Edebiyat tarihinin tamamlayıcısı: DİLE GELEN KALEM
Söyleşiler, bir sözlü tarih çalışması ürünüdür ve tarihe not düşmenin en temel metotlarından biridir. Sistemli ve özverili yapıldığında geriye bırakılan büyük bir kıymet ve külliyat olur. Söyleşi yapılan kişiye, zaten sorması beklenen soruları değil, sahici bir merakla sorulan soruları yöneltiyorsanız, işte o zaman gazeteciliğin ta kendisi ortaya konur.
FOTOĞRAF VE RÖPORTAJ
Kadir İncesu, yıllarını röportaj ve fotoğrafa adamış bir isim. Bugüne dek farklı mecralarda sayısız röportajı yayımlandı. Bu röportajlarda onu tanıyan tanımayan herkesin benzer izlenimler edindiği bir gerçektir.
Öncelikle o, merak ettiğini sorar, lazım geleni değil. Mesleğini titizlikle yapar. Okumadığı kitap, dinlemediği albüm, izlemediği film hakkında söyleşi yapmaya kalkanlardan değildir. Meselesine hakimdir. Özellikle dikkat edilirse, incelikli soruları muhatabında da olumlu hisler bırakır. Zira birbirine benzer sorularla donatılmış söyleşiler söyleşi veren için de tatsızdır.
Kadir İncesu’nun röportajları bugüne dek pek çok mecrada yayımlandı. Evrensel, Cumhuriyet, Yurt Kitap, Birgün, Varlık, Berfin Bahar, Kar, Tay, Şehir, Kurşun Kalem, Yaşam Sanat, Kıyı, Gazete Kadıköy, Sanat Yaprağı bu yayınlardan bazıları.
Kadir İncesu’nun bir diğer özelliği Türkiye edebiyatının yüzlerini fotoğraflayan kişilerden olmasıdır. Bazen bir büyük yazarın portresini görürsünüz, dikkatli gözler “Fotoğraf: Kadir İncesu” notunu görüverir. Mesleğin kabul edilemez yanlarına da maruz kaldığı olur, sayısız fotoğrafı harcıalem edilir, ismi geçmeden basıverir yayınlar. Hakkını aramaktan çekinmez, öte yandan tarihe izler bırakmayı sürdürür.
ANTALYA’DA yaşayan Erbane ve Halk Oyunları Eğitmeni Ali Gezer, erbaneyi her kesime sevdirmek için bir süre önce “Stêra Erbane Topluluğu” adını verdikleri bir grup kurdu. Topluluk, yürütülen çalışmalar sonucunda kısa zamanda farklı yaş gruplarındaki 70 kadına erbane eğitimi vermeye başladı.
Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) Batman Şubesi bünyesinde yıllarca eğitmen olarak görev yaptıktan sonra iki yıl önce Antalya’ya yerleşen Gezer, kurdukları Stêra Erbane Topluluğu eliyle verdikleri eğitimlere kadınların yoğun ilgi gösterdiğini ifade etti.
Eski dönemlerden beri var olagelmiş erbane kültürünün çoğunlukla Mezopotamya halklarına özgü olsa da, halkların ortak ürünü olduğunu söyleyen Gezer, bu kültürü yaymak amacıyla bir topluluk kurup, bu zamana kadar çeşitli etkinlikler düzenlediklerini dile getirdi.
‘KENDİ KÜLTÜRÜMÜZE SAHİP ÇIKIYORUZ’
Erbanenin her türlü dili ve kültürü içinde barındırdığını söyleyen Gezer, ancak özellikle son yıllarda her alana yönelik olduğu gibi devletin sanata, sanatçıya, farklı dil ve kültürlere yönelik
BİR YAZARIN DÜNYASINA YAKLAŞABİLMEK
Kadir İncesu şimdi söyleşilerinden bir seçkiyle okurunun karşısında. Dile Gelen Kalem adlı kitapta, Kadir İncesu’nun Pakize Türkoğlu, Güngör Gençay, Nihat Ziyalan, Ülkü Tamer, Metin Demirtaş, Ayla Kutlu, Afşar Timuçin, Refik Durbaş, Necati Tosuner, Feyza Hepçilingirler, Öner Yağcı ve Osman Bozkurt’la yaptığı söyleşilerden oluşuyor.
