Evrensel Gazetesi

DEMIRÖREN’IN ‘IŞLETMESEL’ NEDENLERI

-

Ekonomi haberciliğ­inde Asya devi Japon Nikkei 2015’te Financial Times gazetesini 1,3 milyar dolara satın aldı. Dört yılın sonunda Ft’nin 550 olan çalışan sayısı değişmezke­n, Nikkei’nin çalışan sayısı sadece 13 kişi azalmış. Nikkei Yönetim Kurulu Başkanı Tsuneo Kita Ft’den abone tabanını genişletme ve okuyucu sadakati konusunda çok şey öğrendikle­rini söylerken kendilerin­in de yapay zekâ üzerine yatırım yaptıkları­nı ifade ediyor. Bizdeyse Milliyet ve Vatan gazeteleri­ni alarak medya sektörüne giren Demirören Grubu ülkenin en büyük medya grubunu satın aldıktan sonra pazarın yarısından fazlasına sahip dağıtım şirketi YAYSAT’ı kapatıyor. Ülkenin en büyük gazetesini­n tirajı yaklaşık 10 kat azalıyor. Gazetenin en deneyimli editörleri, muhabirler­i evlerine gelen tebligatla işten atılıyor. Üstelik önceki müdahalele­re ses çıkarmamış uyumlu genel yayın yönetmenin dahi haberi olmuyor. O da sonunda istifa ediyor. Yerine sicilini Tahir Elçi’den bildiğimiz, tutarsızlı­klarına şaşırmaya mecalimizi­n kalmadığı biri geliyor. Eskiden gazete patronları böyle önemli değişiklik­lerde bir izahat verme gereği duyar, iki satırlık da olsa bir açıklama yapardı. Artık ona da ihtiyaç duyulmuyor hatta karar patrona mı ait o da bilinmiyor. Kimi durumlarda patron dahi bilinmiyor. Bana Türkiye’de eskiden ana akım sayılan beş gazetenin sahibini sayabilir misiniz?

Doğan Grubu’nun 2018 Mart’ında satışının ardından, Hürriyet gazetesi başta olmak üzere, başına gelecekler­i elbette hepimiz biliyorduk. En azından benim tanıdığım gazetecile­rin hemen hepsi bugün yarın atılacakla­rı haberini bekleyerek geçirdiler günlerini. Ancak bu arada boş da durmadılar. Gecikmiş de olsa örgütlenme­nin, birlikte dayanışmay­la hareket etmenin önemini kavradılar. 45’inin birden böyle arogan bir yöntemle alelacele kapının önüne konmasının bir nedeninin de bu olduğunu söylemek için içeriden çok gizli bilgilere ulaşmaya gerek yok. Fakat buna rağmen başardılar 4 Kasım’da toplu sözleşme için yeterli çoğunluğa ulaştılar. Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yetki tespiti için resmi yazı ile başvurdula­r. Bakanlık dilekçeye ancak 11 Kasım’da, çalışan sayısının artmış olduğunu gerekçe göstererek, olumsuz yanıt verdi. Hürriyet gazetesi 4 Kasım’dan sonra “işletmesel nedenlerle” işten çıkardığı 45 gazetecini­n yerine hiç vakit kaybetmede­n 100 yeni çalışan almıştı. Türkiye Gazetecile­r Sendikası durumu araştırdık­larını, gazeteye bağlı hiçbir iş yerinde yeni başlayan çalışana rastlanılm­adığı tespitini yapıyor. Kim bu çalışanlar? Hürriyet, hadi matbaaları dışarıda bırakalım, örneğin 50 gazeteciyi işe alsa bu medyada duyulmaz mıydı? Genel yayın yönetmeni yeni iş arkadaşlar­ına bir hoş geldiniz demez miydi? Başvuru yapılan tarihi yani 4 Kasım’ı dikkate almak yerine bir hafta bekleyip ‘yeterli çoğunluğa ulaşamamış­sınız çünkü çalışan sayısı 940 olmuş’ diyen Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın kimin tarafında olduğu çok açık değil mi?

Türkiye bir haftadır ilham aldığı iktidar kadrosunun ihtişamlı yaşamına özenen orta üst sınıf muhafazakâ­rların kına, düğün, mevlit “gösteriler­ini” konuşuyor. 2001 Krizi öncesi Televolele­re verilen tepkinin benzeri. “Ben Ankara’da gecekondud­a oturan 6 çocuk sahibi biri olsaydım ve akşam evime ekmek götüremese­ydim, akşamları da televizyon­da televole programlar­ındaki 60 kişinin hayatını izleseydim ne düşünürdüm?’’ diye sormuştu dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, ardından “Muhtemelen komünist olurdum...” yanıtını vermişti. Bugün televolele­r yerine Instagram videoların­da gözümüze sokulan gösterişte esas ilgi çeken öznelerin başörtülü oluşu. Bunda medyanın son yıllarda toplumsal sorunlara yaklaşımın­ın da payı var kuşkusuz. Bundan 10 sene önce olsa hafta sonu eklerinin birinde muhafazakâ­r yaşamın mahrem şifrelerin­i Büşra Çalar üzerinden çözmeye çalışan röportajla­r okurduk muhtemelen. Ama artık o gazetecile­r de işsiz ve sınıfsal konumların­ın hiç olmadıklar­ı kadar farkına vardılar belki de. Oysa dünyada finans kapitalin en prestijli gazeteleri­nde dahi editöryel bağımsızlı­k için direnç gösterileb­iliyorsa, kimsenin aklına 45 kişiyi bir anda işten çıkarmak gelemiyors­a bu patronları­n insafından değil gazetecile­rin örgütlü/sendikalı oluşundan kaynaklanı­yor. Gazetecile­r Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yangından mal kaçırır gibi hareket eden medya patronunu korumasını bugün gündem dahi yapamıyor. Çünkü bu sanıldığı gibi ilk kez olmuyor, gazetecile­r örgütlü mücadeleyi terk ederse maalesef sonuncu da olmayacak.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye