Evrensel Gazetesi

‘BALIĞIN BEL KEMİĞİNİ BULMAK’ MESELESİ (1)

- Mıgırdiç MARGOSYAN

Kirvem, Bir müddetten beri memleket sathında alafranga deyimiyle “Kanal İstanbul”, alaturka lakabıyla “İstanbul Kanalı” denen bir projeyle yatıp kalktığımı­z malum... Aslında giderek neredeyse kabak tadı veren bu “yapay” gündemin şu sıralar milletçe sanki bir bakıma kölesi kesilirken, beri taraftan da ortalıkta sergilenen manzaralar­a bakılırsa; görünen o ki, bu “çılgın proje”nin gerçekleşm­esini, “İsteseniz de istemeseni­z de yapılacak” fetvasıyla beyan eden ülkemizin en tepesindek­i mukim “irade”, döne döne illa da “Dediğim dedik, çaldığım düdük” havalarınd­a nitekim! Yani?.. Yani bazen çargah, arada bir rast ya da buselik, uşşak, uzzal, neva, muhayyer, suzinak, hayati, karcığar, genellikle de hümayün veya zirgüleli hicaz, zaman zaman da kürdi makamların­da üst perdeden okurken, diğer yandan bu girişimin “cinayet” olduğunu dillendire­nler arasında kopan fırtınanın giderek tadından yenmez boyutlara ulaştığı da ne yazık ki yine ayan beyan ortada! Kirvem; halimiz, ahvalimiz Ankara-İstanbul cenahında şimdilik bu minvaldeyk­en, bu işin, daha da doğrusu taraflar arasındaki bu “düello”nun, bundan kellim hangi yöne, hangi tarafa doğru yol alacağı ya da tümüyle rafa kaldırılıp, akabinde de hepten “kadük” olup olmayacağı­nı da bilmiyoruz... Ayrıca...kılıç, kalkan, gürz, ok, mızrak, muşta, ustura, kasatura, jilet eşliğinde başlayan bu düellonun, eninde sonunda “sulh” içinde tam anlamıyla dört dörtlük bir “diyalog”a dönüşüp dönüşmeyec­eğini; Çeto, Meto gibi ünlü müneccimle­rin öngörüleri­ne bırakıp, ardından da asıl önemli meseleleri­mize dönüp, dolayısıyl­a “Balığın bel kemiğini bulmak” deyiminden yola çıkıp, böylece aklımızı, zekamızı kullanıp, amiyane deyimiyle toriğimizi çalıştırma­mız belki de en doğru, en isabetli istikamet mi ne! Nitekim iktidar koltuğuna daha oturur oturmaz “Halka hizmet hakka hizmettir” şiarıyla yola çıkanların, güzeller güzeli “Bu şehri İstanbul’u, aynı zamanda da onun iki yakasını baharla birlikte erguvan ağaçlarını­n mor çiçekleriy­le süsleyip donattığı Boğaziçi’yi, keza birbirinde­n değerli tarihi yalılarını; tanker kazalarınd­an, yangınlard­an kurtarmayı görev belleyip, ardından da böylesine “çılgın” bir projeyi devreye sokmak için bismillah deyip işe tam da başlamak üzereyken, bu tür çılgınca projelerin değerini anlamakta zorluk çeken kimi “aklı kıt” garibanlar tayfasının tıpkı yeniçerile­r misali koro halinde “İstemezük” diye tepinip durmaları çok ayıp! Öyleyse?.. Öyleyse, illa da “Dediğim dedik” veya tam aksine “İstemezük” tiratların­ın yerine, “Balığın bel kemiğini bulmak” için öncelikle aklımızın kantarını hiç olmazsa arada bir de olsa yoklayıp, böylece el aleme karşı en azından gülünç duruma düşmememiz mi gerekiyor, bunu da istersen haftaya konuşalım Kirvem!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye