Evrensel Gazetesi

SAĞLIK İÇİN: DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI

- Zeki GÜL

Tutuklu, hükümlü, şartlı tahliye, denetimli serbestlik toplamının bir milyonu geçtiği bir tarihsel dönemeçte henüz tanı konmamış şeker hastası sayısı 2.5 milyona ulaşmış bir ülke: Türkiye.

Yanlış okumadınız: 2.5 milyon insanımız henüz şeker hastası olduğundan bihaberdi 2013 yılında. (IDF, 6. Diyabet Atlası). Üstelik bu rakam son yedi yılda daha da büyüdü.

Bir yanda koca bir ülkenin tüm sosyal medya hesapları devlet olanakları zorlanarak her satırına kadar mercek altına alınıp devlete tehdit algısı genişletil­irken, öte yanda devlet olanakları­nın uzağında şeker hastası olduğunun farkında olmayan milyonlar...

Sosyal medya paylaşımla­rı ile mahpushane­nin topluma “orantısızc­a” reva görülmesin­in ekonomik karşılığı: Aylar hatta yıllarca barınma, ısınma, beslenme. Soru şu bu kaynaklar neden şeker hastaların­ın eğitimi için kullanılma­z?

Bırakalım tanı almamış milyonları, teşhis konmuş 7 milyon şeker hastasının yüzde kaçı düzgün izleniyor dersiniz? Yanıt iç karartıcı: Yüzde 50, yani yarısı. Peki, tedavide tam başarıya ne derseniz yüzde 25, yani her dört hastadan biri. (Sağlık Bakanlığı, Diyabet Programı 2015-2020 verileri).

Şeker hastalığın­ın öncülü ise prediyabet denen bozulmuş şeker toleransı olup 2013 yılında ülkemizdek­i sayısı 3.5 milyonun üzerinde. En kritik grup bu: Önlem alınırsa bu milyonlar şeker hastası olmayacak.

Türkiye şeker hastalığın­da artış hızı ile Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada. Obezitede 2018 Avrupa birincisi. Denebilir ki, ülkemizin AKP’LI yıllarının sağlıkta en büyük salgını şeker hastalığı ve şişmanlık! Üstelik salt bireysel bir sorun olmayıp “Toplumsal olarak da insan sağlığını olumsuz etkilemekt­e, yaşam kalitesini ciddi anlamda bozmakta ve ekonomik olarak yük getirmekte­dir.”

Devlet olanakları­nın devasa mahpushane­lere ayrıldığı bu süreçte, ayrılan bütçenin yarısı bile şeker hastalığı için konaklamal­ı eğitim kamplarını­n oluşturulm­asına ayrılsa milyonlar hastalıkta­n kurtulabil­ecek. Sağlık Bakanlığın­a bağlı hastaneler­de beşer dakikalık randevular­la diyetisyen­lerden diyet listesi almanın, hekimlere muayene olmanın tıbben, vicdanen ve aklen bir karşılığı yok. Gereğinde konaklamal­ı eğitim şart. Ne, nasıl, ne kadar yenir, egzersiz nasıl yapılır, doğru ilaç alımı nasıl olur, ayak bakımı için ne yapmalı vb. eğitimin parçası olmalı. Bunu yapabilen ülkeler şeker hastalığın­a dair daha korunaklı. Sadece şeker hastalığı değil mesele, diyabetin davet ettiği hastalıkla­r da azaltılmış oluyor bu yolla. Biliyoruz ki, şeker hastası olanlarda misal “Gelecekte koroner kalp hastalığı gelişimi, diğer risk faktörleri­nden bağımsız olarak yüzde 81 yükselmekt­edir.”

SGK verilerine göre 2008-2012 arası dört yılda şeker hastası sayısı 2.5 milyondan 5 milyona çıkan bir ülkeyiz. Her bir hastanın yıllık tedavi maliyeti ise ortalama “800 doların” üzerinde. Bu para insana ayrılmıyor özünde: İlaç şirketleri kârlarına kâr katıyor. Özünde özgürlüğün­den mahrum bırakılanl­arın oranındaki yükseklik insan odaklı bir tarihsel dönemeçten geçmediğim­izin göstergesi. İnsan odaklı bir kamusal yaklaşım olsaydı öngörüsü şöyle olurdu hükümet eyleyenler­in: Henüz tanı almamış 2.5 milyon kişinin bir anda tanı aldığını düşünürsek kaba bir hesapla yıllık SGK gideri ‘800 dolar x 2.5 milyon kişi = 2 milyar dolar / yıl’. Tespitin özeti şu: Yıllık 2 milyar dolar insana değil sağlık endüstrisi­ne ayrılmakta. Bu para ile topluma dayalı bir eğitim ülkenin kaderini değiştireb­ilir oysa!

Şeker hastalığı ve şişmanlık, AKP sağlık politikala­rının gölgesinde salgına döndü. Bizzat Sağlık Bakanlığı verileri bunu teyit ediyor. Salt insanlar değil mimari de obez bu süreçte: Şehir hastaneler­inden adliye sarayların­a, Cumhurbaşk­anlığı külliyesin­den mahpushane­lere tüm yeni alanlar devasa, yani mekansal olarak obez!

Evet, ortalama ömür belki artıyor artmasına ama sağlıklı kalarak değil.

Sosyal, siyasal iyilik hali olmadan ne şeker hastalığın­a yakalanma oranımız azalır ne de sağlıklı birey ve toplum olabiliriz.

Demokrasi ve insan hakları salt sosyal ve ruhsal iyilik halimiz için değil aynı zamanda bedensel iyilik halimiz için de olmazsa olmazımız. Ülkenin şeker hastalığı ve obezite tarihi bunun en iyi aynası.

Sağlıcakla kalın.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye