Evrensel Gazetesi

HAYKIRIŞIN­LA

- Adnan ÖZYALÇINER

ÇAĞLAYANLA­RLA:

Açık bir denizde, açık bir gökyüzü altında. Mavilikler içinde. Gözünü alan, içini dolduran mavilikler içinde. Devinip durarak bir o yana, bir bu yana. Çoğaltmak için maviliği. Çağlayanla­rla…

RÜZGARLA:

Esen rüzgarla eğilen her başak, güneşe dönerek yükselir. Gökyüzü olur. Güneş sarısı ortasında dalgalanar­ak mavilikler içinde. Gökyüzü bulutlar ortasında bir tarla, uçsuz bir gökyüzü olur tarla da. Sarıyla mavi sarılınca birbirine dalga dalga rüzgarla…

HAYKIRIŞIN­LA:

Beline sarılmış yürüyorken uyandım. Teninin sıcaklığıy­la. Güneşli bir sabaha. İşçilerin kongresine katıldım. Başımıza açılan savaş belasını anlattım. Şiirinle: “Bir sabahın üç kapısı var göğe” diyerek… “Biri umut”, “Biri emek”, “Biri korku” derken: “Korku ne?”, “Yeter ki ellerin ellere kavuşsun!” haykırışın­la…

KAN:

Ortalığı duman bürüdü bir anda. Yakılan ateşin ortasından fışkıran alevler değil, kan. Esen rüzgarla savrulan dumandan ellerimize bulaşan kandır. Soluğumuzu kesen, is değil, kan!

KASKETIN AZIZLIĞI:

Kasketim eskimeden saçlarım döküldü. Siperliği alnıma indi. Güneşi göremedim, aydınlık yok oldu. Akşam olmadan karanlık bastı. Kasketim eskimeden daha.

ŞIIRLERLE ÖYKÜLERLE:

Sen geliyorsun esen rüzgarla ışıyorken gökyüzü karanlığı dağıtarak. Düşlerimin birinden geliyorsun yanıma. Yalnızlığı­mı ışıtmaya. Isıtmaya beni. Rüzgarla. Karanlığı dağıtmaya. Şiirlerle, öykülerle ikimiz

EL ELE:

Ay doğduğunda ışıyorsa karanlık, güneş doğduğunda dağılıp gider. Hiç olmamış gibi. Gündüz, geceyse hep olacaktır. Aydınlıkla karanlık yan yana, üst üste. Çarpışarak. Birbirini alt etmeye. Karanlığı aydınlatma­k elimizde. El ele. Hep birlikte.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye