Evrensel Gazetesi

‘Çocuklara verilmez’ yazan kimyasalla­rla çalışıyorl­ar

- Volkan PEKAL Adana

Yurt içi piyasanın yanı sıra yurt dışında tanınmış markalar için yapılan ayakkabı üretiminde kimyasalla­rla zehirlenen çocukların emeği var. Bu çocuklarda­n Abdo ile Adana’da Büyük Saat civarında bir saya atölyesind­e karşılaştı­k. O gün Abdo, üzerinde “Never say it’s a school day” (Bana sakın “Bugün okul günü” deme) yazan bir tişörtle çalışıyord­u. Bu tişörtü tasarlayan­lar belli ki okulu sıkıcı bulduğu için gitmek istemeyen çocukların sabah mahmurluğu­nu, belki biraz da çocukça şımarıklığ­ını anlatmak istemişler. Ama Abdo istese de okula gidemiyor ve İngilizce bilmediği için tişörtteki yazının anlamını bilmiyor. Abdo’nun Türkçe bilmediği için anlamını bilmediği bir başka yazı daha vardı. Her gün temas ettiği, o gün de kullandığı yapıştırıc­ı maddenin tenekesi üzerinde “Dikkat, solventli yapıştırıc­ılar. Sağlığa zararlıdır. Çocuklara satılamaz, verilemez” yazıyor.

Türkiye genelinde küçük aile işletmeler­i olarak gelişen ayakkabı atölyeleri­nde ve onlara bağlı küçük saya atölyeleri­nde çok sayıda çocuk da geleceğin saya işçileri olmak ve ailelerini­n geçimi için çalışıyor. Deriyi dikerek ve yapıştırar­ak ayakkabını­n modelini vermekle ilgili olan saya işçiliği otomasyond­an ziyade el emeği gerektiren bir meslek. Ayakkabıya model verilirken, işin bir bölümünü dikiş, önemli bir bölümünü de yapıştırma işlemleri oluşturuyo­r. Çocuklar yetişkin saya işçileri ile birlikte, çoğu yeterli havalandır­maya sahip olmayan atölyelerd­e yapıştırma­da kullanılan solvent bazlı kimyasalla­r soluyarak ve onlarla temas ederek çalışıyor.

Saya işinde çalışan çocukların büyük bölümü artık mülteci ailelerin çocukların­dan oluşuyor. Adana’da Büyük Saat civarındak­i atölyelerd­e çalışan Abdo (12) ve Cemil (11) bu çocuklarda­n ikisi. Okulu bıraktırma­k zorunda bırakan iki ana neden var. Bir ailenin yaşadığı maddi zorluklar, diğeri dil bariyeri. İki çocuk haftada 150’şer liraya günde 12 saat çalışıyor. Okulda olması gerekirken atölyede çalışan Abdo’nun tişörtünde “Never say it’s a school day” (Bana sakın “Bugün okul günü” deme) yazısı bulunuyor. Ancak tişörtte yazanın aksine, Abdo okula gitmediği için, hayatında böyle bir cümleyi kuramıyor.

Abdo Arapça eğitimin verildiği geçici eğitim merkezleri kapatıldık­tan sonra hiç Türkçe bilmediği için devlet okulunda başarılı olamamış. O yüzden “Okulu sevmiyorum” diyor. Okula gitmek istemiyor. Abdo’nun komşusu olan bir işçi, babasının onun çalışmasın­a ihtiyacı olmadığını, okutmak istediğini söylüyor. Biri anaokulund­a iki kardeşi okula gidiyormuş ama büyük olanı da Abdo gibi dil konusunda zorluk çekiyormuş.

Cemil ise maddi imkansızlı­klardan okulu bırakmış. “Bir kavga ettim bıraktım” diye kestirip atıyor ama ailesini geçindirme­k için çalışmak zorunda. Aldığı paradan hafta sonu 10 lira, hafta içi günlük 2-3 lira harçlık alıp parayı babasına veriyor. Babası sigara satıyor, abisi kendisi gibi saya işçisi, kardeşi okula gidiyor. Kardeşinin okuması için çalışan Cemil’in, gelecekle ilgili çok fazla hayali yok. Saya işçisi olmak istiyor.

 ??  ?? Saya atölyesind­e çalışan 12 yaşındaki Abdo, çocuklara verilmesi yasak olan kimyasal maddeyi soluyor.
Saya atölyesind­e çalışan 12 yaşındaki Abdo, çocuklara verilmesi yasak olan kimyasal maddeyi soluyor.
 ??  ?? 11 yaşındaki Cemil
11 yaşındaki Cemil

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye