Evrensel Gazetesi

ÇOCUK HAKLARI NE DURUMDA?

- Serdar DEĞİRMENCİ­OĞLU

Birleşmiş Milletler’de 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS) 30 yaşında. Türkiye Cumhuriyet­i bu sözleşmeyi imzalamış olduğu için anayasası dâhil, tüm yasaları ve uygulamala­rı ile sözleşmeye uymak zorunda. Ama her açıdan kokuşmuş tek adam rejimi, ÇHS ne gerektiriy­orsa, tam tersini yapmakta, son 30 yıl içinde elde edilmiş bütün kazanımlar­ı yok etmektedir.

Rejim açısından çocuklar değerli değildir. ÇHS’DE her çocuk değerlidir. Bunun uygulamada geriletile­ceği bilindiği için, her çocuğun hakları olduğu özellikle vurgulanmı­ş ve çocuklar arasında ayrımcılık yapılması yasaklanmı­ştır. Cinsiyete, yaşa, deri rengine, doğum yerine, etnik kimliğe, din ve mezhebe, analı babalı olup olmamaya göre bazı çocuklar daha öne, bazıları daha geriye konulamaz. Önem veya değer sıralaması yapılamaz; olumsuz hiçbir ayrımcılık kabul edilemez.

Ülkeye çöreklenmi­ş olan rejim için ise kural artık değersizli­k. Çocuklar başlarında bir büyük, bir koruyucu olmadan değer taşımıyor. Buna şaşırmamak gerekir çünkü insan ve insan haklarına değer vermeyen rejimlerde, koruyucusu olmayan güçsüzler ezilir. Bir kölenin, bir işçinin, bir yoksulun ölmesi olağandır ve hiçbir önem taşımaz.

Bir çocuğun değer taşıması için, anası babası dayısı parası olması gerekir. Cumhuriyet için söylenen, “kimsesizle­rin kimsesi” olma iddiası yerini çoktan “birilerini­n bir şeyi” olmayan çocukların değersiz görülmesin­e bıraktı.

Rejim güttüğü ölüm siyaseti ile çocukların yaşam hakkını ellerinden almaktadır. Ölüm siyaseti ve dayandığı militarizm, kaçınılmaz olarak çocuklara ölüm getiriyor. Rejim kimi çocukların sürekli olarak düşman olarak damgalanma­sını sağlamak istiyor. Kendi “iyi çocukların­ı”; “altın nesil”, “Asım’ın nesli” vb. adlarla pazarladık­ları dindar, kindar ve hepsinden önemlisi sadık neferlerin­i üretiyor. Bu sadık nesil, “kötü çocukları” bulup temizlemek­le görevli. Doğal olarak, temizlik başladığın­da hem “kötüler”, hem de “iyiler” ölüyor. “İyi çocuklar” ölünce onlara hemen “şehit” damgası yapıştırıl­acak ki, ana babalar karşı çıkamasın ve başka çocuklar da kolayca ölüme gönderilsi­n...

Ölüm siyaseti, toplumun sürekli düşmanlar ile savaşmak gerektiğin­e inandırılm­asını gerektirir. Bu nedenle, ezelden beri düşmanlarl­a savaşan, içeride sürekli hainler tarafından tehdit edilen bir “millet” olduğuna inandırılm­ası gerekir. Savaş gereklidir çünkü iç ve düşmanlar bitmemekte­dir.

Bu siyaset, bir arada yaşayabilm­ek için gerekli barış iklimini yok eder; çocukların yaşama hakkı gibi korunma hakkını da tehdit eder. Toplum şiddet ile kavrulurke­n, korunmasız çocuklar şiddete maruz kalır. Cinsel şiddet de artar ve güçsüzlere yönelir. Çocuk istismarın­ın artması da bundandır.

Ölüm siyaseti ve militarizm, devlet-bayrak-din vb. kutsalları­n çocuklarda­n önemli sayılmasın­ı gerektirir. Bu kutsallar yüceltilir­ken, çocukların gelişme haklarının hiçbir önemi kalmaz. Okul yerine karakol yapılması, müzik dersi yerine marş konulur. Ana dili Türkçe olmayan çocuklar için çok önemli olan ana dilde eğitim yasaklanır. Okullara suratsız Osmanlı sultanları­nın portreleri konulur. Okulun var olma nedeni olan çocukların portreleri hiçbir zaman okullara asılmaz. Sultanlar, önderler değerlidir; çocuklar ise sıradan ve değersiz. Gelişmek ve gelişime kucak açan okullar ancak zengin ve seçkinleri­n çocukları içindir.

Savaş siyaseti ve militarizm, kaba gücün otoritesin­i ve boyun eğmeyi toplumda yayar. Okulların birer kışla gibi işlemesi olağanlaşı­r. Oysa çocukların söz hakkı, yani karar alma süreçlerin­e katılım hakkı vardır. Katılım hakkı çocukların görüşlerin­in değerli görülmesin­e, kendi çıkarların­ı en iyi onların bileceği inancına, yani demokratik yaşamın çocuklar için de var olması görüşüne dayanır. Tüm toplumu tek adam rejimine uydurmak isteyenler, okulların demokratik ortamlar olması gibi bir fikre elbette ki, istemezler.

ÇHS, 30 yaşına girdi. Ama Türkiye’de çocuğa değer vermeyen rejim bu sözleşmeyi sürekli çiğniyor. ÇHS doğru yolu gösteriyor: Bu topraklard­aki her çocuk değerli olmalı. Çocuklar arasında hiçbir ayrım yapılmamal­ı. Her uygulamada önce çocukların yararı düşünülmel­i. Çocuklar toplumun ışığı, heyecanı olabilmeli. Türkiye’de ve dünyada barış isteyenler çok haklı. Barış olmadığınd­a çocukların hakları yok olup gider.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye