‘HRANT’I ÖLDÜRDÜLER AMA HRANT’IN SÖZLERİNİ SUSTURAMADILAR’
işlenmezdi” diye anlatıyor.
Danzikyan şöyle devam ediyor: “Tüm bu cinayet sırasında devletin tüm birimlerinin 1 yıl önce Hrant’ın öldürüleceğini biliyor olduğunu öğrendik. Trabzon Jandarması kendi muhbirleri vasıtasıyla Hrant’a yönelik bir suikast planlandığını öğreniyor. Hrant’ın canına kastedilecek bir eylem yapılacağını biliyorlardı. Ne yaptılar? Hiçbir şey.”
Cinayetin işlendiği günün hemen ardından 10 binlerce kişi Agos gazetesi önünde toplandı. “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği” sloganlarıyla, “Hrant Dink’i Katledenleri Lanetliyoruz”, “Hepimiz Hrant Dink’iz!” pankartlarıyla…
‘KARANLIK ZİHNİYETTE GEDİKLER AÇILMIŞ DEĞİL’
PEKI 13 yılın sonunda nefret suçlarında, ırkçılıkta bir gerileme oldu mu? Bülent Aydın diyor ki: “Ancak bugün nefret suçları işlenmeye devam ediyor. Hatta nefret suçlarının hedefi olanlar bugün sadece gazeteciler, sadece Ermeniler değil. Alevilerden, kadınlara, Kürtlere kadar çerçevesinin daha genişlediğini söyleyebiliriz. Keşke bugün bu açıdan daha iyi bir yerde olsaydık. Hrant cinayeti aydınlanmaya, yüzleşmeye vesile olabilirdi. Bu geleceğimizi de aydınlatabilirdi. Ancak henüz böyle bir yerde değiliz”
Ogün Samast yakalandı, yargılama hemen başladı, ancak 2016’ya kadar hemen hemen hiçbir kamu görevlisi yargılanmadı. Tüm taleplere cevap 9 yıl sonra geldi. Danzikyan “Bu da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararıyla, adalet talep edenlerin ısrarıyla, her 19 Ocak’ta binlerin toplanmasıyla olabildi. 9 yıl sonra kamu görevlileri yargılanmaya başlandı. Peki kamu görevlilerinin yargılanmasıyla her şey halloldu mu? Dink ailesi avukatlarının ve adalet talep edenlerin çok geniş talepleri vardı.” diyor yargılamalar için.
Bülent Aydın bugün gelinen noktayı şöyle anlatıyor: “13 yıl boyunca nereden nereye geldik? Tetikçilerin ve azmettirenlerin yargılandığı ve bizim Hrant’ın Arkadaşları olarak ‘müsamere’ olarak nitelediğimiz ilk duruşmalardan sonra bugün daha geniş kapsamlı 77 sanığın yargılandığı ve büyük bölümünün kamu görevlileri olduğu, o dönemin emniyet yetkilerinin de dahil olduğu bir sanık grubu var. Dava halen tanıkların dinlenilmesi aşamasında ve önümüzdeki şubatın 18’inde 103. duruşması yapılacak. O günden bugüne karanlık zihniyette gedikler açılmış değil. Bu konuda Hrant’ın avukatlarının davanın çeşitli aşamalarında sunduğu soruşturmanın genişletilmesi talebi henüz karşılanmadı. AİHM kararlarından sonra çeşitli soruşturma kararlarının alınabilmesi sonrası ve nihayet devlet içerisindeki değişikliklerden sonra resmi kişilerin yargılanması ancak mümkün olabildi. Bu arada cinayetin üzerinden 9 yıl geçmişti. Bugün kapsamlı devam ediyor.”
Hakan Bakırcıoğlu “Cinayete giden süreçte yaşananlar, Hrant Dink’e yönelik linç süreci etkin şekilde soruşturulmadı ve bu süreçte yer alan kişiler hakkında ve Hrant Dink’e yönelik koruma tedbiri almayan İstanbul Valilik görevlileri ile MİT İstanbul Bölge Başkanlığı görevlileri ile yanı sıra cinayeti tasarlayan örgüte yönelik operasyon sürecini organize etmeyen MİT Trabzon Bölge Başkanlığı görevlileri hakkında iddianame düzenlenmedi” diyor yaşananlar için.
‘ÖLDÜR’ DİYENLER YARGILANSIN’
Peki adalet talep edenler ne istiyor? Bülent Aydın ilk gün olduğu gibi “Öldür diyenler yargılansın” talebinin devam ettiğini, cinayet öncesi sürecin soruşturulması ve bütün aktörlerin mahkeme önüne çıkması gerektiğini söylüyor “13 yıldır Hrant Dink’i anmaya onun davasına sahip çıkmaya devam ediyoruz. Ve 13 yıldır ‘Hrant Dink cinayeti aydınlatılsın’ talebimiz devam ediyor.” diyor.
Bülent Aydın “Her yıl olduğu gibi adalet taleplerimizi tekrarlayacağız. Bu cinayetin arkasında olduğu ayan beyan belli olan bu karanlık zihniyetin aydınlatılmasını tekrarlayacağız. Hrant için adalet öyle sağlanacak.” diyor.
Ve 13 yılın sonunda yine Hrant Dink 13. Kez vurulup düştüğü yerde her yıl olduğu gibi saat 15.00’te Şişli’deki Agos gazetesi önünde anılacak ve bu yıl “Utanmak için geç değil” denilecek.
PEKI Hrant öldürüldü ve sesi sustu mu? Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvard Danzikyan anlatıyor: “Hrant’ın öldürülmesi travma yarattı. Türklere Kürtlere Ermenilere... Keşke Hrant yaşasaydı, yanımızda olsaydı. Ama şimdi daha fazla insan Hrant’ın görüşlerini okuyor, dinliyor. Hrant’ı öldürdüler ama Hrant’ın sözlerini susturamadılar. Hem Türkiye’de hem yurt dışında daha fazla yankılanıyor Hrant’ın sesi. Ermeniler, Türkler, Kürtler Hrant’ın hayatını sözlerini öğrenmeye geliyorlar”
Ayrıca Danzikyan Şişli’deki Agos gazetesinin çalışma ofisinin 23.5 Hrant Dink Hafıza Mekanı olarak dönüştürüldüğünü anlatarak “Orada Hrant’ın yazılarını okuyorlar. Hrant’ın hayalleri ve umutlarını yaşıyorlar. Daha fazla ses oluyor.” diyor.