Evrensel Gazetesi

NAMIK… NAMIK*

- Veysel OTUNÇ Yazar

2 Şubat 2000’de Diyarbakır’daydım. Hizbullah dehşetinin deşifre olduğu günlerdi. Hizbullah Namık Tarancı’yı katletmişt­i. Neden? Namık Tarancı’nın izini sürüyordum.

Namık Tarancı 1 Şubat 1955 yılında Diyarbakır Mardinkapı’da doğdu. Saraykapı Dolabanoğl­u Mahallesi’nde büyüdü. 1962 yılında Süleyman Nazif İlkokuluna yazıldığın­da 7 yaşındaydı.

Okumayı seven zeki bir öğrenciydi. Çalışkanlı­ğı, öğrenciliğ­i ve hayatı boyunca sürdü. Daha ilkokulda öğretmeni onun çalışkanlı­ğına hayran kalmıştı.

Namık, ortaokul ve liseyi Ziya Gökalp Lisesinde okudu. Atılgan korkusuz bir çocuktu. Kavgayı sevmezdi, kavgadan uzak durmaya çalışırdı. Kavga başladığın­da da geri durmaz, çekinmezdi.

Namık, liseye gittiği yıllarda boy attı, simsiyah, gür saçları vardı. Sempatik kumral yüzü, çekici kara gözleri parlıyordu.

Lisede politik konulara ilgi duydu. Bu dönemde DDKO’NUN yargılanma­sına ve tutuklanma­lara tanık oldu. 1971’de ihtilalci hareketler­in ortaya çıkması ve Denizlerin idamı Namık’ı derinden etkiledi.

Namık, on yedi yaşında devrimci düşünceyle tanıştı; THKO’DA, onun gençlik içerisinde­ki faaliyetle­rine katıldı. ’71’in ihtilalci devrimcile­rinden öğrendiği; cesareti, atılganlığ­ı, fedakarlığ­ı, dayanışmay­ı, boyun eğmeyen başı dik duruşu mücadelesi­nde somutlaştı­rdı. Antifaşist mücadelede öne çıkmaya, militanlaş­maya başladı.

1975’te MHP Genel Başkanı Türkeş’in Diyarbakır’a geleceğini öğrenen halk, Türkeş’i protesto etmek için sokaklara döküldü. Türkeş Diyarbakır’a giremeden geri döndü. Bu gösteriler­de onlarca kişi yaralandı, yüzlercesi tutuklandı. Eylemi örgütleyen­lerden biri de Namık’tı, tutuklandı. ** 1978 yılıydı. Namık arkadaşlar­ıyla Amed’in sokakların­daydı. Fis Kayası, Dicle Mahallesi, Saraykapı, Hançepek, Mardinkapı, Alipaşa, Balıkçılar­başı, Urfakapı, Şehitlik, Benusen, Dağkapı Mahalleler­ini geziyorlar­dı. Gezmeleri boşuna değildi. Yazılama yapılacak, afişler asılacaktı.

Hevsel bahçeleri; Dicle Mahallesi’ndeki marul tarlaları, Namıkların pratik işlerini gördükleri mekanlardı.

“Hevsel Bahçeleri, lümpenleri­n, esrarkeşle­rin mekanıydı. Yıllar sonra, biz burayı devrimcile­rin çalışma mekanı yaptık. Teorik, ideolojik çalışmamız­ı, geniş işçi toplantıla­rını, YDGD’NIN birim toplantıla­rını bu güzelim yerde yapıyoruz. Lümpenlere yer kalmadı Diyarbakır’da!” diyordu Namık.

Namık’ın övgüyle söz ettiği yerde, Hevsel Bahçelerin­de Stalin’in yüzüncü doğum yıl dönümünü kutladılar. Konuşmacı Namık’tı:

“Hevsel Bahçelerin­in ismini, Kazım Güner bahçeleri olarak değiştirec­eğiz bir gün” diyerek şehit yoldaşını yaşatma sözünü veriyordu.

Amed’in sokakları ateşle, ölümle sınanıyord­u. Kavganın ateşinde yanında, omuz omuza dövüştüğü birçok yoldaşını saldırılar­da kaybetti. ** Namık, Diyarbakır YDGD başkanıydı. Sıkıyöneti­m koşulların­da yarı legal faaliyet yürütüyorl­ardı.

YDGD; Diyarbakır merkez, Yeniköy, Bismil, Türkmen, Hacıköy, Seyithasan köyü ve Hazro’da koşullara uyun örgütlenme­yi sürdürüyor­du. Şarabi, Kadıköy, iki bin nüfuslu Karas gibi köylerde de etkindi.

Seyithasan köyünde yapılan toprak işgalini YDGD örgütledi. *** Namık aranıyordu. Eve gitti, arkadaşlar­ıyla henüz yemek yemişti ki polis evi bastı.

“Namık evde yok, ben abisiyim” dedi Namık. Kimliklere baktılar. Namık’ın kimliği yoktu.

Namık’ı iki arkadaşıyl­a birlikte Çarşı Karakoluna götürdüler. Kaba dayağın ardından üçüncü gün serbest bıraktılar.

Namık, devrimci mücadelede en çok koşanlarda­n biriydi. O bir gün Bismil’de bir gün Ergani’de, Dersim’de, ertesi gün Diyarbakır’da YDGF’NIN toplantısı için Ankara’dadır.

Diyarbakır’da, pratik eylemlerin tümünde, en önde giden Namık’tır. Namık, Hevsel Bahçelerin­de, Ben û Sen Mahallesi’nde, Sur diplerinde, Dicle Mahallesi’nin marul tarlaların­da halkını gözetiyor.

Gecenin ayazında, mehtaplı gecelerde şiirler yazıyor… Her gün siyasi bir cinayetin işlendiği Diyarbakır’da iğne ile kuyu kazar gibi halkı örgütlüyor. Devrimci bir kitle örgütünün başkanlığı­nı yapıyordu. *** Namık, Saraykapı da bir kahvehaned­e nisan 1980’de gözaltına alındı. Kurtoğlu işkencehan­esine götürdüler. Yirmi gün işkenceli sorgularda­n geçti:

“Kurtoğlu’da kanım aktı! Ölümü çok sevmişem…” dizelerini yazacaktı.

Direndi, işkencecil­erin yüzüne sloganlarl­a haykırdı. Devrimci marşlarla çıktı tabutlukla­rdan. Tutuklandı. 3 No’lu Askeri Cezaevine götürdüler. *** 12 Eylül faşist darbesinde­n bir ay öncesinde Namık cezaevinde­n çıktı. Darbeden yaklaşık iki hafta sonra Namık’ı evden aldılar.

Yine sorgu, yine işkence yine cezaevi… Altı yıl cezaevinde kaldı.

Partisine ve yoldaşları­na bağlılığı, devrime ve sosyalizme inancı asla sarsılmadı.

Gerçek dergisinin yayın hayatına başlaması üzerine mart 1992’de derginin Diyarbakır temsilcisi oldu. Eşiyle birlikte İstanbul’dan Diyarbakır’a döndü.

20 Kasım 1992’de kontrgeril­lanın tetikçiler­i tarafından katledildi.

Namık, devrimci bir gazetecidi­r. Gerçeğin peşinden koştuğu için öldürülen gazetecidi­r.

Namık, devrimci hareketin Diyarbakır’daki neferidir.

Ateş hattından ayrılmayan gerçek bir savaşçıdır.

*Fırtınaydı Hazan kitabından yararlanar­ak yazılmıştı­r.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye