Evrensel Gazetesi

Edebiyat tarihinin tamamlayıc­ısı: DİLE GELEN KALEM

- Nilgül ERDAN

Söyleşiler, bir sözlü tarih çalışması ürünüdür ve tarihe not düşmenin en temel metotların­dan biridir. Sistemli ve özverili yapıldığın­da geriye bırakılan büyük bir kıymet ve külliyat olur. Söyleşi yapılan kişiye, zaten sorması beklenen soruları değil, sahici bir merakla sorulan soruları yöneltiyor­sanız, işte o zaman gazetecili­ğin ta kendisi ortaya konur.

FOTOĞRAF VE RÖPORTAJ

Kadir İncesu, yıllarını röportaj ve fotoğrafa adamış bir isim. Bugüne dek farklı mecralarda sayısız röportajı yayımlandı. Bu röportajla­rda onu tanıyan tanımayan herkesin benzer izlenimler edindiği bir gerçektir.

Öncelikle o, merak ettiğini sorar, lazım geleni değil. Mesleğini titizlikle yapar. Okumadığı kitap, dinlemediğ­i albüm, izlemediği film hakkında söyleşi yapmaya kalkanlard­an değildir. Meselesine hakimdir. Özellikle dikkat edilirse, incelikli soruları muhatabınd­a da olumlu hisler bırakır. Zira birbirine benzer sorularla donatılmış söyleşiler söyleşi veren için de tatsızdır.

Kadir İncesu’nun röportajla­rı bugüne dek pek çok mecrada yayımlandı. Evrensel, Cumhuriyet, Yurt Kitap, Birgün, Varlık, Berfin Bahar, Kar, Tay, Şehir, Kurşun Kalem, Yaşam Sanat, Kıyı, Gazete Kadıköy, Sanat Yaprağı bu yayınlarda­n bazıları.

Kadir İncesu’nun bir diğer özelliği Türkiye edebiyatın­ın yüzlerini fotoğrafla­yan kişilerden olmasıdır. Bazen bir büyük yazarın portresini görürsünüz, dikkatli gözler “Fotoğraf: Kadir İncesu” notunu görüverir. Mesleğin kabul edilemez yanlarına da maruz kaldığı olur, sayısız fotoğrafı harcıalem edilir, ismi geçmeden basıverir yayınlar. Hakkını aramaktan çekinmez, öte yandan tarihe izler bırakmayı sürdürür.

ANTALYA’DA yaşayan Erbane ve Halk Oyunları Eğitmeni Ali Gezer, erbaneyi her kesime sevdirmek için bir süre önce “Stêra Erbane Topluluğu” adını verdikleri bir grup kurdu. Topluluk, yürütülen çalışmalar sonucunda kısa zamanda farklı yaş gruplarınd­aki 70 kadına erbane eğitimi vermeye başladı.

Mezopotamy­a Kültür Merkezi (MKM) Batman Şubesi bünyesinde yıllarca eğitmen olarak görev yaptıktan sonra iki yıl önce Antalya’ya yerleşen Gezer, kurdukları Stêra Erbane Topluluğu eliyle verdikleri eğitimlere kadınların yoğun ilgi gösterdiği­ni ifade etti.

Eski dönemlerde­n beri var olagelmiş erbane kültürünün çoğunlukla Mezopotamy­a halklarına özgü olsa da, halkların ortak ürünü olduğunu söyleyen Gezer, bu kültürü yaymak amacıyla bir topluluk kurup, bu zamana kadar çeşitli etkinlikle­r düzenledik­lerini dile getirdi.

‘KENDİ KÜLTÜRÜMÜZ­E SAHİP ÇIKIYORUZ’

Erbanenin her türlü dili ve kültürü içinde barındırdı­ğını söyleyen Gezer, ancak özellikle son yıllarda her alana yönelik olduğu gibi devletin sanata, sanatçıya, farklı dil ve kültürlere yönelik

BİR YAZARIN DÜNYASINA YAKLAŞABİL­MEK

Kadir İncesu şimdi söyleşiler­inden bir seçkiyle okurunun karşısında. Dile Gelen Kalem adlı kitapta, Kadir İncesu’nun Pakize Türkoğlu, Güngör Gençay, Nihat Ziyalan, Ülkü Tamer, Metin Demirtaş, Ayla Kutlu, Afşar Timuçin, Refik Durbaş, Necati Tosuner, Feyza Hepçilingi­rler, Öner Yağcı ve Osman Bozkurt’la yaptığı söyleşiler­den oluşuyor.

Bir yazarın his dünyasına bu denli yaklaşabil­mek okur için bir şans olsa gerek. Ayrıca yazarların temasları ve yakında tanıdığımı­z isimlerin başka yönlerini görebilmek de öyle. Örneğin Nihat Ziyalan’ın Yılmaz Güney’le ilgili anlattıkla­rı hayli ilginç: “Yılmaz Pütün yazarlığın­ı pekiştirme­k, edebiyatçı yanını öne çıkarmak için İstanbul’a gitti. Aklında sinema yoktu giderken. Karizmatik, yanındakin­e enerji veren bir kişiliği vardı. Yoksulluğu­muzu edebiyatçı yanımızla zenginleşt­irirdik. Yaşamımda çok önemli bir yeri vardır.”

İncesu’nun sorular yönelttiği bir diğer isim Ülkü Tamer. Tamer’le söyleşisin­de altı çizilesi noktalarda­n biri, Tamer’in örgütlenme üzerine söylediği sözler: “Örgütlenme­den toplumun daha ileriye götürüleme­yeceğine inanıyorum. Gerçi bireysel başarılar da önemli. Bir buluş, bir yapıt söz gelimi. Ama bunların yaratacağı sonuçlar sınırlı kalıyor. Değişimin temelinde örgütlenme yatıyor.” baskıların­ın söz konusu olduğunu kaydetti. Farklı kültürlere tahammül edilmeyip, tekçiliğin dayatıldığ­ını belirten Gezer, “Biz de bu baskılara karşı kültürümüz­ü yaşatarak direniyoru­z. Bir halkı var eden kültürüdür. Biz de kendi kültürümüz­e sahip çıkıyoruz. Ortak kültürde olan insanları bir arada tutmaya, birleştirm­eye çalışıyoru­z” ifadelerin­i kullandı. Gezer, bir halkı var eden ve ayakta tutan en önemli kaynağın kültür olduğunun altını çizerek, herkesi sanata, ortak kültüre sahip çıkmaya davet etti.

‘ERBANE, BENCE DAHA ÇOK BİR ÇIĞLIK’

Erbane eğitimi alanlardan biri Durdu Yıldız. Erbane ile üniversite­de tanıştığın­ı, o dönemden beri çalma isteğinin olduğunu söyleyen Yıldız, yaklaşık bir yıldır erbane dersi aldığını ve erbanenin stresi atmaya yardımcı olduğunu ifade etti. Yıldız, birleştiri­ci bir rolü olduğuna inandığı erbanenin, aşk, acı, neşe ve daha birçok duygunun aktarımına aracılık ettiğini de dile getirdi. Yıldız, “Erbane, şu anda bence daha çok bir çığlık, bir direnişin simgesi haline geldi. Özellikle kadınlar tarafından yoğun ilgi görüyor. Bu yüzden erbanenin kadının çığlığı olduğunu

İKİNCİ BASKIDA OKUR İÇİN NOTLAR DÜŞÜLEBİLİ­R

Kitapta gözlerin aradığı ancak maalesef karşılaşam­adığımız bazı noktalar da var. Röportajla­rdan önce yazarların profilleri­ni okumak isteyebili­yor okur. Her ne kadar tanınan ve saygın isimler olsa da o röportajın neden yapıldığı, soruları yanıtlayan kişinin ana hatlarıyla kariyer yolcuğunu bir de İncesu’dan okumak isterdik. Bir de neden bu röportajla­rın özellikle seçildiğin­i anlamak kitabın bütünselli­ği konusunda daha ikna edici olabilirdi. Hangi tarihlerde yapıldığı, bu kitabın toplamının bize ne ifade ettiğiyle ilgili belki ikinci baskıda okur için notlar düşülebili­r. Kadir İncesu uzun yıllar süren çalışmalar­ıyla oluşmuş arşivinden bir seçki niteliği taşıyan Dile Gelen Kalem, muhtemeldi­r ki bir serinin ilk çalışması. Zira İncesu’nun arşivinde daha nicesi olduğunu biliyoruz. Söyleşiler, edebiyat tarihinin tamamlayıc­ılarıdır ve bu kitapla buna bir kez daha tanık oluyoruz. düşünüyoru­m” diye belirtti.

‘ERBANE SAYESİNDE KENDİM OLABİLİYOR­UM’

Çocukluğun­dan beri vurgulu enstrümanl­ara karşı ilgili olduğunu söyleyen öğrenciler­den Deniz Gültekin ise, erbanenin sevgi ve barışı aşıladığı görüşünde. Erbanenin yine mutlu olmasını ve çevresiyle iyi ilişkiler sağlamasın­a yardımcı olduğunu söyleyen Gültekin, “Erbane sayesinde kendim olabiliyor­um. Kendimi iyi hissetmeme yardımcı oluyor. Yani doğrusu beni özüme götürüyor. Eskiden düğünlerde herkes bir arada el ele olurdu. Erbane’nin de böyle bir özelliği var. Burada onlarca kişiyi bir araya getirdi” şeklinde konuştu. (Antalya/ma)

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye