Gençler, umutsuz ve güvencesiz
Ülkedeki gençlerin durumunu ortaya koyan çalışma raporunda gençlerde neredeyse yaşamın her alanında güvencesizlik hissinin kuvvetli olduğu ve güvencesizliğin beraberinde kaygı ve stres getirdiği ortaya konuldu. Gençler yaşadıkları sorunların ana kaynağını siyasetçiler olarak görürken, halk ve Suriyeli göçmenler de sorumlu tutuluyor.
İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü (Istanpol) ve Friedrich Ebert Stiftung Türkiye Temsilciliği desteği ile yürütülen ortak çalışma, “Türkiye’de Gençlerin Güvencesizliği: Çalışma, Geçim ve Yaşam Algısı” başlıklı raporla açıklanarak sonuçları katılımcılarla tartışıldı.
Taksim’de Intercontinental Otel’de yapılan oturumun açılış konuşmasını Istanpol Yönetim Kurulu Başkanı Edgar Şar yaparken raporun Proje Koordinatörleri Seren Selvin Korkmaz ve Alphan Telek de sunum yaptı. Raporun hazırlanma aşamasında araştırma metodu olarak üç alt sosyal grubuna uygun olarak üç odak grupla görüşüldü. Birinci grup yüksek eğitim almış çalışanlardan ve üniversite öğrencilerinden, ikinci grup eğitim düzeyi daha düşük çalışanlardan ve son olarak üçüncü grup işsiz gençlerden oluşuyor. 13 kadın 12 erkek toplam 25 kişiyle yüz yüze görüşme gerçekleştirildi. Araştırmada gençlerin eğitim durumları, istihdama katılıp katılmamaları ve meslekleri fark etmeksizin “güvencesizlik ve belirsizlik” hislerinde ortaklaştıkları görüldü. Gençler, içinde bulundukları güvencesizlik ve belirsizliğin kaynağı, sorumlusu ve sebebi olarak siyasetçileri, Suriyeli göçmenleri ve halkı işaret etti.
ÇALIŞMA ŞARTLARI İDEAL DEĞİL
Gençler, özel sektörün kendilerini geliştirmek için daha çok alan sunduğunu ancak çalışma saatleri ve şartlarının esnekliği sebebiyle ideal bir seçenek olmadığını belirtti:
“İşe girmeden önce konuştuğun saat, bir firmada hiç sabit stabil kalmıyor. Normalde bir vatandaşın günlük çalışma saati 8 saat. Bunu 10 saate, 12 saate hatta 15 saate çektikleri de oluyor.” (Erkek, 25, İşsiz, Üniversite)
Gençlerin güvencesizliğini derinleştiren bir başka unsur ise ‘dayanışma ağları’ndan (örgüzsüzlükten) yoksunluk. Bu durumun gençleri yöneticilerin keyfi uygulamalarına karşı yalnız ve kırılgan bir konumda bıraktığının altı çizildi: “Şöyle; bundan önceki iş yerim çok yoğundu, üzerimde aşırı bir baskı vardı. O yüzden eve gittiğimde huzursuz oluyordum.” (Kadın, 26, Çalışıyor, Yüksekokul)
“İşverenler çok kaba bence.” (Kadın, 26, İşsiz, Yüksekokul)
Araştırmaya katılan gençlerin eğitim ve istihdam durumu fark etmeksizin geçim sıkıntısı çektikleri tespit edildi. Geçim sıkıntısı gençleri aileleri ile yaşamaya zorunlu kılıyor. Aile, bir sosyal gelir kaynağı olarak güvencesiz gençlerin hayatta kalma stratejisi ve desteği olarak ön plana çıktı:“ben ailemle yaşıyorum ama kazandığım para bana kalmıyor. Kardeşim, şu an dershaneye gidiyor, ortaokulda. Direk ona ben yatırım yapıyorum. (Geçim sıkıntısı orada mı sorusuna yönelik olarak) Tabii ki.” (Erkek, 24, Çalışıyor, Lise)
“Yapamadığınızda ötelediğiniz bir şey
var mı?” sorusuna karşılık olarak ise katılımcılar aşağıdaki cevapları verdi: “Tatil tabii ki, sosyal hayat.” (Kadın, 27, Çalışıyor, Yüksekokul)
“Ya şöyle söyleyeyim, gidebileceğiniz çoğu yeri erteleyebiliyorsunuz veya kendinize zaman ayırmayı erteleyebiliyorsunuz.” (Erkek, 29, Çalışıyor, Lise)
“Yapamadığım çok şey var. Yani kendime ait pek bir harcama yapamıyorum. Hani öyle zaten durumlar da pek iyi olmadığı için harcama genelde borca gidiyor.” (Erkek, 25, İşsiz, Üniversite)
Gençler işe alımlarda liyakat usulünün değil referans ve kayırmacılığın etkili olduğunu düşünmekte kredi kartı, ev kredisi ve Kredi Yurtlar Kurumundan alınan öğrenci kredileri gibi borçlara sahip olduğu gözlemlenmiştir.
SORUNLARIN KAYNAĞI KİM?
Katılımcılar kötüye gidişin ve gündelik
hayatta yaşadıkları sorunların büyük çoğunluğunun sebebini olarak siyasileri gösterirken, halk ve Suriyeli göçmenler de kötü gidişten sorumlu tutuldu.
“En başta siyasetçiler ama herkesin suçu var bu konuda tabii ki.” (Erkek, 25, İşsiz, Üniversite)
“Bence baştakiler kendi çıkarlarını düşünüyorlar yani.” (Kadın, 22, İşsiz, Üniversite)
“Hani genel olarak siyasi olarak düşünüyorum ben. Devletin yaptığı pek bir yatırım ve yeni bir düzenleme yok. Bir yandan bir savaş yaparken onun sorumluluğunu almıyor yani riskle bayağı bir battı Türkiye. O yüzden pek iyi değil yani.” (Erkek, 26, Kısmi zamanlı çalışıyor, Üniversite)
“Evde nasıl ki bir babaya güvenirsin, çınar ağacı dersin, ona güvenip hareket edersin… Ülkede şu an böyle bir lider yok.”