BARIŞ YERİNE KAOS VE SAVAŞ GÖTÜRDÜLER
DIŞARIDAN MÜDAHALE ÇOK FAZLA
2011’deki Arap Baharı’dan sonra Libya’da başlayan protesto gösterilerini gerekçe gösteren ABD, Fransa ve İngiltere, ülkeyi işgal etmeyi gündeme getirmişti. Almanya ve Rusya’nın çekimser kaldığı işgal sürecinde aktif rolü Fransa ve İngiltere üstlenmişti. Ardından 32 yıl boyunca iktidarda bulunan Muammer Kaddafi devrilmiş, sonra da protestocular tarafından linç edilerek katledilmişti. Kaddafi döneminde görece bölgenin en istikrarlı ülkeleri arasında yer alan Libya, sahip olduğu petrol kaynakları nedeniyle refah düzeyi açısından da daha ileri bir konumdaydı. Halen Almanya’ya en fazla petrol satan üçüncü ülke konumunda olan Libya, sahip olduğu petrol kaynakları nedeniyle bütün emperyalist ülkelerin iştahını kabartmış görünüyor. Bu nedenle Berlin’de kurulan pazarlık masasında, bütün ülkeler bundan sonra Libya’da daha etkili olmayı ana strateji haline getirmiş bulunuyor. Alman basınının Fransız kaynaklara dayandırarak verdiği haberlerde Macron da konferansta etkili olmak için yoğun bir çaba içerisinde olacak. Bu nedenle konferans öncesinde Merkel ile bir araya gelerek ortak bir plan konusunda anlaşma olasılığı yüksek.
Özellikle silah ambargosu kararının konferanstan çıkması durumunda Türkiye’nin Libya’ya asker ve silah gönderme isteğinin zorlaşacağı düşünülüyor.
AB Dışişleri Yüksek Komiseri Josep Borrell ise Der Spiegel dergisine yaptığı açıklamada uzlaşmanın sağlanmaması durumunda Ab’nin Libya’da askeri müdahalede bulunmasını gündeme getirdi. 2011’den bu yana iç savaşın ve çatışmaların egemen olduğu Libya’da dışarıdan müdahale eden ülkelerin sayısı da bir hayli fazla. En az 10 ülke Libya’da süren çatışmalara bir şekilde taraf olmuş görünüyor. Bu nedenle de uzlaşmanın oldukça zor olduğu ifade ediliyor. Son yıllarda Ortadoğu’da etkili hale gelen Rusya, General Hafter’i desteklerken, Türkiye Müslüman Kardeşler çizgisinde olan Serrac’a destek veriyor. Bugüne kadar sadece Serrac hükümetini muhatap alan Avrupa ülkeleri ve BM ise sahadaki gerçekliği kabul ederek Hafter’i muhatap almaya başladılar ve sürece dahil olmasını kabul etmek zorunda kaldılar. Silahların susması ve politik çözüm sürecinin başlatılmasının hedeflendiği konferansta, çatışan taraflar ve onların arkasındaki ülkelerin uzlaşıp uzlaşmayacağı ise belirsiz. Bu nedenle ev sahibi durumundaki Almanya Başbakanı Merkel, beklentileri alabildiğince düşürdü ve konferansın bir başlangıç açısından önemli olduğuna işaret etti.