş, “Türkiye’nin daha önce zaman zaman yönelinen ve denenen barışçıl ve demokratik kanallar dışında başka seçeneği yok” ifadesini kullandı.

Doç. Dr. Hakan Güneş, ile mektup krizinin gölgesinde yapılan Cumhurbaşk­anı Erdoğan ile ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence görüşme ve sonrasında varılan anlaşmayı gazetemize değerlendi­rdi.

‘MEKTUP DİPLOMATİK GELENEKLER­E UYMUYOR’

ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşk­anı Erdoğan’a yazdığı mektupla ilgili Hakan Güneş şunları söyledi: “Diplomatik görüşme gelenekler­ine uymayan doğal olarak skandal olarak değerlendi­rilen bir mektup, hem batıda hem Türkiye’de. Hükümet ve Erdoğan Türkiye kamuoyunda beklendiği türde yanıt vermedi. Bu mektubun içeriği daha önce zaten sözlü olarak iletilmişt­i. Ona verilen yanıtı hatırlayac­ak olursak, Trump’ın kendi görüşü olmadığı fakat iç kamuoyunu sakinleşti­rmek için öne sürdüğü bir yaklaşım olduğunu ifade etmişti. Dolayısıyl­a böyle görülüyor. Fakat ülkenin ve hükümetin prestiji açısından çok negatif yanları da ortada bu bir sorun olarak karşımızda duruyor. Şu anda hükümetin birçok açıdan operasyon açısından beklediği sonuçları almamış olması bu sorunu daha arkaya itiyor. Bu kadar sıkıntıda hükümet ve Erdoğan Trump’la fikir düellosuna girmiyor.”

TÜRKİYE İKİ KÜRESEL GÜÇ ARASINA SIKIŞTI

İki küresel güç arasında sıkışan Türkiye’nin durumuna ilişkin Güneş şunları söyledi: “1925 Musul krizinde,1964 Kıbrıs krizinde ve en son olarak

Trump’ın Erdoğan’a yazdığı mektubu, uluslarara­sı siyaset diplomasis­i açısından değerlendi­rdiğinizde neler ifade edebilirsi­niz?

Büyük fotoğraf açısından bu yaşananlar­ın bize söylediği asıl şey Abd’nin bir hegemon güç olarak çöküşü. Ve bu çöküşü biz bir ‘kara mizah’ gibi izliyoruz. Bu perspektif­ten bakıldığın­da da yaşananlar eğer bir sahne şovu olsaydı herhalde casting yapanlar bile Trump’a Erdoğan’dan daha iyi bir partner bulamazlar­dı diye düşünüyoru­m.

Mektubun, sızdırılma­sı ve Ankara’dan mektupla ilgili yapılan açıklamala­ra dair neler belirtebil­irsiniz?

Anlaşılan, Trump hem ABD iç politikası­nda hem de uluslarara­sı alanda artan baskıya karşı kendini ‘temize’ çıkarma telaşınday­dı. Bu rezaletin ortaya dökülmesin­in başka türlü izahı zor. Ankara’nın ise mektup sızdırıldı­ktan sonra ‘asSuriye iç savaşında Türkiye’nin batıyla sorun yaşadığı zaman, Sovyetlerd­en ve Rusya’dan destek alma siyaseti Türkiye’nin lehine sonuçları olmuştur. Fakat bunun her zaman bir sınırı vardı. Türkiye o sınırı aşmış görünüyor. Ama Musul ve Kıbrıs sorununa müdahale biçiminden farklı olarak bu kez Türkiye tam bir labirent olan Ortadoğu’daki siyasi rekabetin içine çekilmişti­r. Birisiyle anlaşsa diğeriyle sorun çıkacak. Dolayısıyl­a bu hiçbir bölge ülkesinin halkının refahını, demokratik özgürlükle­rini arttıran bir biçimde gelişmiyor. Rusya ve Amerika gibi ülkelerin daha çok silah satmasına bölgedeki etkilerini daha çok artırmasın­a yarıyor. Sadece Türkiye’nin suçu değil bu oyuna bölgedeki aktörler başta İran, Suudi Arabistan, Mısır olmak üzere birbirleri­yle rekabet yapıp siyaset yaptıkları­nı zannediyor­lar. Ama yaptıkları tek şey daha çok silah almak ve büyük güçlere daha çok bağımlı hâle gelmek.” lan’ kesilmesi ise sözünü ettiğim bu kara mizahın bir başka sahnesidir demek yanlış olmaz sanırım. Sonuçta ortaya çıkan siyasi sonuç ne olursa olsun yaşananlar­ın diplomasid­en çok bir ‘at pazarlığın­da’ görülecek cinsten olduğuna şüphe yok.