Bir yazarın his dünyasına bu denli yaklaşabilmek okur için bir şans olsa gerek. Ayrıca yazarların temasları ve yakında tanıdığımız isimlerin başka yönlerini görebilmek de öyle. Örneğin Nihat Ziyalan’ın Yılmaz Güney’le ilgili anlattıkları hayli ilginç: “Yılmaz Pütün yazarlığını pekiştirmek, edebiyatçı yanını öne çıkarmak için İstanbul’a gitti. Aklında sinema yoktu giderken. Karizmatik, yanındakine enerji veren bir kişiliği vardı. Yoksulluğumuzu edebiyatçı yanımızla zenginleştirirdik. Yaşamımda çok önemli bir yeri vardır.”
İncesu’nun sorular yönelttiği bir diğer isim Ülkü Tamer. Tamer’le söyleşisinde altı çizilesi noktalardan biri, Tamer’in örgütlenme üzerine söylediği sözler: “Örgütlenmeden toplumun daha ileriye götürülemeyeceğine inanıyorum. Gerçi bireysel başarılar da önemli. Bir buluş, bir yapıt söz gelimi. Ama bunların yaratacağı sonuçlar sınırlı kalıyor. Değişimin temelinde örgütlenme yatıyor.” baskılarının söz konusu olduğunu kaydetti. Farklı kültürlere tahammül edilmeyip, tekçiliğin dayatıldığını belirten Gezer, “Biz de bu baskılara karşı kültürümüzü yaşatarak direniyoruz. Bir halkı var eden kültürüdür. Biz de kendi kültürümüze sahip çıkıyoruz. Ortak kültürde olan insanları bir arada tutmaya, birleştirmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. Gezer, bir halkı var eden ve ayakta tutan en önemli kaynağın kültür olduğunun altını çizerek, herkesi sanata, ortak kültüre sahip çıkmaya davet etti.
‘ERBANE, BENCE DAHA ÇOK BİR ÇIĞLIK’
Erbane eğitimi alanlardan biri Durdu Yıldız. Erbane ile üniversitede tanıştığını, o dönemden beri çalma isteğinin olduğunu söyleyen Yıldız, yaklaşık bir yıldır erbane dersi aldığını ve erbanenin stresi atmaya yardımcı olduğunu ifade etti. Yıldız, birleştirici bir rolü olduğuna inandığı erbanenin, aşk, acı, neşe ve daha birçok duygunun aktarımına aracılık ettiğini de dile getirdi. Yıldız, “Erbane, şu anda bence daha çok bir çığlık, bir direnişin simgesi haline geldi. Özellikle kadınlar tarafından yoğun ilgi görüyor. Bu yüzden erbanenin kadının çığlığı olduğunu
İKİNCİ BASKIDA OKUR İÇİN NOTLAR DÜŞÜLEBİLİR
Kitapta gözlerin aradığı ancak maalesef karşılaşamadığımız bazı noktalar da var. Röportajlardan önce yazarların profillerini okumak isteyebiliyor okur. Her ne kadar tanınan ve saygın isimler olsa da o röportajın neden yapıldığı, soruları yanıtlayan kişinin ana hatlarıyla kariyer yolcuğunu bir de İncesu’dan okumak isterdik. Bir de neden bu röportajların özellikle seçildiğini anlamak kitabın bütünselliği konusunda daha ikna edici olabilirdi. Hangi tarihlerde yapıldığı, bu kitabın toplamının bize ne ifade ettiğiyle ilgili belki ikinci baskıda okur için notlar düşülebilir. Kadir İncesu uzun yıllar süren çalışmalarıyla oluşmuş arşivinden bir seçki niteliği taşıyan Dile Gelen Kalem, muhtemeldir ki bir serinin ilk çalışması. Zira İncesu’nun arşivinde daha nicesi olduğunu biliyoruz. Söyleşiler, edebiyat tarihinin tamamlayıcılarıdır ve bu kitapla buna bir kez daha tanık oluyoruz. düşünüyorum” diye belirtti.
‘ERBANE SAYESİNDE KENDİM OLABİLİYORUM’
Çocukluğundan beri vurgulu enstrümanlara karşı ilgili olduğunu söyleyen öğrencilerden Deniz Gültekin ise, erbanenin sevgi ve barışı aşıladığı görüşünde. Erbanenin yine mutlu olmasını ve çevresiyle iyi ilişkiler sağlamasına yardımcı olduğunu söyleyen Gültekin, “Erbane sayesinde kendim olabiliyorum. Kendimi iyi hissetmeme yardımcı oluyor. Yani doğrusu beni özüme götürüyor. Eskiden düğünlerde herkes bir arada el ele olurdu. Erbane’nin de böyle bir özelliği var. Burada onlarca kişiyi bir araya getirdi” şeklinde konuştu. (Antalya/ma)