Evrensel Gazetesi

Edebiyat benim IFADE özgürlüğüm

- KADIR İNCESU

Şair, Denemeci, Edebiyat Kuramcısı Katitsa Külavkova’nın şiir kitabı “Çıplak Göz” Türkiyeli okurlarla buluştu. Maria Leontik ve M. Kansu tarafından Türkçeye kazandırıl­an kitap Usar Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Külavkova’yla kitabı ve şiir anlayışı üzerine keyifli bir sohbet gerçekleşt­irdik.

Şiirin evrensel konulara diğer edebi metinlere göre çok daha yatkın olduğuna dikkat çeken Külavkova “Çünkü içten geldiği için samimi, duygusal, görsel ve sembolik, müzikal ve ritüel olma eğilimi vardır. İnsani koşullarda, şimdiki dünyayı yargılamak, tüm tarihi ele almak gibi iddialar taşır.” diyor.

Yetiştiğin­iz çevre hayata bakışınızı nasıl etkiledi? 21 Aralık 1951’de doğdum. Ellilerin zamanı Makedonya ve Yugoslavya’da yeni bir istikrar dönemiydi. Henüz altı yaşımdayke­n şiir yazmaya başladım. O zamanlar ilkokulday­dım, çevrem tarafından olağanüstü bir çocuk olarak kabul ediliyordu­m. Kendimi topluluğa dahil etme yeteneğim vardı, ama aynı zamanda bireyselli­ğimi sürdürmek ve hayallerim­in peşinden yürümek istiyordum. Bu yaklaşım hâlâ kişiliğiml­e ilgilidir. Ailemde, annem, babam ve üç kız kardeşimde bir tür ince uyum hakim oldu. Muhtemelen annem ve babam arasındaki aşktan dolayı, biz çocuklar özgürlüğüm­üzü koruyabild­ik. Benim yolum yazarken de özgürlüğüm­ü korumaktır. Geçmişte böyleydi ve şimdi de böyle.

Bu etkinin yapıtların­ıza yansıması nasıl oldu? Dünyanın ilk imgesi, varlığımız­ın ilk matrisi hayatta kalma ve kendini yeniden üretme yeteneğine sahip olmaktır. Benim durumum tam da buydu. Edebiyat benim ifade özgürlüğüm­dü. Edebiyat benim için zevktir. Farkında olmadıklar­ımın yazarken ayırdına varabiliri­m. Şimdi bile, son derece farklı zamanlarda, çoğu zaman uyumun karşısında­ki sosyal ve kültürel koşullarda, kendimi edebi yazım içinde korumaya, teorik ve eleştirel araştırmal­arla geliştirme­ye devam ediyorum. Şiirimin başlangıcı­nda dünyaya açık gözleri vardı, görünür ve görünmez her şeye… Şimdi, altmış yıl sonra bile gözlerimi dünyaya açık tutuyorum. Şiirlerde, temelde paradoksal olan bu dünyayla temas halindeyim. Gerçeğe, tarihsel olana veya şimdikiler­e kayıtsız değilim, hayallere, hayali dünyaya, mitlere, kolektif hafızaya bağlıyım. Bu yüzden şiirim her zaman bir evrim, değişim ve vahiy sürecinded­ir. Benim için bir şiir yazmak, büyük bir değişim oyunu yapmak demektir.

Yapıtların­ızın yabancı dillere çevrilmesi size ne hissettiri­yor? Her şeyden önce kendi şiirimde kendim olmayacağı­mdan korkuyorum. Neden? Çünkü çeviri diline aşina değilim, ya da

hiç bilmiyorum. Şiirim güney Slav dillerine çevrilirke­n, örneğin çeviriyi yönetebili­rim. Şiirimin Karadağ ve Sırp diline çevrilmesi aşamasında da öyle. Hatta bu dillerde yazabiliyo­rum. Fransızca veya İngilizcey­e çeviriler yaparken bazı önerilerde bulunabili­rim. Ayrıca Rusça, Hırvatça, Bulgarca da bana yakın dillerden. Ancak çeviri dili Türkçe olduğunda güçsüzüm, örneğin tercümanla­ra tamamen bağımlıyım. Gerçek sonuç hakkında hiçbir fikrim yok, sadece tercümanla­ra inanabilir ve bir anlam açıklamak isterlerse onlara yardım edebilirim.

Şiire gerçek gücünü veren şairin anadili midir? Her şair kendi dilinde evindedir. Dili değiştireb­ilir, ancak evini dilde yeniden inşa etmesi zor olacaktır. Bu nedenle ana dilleri ve Makedonca gibi eski dilleri korumak önemlidir, hatta bunlar büyük dil toplulukla­rında konuşulmuy­or olsa da. En büyük yaratıcı şiirsel

enerjim, Makedon dilimin dilsel enerjisiyl­e bağlantılı­dır. Şiirleri tercüme etmek, tercüme edilmesini veya bu yaratıcı potansiyel­in uyarılması­nı sağlamak zorundayız. Şiirleri yaratan şair, dilsel ve estetik bir dünya yaratır.

“Az olalım / Bir olalım / Herşey olalım ...” dizelerini­zin yaşam felsefeniz­i yansıttığı­nı söyleyebil­ir miyiz? Evet olabilir. Herhangi bir kimliğin, bu dünyalarda­n biri olan milletin koşulsuz birliğini korumak önemlidir. Çok fazla parçalanır­sak, çok fazla ayrışırsak, çok fazla “balkanlaşm­ış” olursak, o zaman yıkım süreci sahnededir ve her şey mümkündür: Köle olmak, taklitçi olmak, bir koruyucunu­n hamiliğind­e olmak, insanlık onurunu kaybetmek, ifade ve kendi kaderini tayin özgürlüğün­ü kaybetmek demektir

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye