8 saat çalışmak ve insanca yaşayacak bir ücret istiyorum
Evrensel ailesinin 25. yılını sevgi ve hürmetle kutlarım. Tüm hak taleplerinin sesi olan; bilhassa işçilerin mücadele birikimlerinin havuzu olan gazetemiz yol göstermeye devam ediyor. Adana’dan yazdığım isimsiz işçi mektuplarına, işsizken yazdığım mektuplar eklenmişti, şimdi yeni yaşanmışlıklarla Evrensel okurlarına merhaba demek istiyorum.
ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA ÜCRETE 14 SAAT ÇALIŞIYORUM
“İşten atma garantili işbaşı eğitim programı” adlı son mektubumda “Bana ‘İş var çalışan yok diyenler asgari ücretin altında çalışmamı bekliyor” ara başlığı vardı. Şimdi tam da oradayım. Sanayiden otel resepsiyonuna ve asgari ücretin altında çalışmaya itildim. Kızımın doğması geçici ikamet değişikliği bu durumu kabul etmeye zorladı. Sigortam yatıyor asgari ücretin 500 lira altına 14 saat çalışıyorum. Günde 5 saat anca uyuyorum. Ağır bir iş değil, ama ihtiyaçlarımdan dolayı uykusuz geziyorum. Gündüzleri çeşitli kurs ve sertifikalar için dershanelerdeyim. Bari onların parası ya da cep harçlığım çıksın diyorum. Eğitim de sertifikalar da şart malumunuz. Mürekkep yalamışlık var ya biraz…
DOĞAL GAZ, ELEKTRİK VE MAZOT
Küçük bir İç Anadolu şehrindeyim çeşitli esnaf, işçi, işsizle görüşüyorum. Hasbıhal ediyorum. Küçük şehirlerin en avantajlı kısmı her yer yürüme mesafesi, masraf yapacağınız çok bir yer yok bağımlısı olduğunuz bir durum yoksa… Ama gel gör ki esnaf da üretici de doğal gaz, elektrik vs gibi hayati önem taşıyan ihtiyaçlara gelen zamdan şikayetçi, birçoğu çareyi şans oyunları ve ganyanda arıyor. Malumunuz hüsranla sonuçlanıyor. Günü onları tartışarak yarı ediyorlar. İl dışından gelen inşaat işçileri oluyor terbiyeli çalışkan adamlar. İster doğudan ister batıdan tek dertleri sıcak çay. Yevmiyeleri en az 110 lira barınma ve yemek masraflarını şirket karşılıyor. Şehrin yerli sanayi işçileri asgari ücrete çalışırken, esnafla çalışan işçiler asgari ücretin altına alıyor. Memurlar genelde çift maaş ve şehrin yerlisi yaşantıları huzurlu diğer kesimlere göre ihtiyaçlarını büyük oranda karşılıyorlar ve saygınlıkları var. Yine çeşitli komşu ülkelerden mülteciler var çöplerden hurda topluyor, bahçe bozumları ve inşaatlarda az sayıda çalıştırılıyorlar. Sanayi açısından azımsanmayacak bir fabrika çeşitliliği var. Beton, mobilya, gazoz, maden, güneş enerjisi, halı dokuma, şarküteri, şeker…
‘ASGARİ ÜCRET 2 BİN 300 TL OLUR’
Şeker fabrikasındaki işçilerden birkaçı ile asgari ücreti konuştum, ne konuşuyorsunuz ne kadar olur diye. Baskının yoğunluğundan tartışamazlarmış, ikramiyeleri yokmuş bayramda, yılbaşında vs şeker bile hediye etmezlermiş özelleşince. Elbette ki insanca yaşayabilecekleri bir ücret istiyorlar ama Türk-İş’in açıkladığı rakamın altında 2 bin 300 lira ya da 2 bin 330 lira gibi bir beklentileri var. Herkes elindekini kaybetmemek için sessiz, sineye çekiyor ama biriktiriyor, hayırlısı...
Beton fabrikalarında, otomotiv yedek parça fabrikalarında toplu iş çıkışları olmuş geçtiğimiz aylarda işçilerde tedirginlik sürüyor. Herkeste huzursuzluk var ama mücadele için en ufak kıvılcım yok, mücadelenin büyükşehirlerde olabileceğini ancak küçük şehirlerde çok etkisinin olmayacağına inanıyorlar.
Asgari ücretin altında çalışan bir emekçi olarak hakkım olanı istemeye devam edeceğim; 8 saat çalışmak ve insanca yaşanacak bir ücret istiyorum 2 bin 300 TL ile geçinilmez. Atadan babadan bir şey yoksa imkansız. Vergiden muaf olmalı asgari ücretli ve en azından çocuğunun eğitim ve sağlık hizmetleri ücretsiz olmalı...
Aklıma gelen bunlar siz diğer Evrensel okuru, sistem mağduru kardeşlerim mektuplarınızla aklınıza gelenleri taleplerinizi yazın. Okunmuyor demeyin, okunuyor, internetten tıklanıyor, sevgiler... Yeni yılın mücadele edilmezse bir şey getireceği yok, götüreceği çok görünüyor.