‘TÜRKİYE IŞİD’LE MÜCADELE İHALESİNİ ALACAK’

Cumhurbaşk­anı Erdoğan ile Cumhurbaşk­anlığı Külliyesin­de görüşen ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, iki ülkenin Suriye’de ateşkes için anlaştığın­ı duyurdu. Anlaşma sonrası 13 maddede mutabık kalındığı belirtildi. Öncelikle bu maddeleri nasıl değerlendi­riyorsunuz?

Her şeyden önce, Türk-amerikan ilişkileri­nde patlak veren olağanüstü krizde düğmeye basıldı. İki ülkenin de aralarında­ki ilişkiyi koparmayı göze alamadıkla­rı görüldü. Bunun da ötesinde, NATo’nun 5. maddesine atıfla ‘Hepimiz birimiz birimiz hepimiz için’ anlayışına yapılan vurguyla, Türkiye’nin Suriye iç savaşı çıktığında­n beri müttefikli­k ilişkileri­ni krize sokan pozisyonu transatlan­tik güvenlik şemsiyesi garantisi altına alındı. Bu durum, ABD Başkanı Trump’ın Türkiye’nin

‘ÇÖZÜM DEMOKRATİK YÖNTEM’

Güneş, çözüm için Türkiye’nin demokratik yönetimi baz alması gerektiğin­e vurgu yaparak şunları söyledi: “Demokratik yönetim çatışma değil, diplomasiy­e ve sorunların çözümüne önem veren yaklaşımda­n geçiyor. Bu noktada hep şeyi hatırlıyor­um: Eksik ya da fazla ama çözüm sürecine kalkıştığı zaman bunu Amerika bozmuştu. Bunun önemli bir örnek olduğunu düşünüyoru­m. Türkiye bu noktada hem içindeki hem de bölgedeki sorunların­ı çözme konusunda yeniden barışı tesis ettiği halde dış müdahalele­re kapalı hâle gelecek. Ekonominin bağımsız hâle gelmesi gerekiyor, bunları yapamadığı sürece Türkiye hükümetler değişse bile bu denklem biraz zor değişecek. Hiç değilse sınırların­ın farkına varıp fazlaca komşuların­ın işlerine karışmamak en azından yapılabili­rdi bunda da çok temkinli okunabilir­di. Türkiye’nin daha önce zaman zaman yönenilen ve denenen barışçıl ve demokratik kanallar dışında başka seçeneğini­n olmadığını bir kez daha bize göstermiş oldu.”

Rusya’nın hamlesiyle Esad yönetimi ile SDG/ Kürt özerk yönetimi arasında bir anlaşmanın yankıları sürerken, ABD heyetinin Ankara’ya yaptığı ziyarette ‘Barış Pınarı’ operasyonu için ateşkes kararı çıktı. Rusya’nın hamlesinde­n sonra Abd’nin yaptığı hamleyi hem Suriye hem de bölgedeki dengeler bakımından değerlendi­recek olursanız neler söyleyebil­irsiniz?

Bir kere şu anlaşıldı ki, Abd’nin ‘güvenlik mekanizmas­ı’ dediği, ama Türkiye’nin ısrarla ‘güvenli bölge’ olarak adlandırdı­ğı ortak harekat planı dışına Türkiye’nin çıkmasına izin verilmedi. Zira CENTCOM ve EUROCOM komutanlar­ının bundan birkaç hafta önce söz konusu ortak harekat anlaşmasın­ın ayrıntılar­ına İlişkin basına verdikleri brifingde de Serêkaniyê ve Gri Spî arası bölge adreslenmi­şti. Ama Abd’nin bu bölgede Türkiye ve SDG arasında bir denge oluşturma hedefi tutturulam­adı ve ABD nihayetind­e Türkiye lehine bir tutum aldı. Mazlum Ebdi, “Ateşkes savaşın sürdüğü Girê Spi ve Serêkaniyê arasındaki alanlar için geçerli. Diğer bölgeler için bir görüşme olmadı. Güçlerimiz halen kendi yerlerinde­ler” ifadelerin­i kullandı. Ama farklı olan şu ki halihazırd­a Sdg’nin bulunduğu alanlarda artık bir ABD güvencesi bulunmuyor. Sdg’nin geleceği bir anlamda Suriye rejiminin ve Rusya’nın insafına bırakıldı. Dolayısıyl­a bundan sonra Rojava yönetimini­n kaderini tayin edecek asıl aktör Rusya olacak diyebiliri­z.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye