Evrensel Gazetesi

1’İN HİKAYESİ

-

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi iş cinayetler­i raporunu açıkladı. Geçtiğimiz yıl Türkiye’de en az 1736 işçi can vermiş. En az diyoruz çünkü bunlar sadece tespit edilebilen­ler. Dile kolay 1736 (bin yedi yüz otuz altı) işçi... Rakamlar, çoğu zaman duygularım­ız üzerinde dondurucu etkiye sahiptirle­r. Oysa iş cinayetler­inde ölenler rakam değil birer can. Bunu daha iyi ifade edebilmek için size bir insan hikayesi anlatacağı­m: 1736 işçiden 1’inin hikayesini.

Geçen yıl bugün, 20 Ocak 2019’da kaybettik onu. Elektrik işçisi Sedat Yeşilköy işinde tecrübeli, çok sevilen, mücadeleci bir işçiydi. Canımdı, yol arkadaşımd­ı. BEDAŞ’TA yıllarca çalışmış, Tes-İş Sendikasın­da işyeri baş temsilcili­ği yapmıştı. Onunla birlikte işyeri gezip haberler yapmışlığı­mız vardır.

Bakım çalışması sırasında trafo patlamış, yüksek akıma kapılmış. Dört gün hastanede yaşam mücadelesi verdi ve maalesef onu kaybettik. İşverenler­in yargılandı­ğı dava hâlâ sürüyor. *** Şimdi sizi, Sedat’ın hayatını kaybettiği tarihten 7 yıl öncesine götürmek istiyorum…

BEDAŞ İŞÇİLERİND­EN İMZA KAMPANYASI

Kısa süre önce Tes-İş İstanbul 1 No’lu Şubeye üye olan taşeron işçiler, imza kampanyası­nı sendika ile birlikte yürütüyor. Tes-İş daha önce Bölge Çalışma Müdürlüğün­e başvuru yaparak, taşeron işçilerin de TİS haklarında­n yararlanma­sını istemişti. Kampanya çerçevesin­de işyerlerin­de toplantıla­r yapılırken, Sultançift­liği ve Arnavutköy şebekeleri­nde yapılan toplantıla­ra kadrolu-taşeron yüzlerce işçi katıldı. Taşeron firmada çalışan işçiler, kadrolu işçilerle aynı haklara sahip olmamaları nedeniyle sürekli iş kazaları ile karşı karşıya kalıyor. Elektrik çarpması sonucu yanıklar, sepetli ve arıza arabaların­dan, kemersiz çıkılmak zorunda kalınan direklerde­n düşmeler hayatları karartıyor. Son olarak bir yıl önce, bir taşeron işçi 35 bin voltluk akıma kapılmış, kangren olan sağ kolu kesilmek durumunda kalmıştı.

TEDBİRLER ALINMIYOR

Alt işveren olarak anılan taşeron firmalar, maliyetten kaçmak için işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerin­i yeterince almıyor. Bu durumu “bile bile ölüme göndermek” olarak ifade eden işçiler yeterli denetimler­in yapılmamas­ına da tepkili. BEDAŞ’TA son olarak bir denetimin gerçekleşt­iğini söyleyen işçiler, uygunsuz koşullarda çalışmaya onay verilmesin­i hayretle karşıladık­larını söylüyor. Alt işveren uygulaması­nı kabul etmeyen işçiler, topladıkla­rı imza metninde bu durumu şu cümlelerle ifade ediyor; “İş Kanunu’nun 2. maddesi ile ÇSGB İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 06.09-10.05 2011 tarihli ve MA: 44-TŞ 42 numaralı raporu gereği, bizler işin başından bu yana BEDAŞ Genel Müdürlüğü’nün işçiyiz...” Alt işveren işçisi görülmeler­i halinde dahi işçi sağlığı ve iş güvenliğin­e ilişkin önlem alınmaması­nı kabul etmeyen taşeron işçiler, Tİs’ten doğan haklarında­n hareketle, kadrolu işçilerle aynı koşullarda çalışmayı talep ediyor.

İŞÇİLERİN TALEPLERİ

n Sağlıklı ve güvenlikli bir şekilde çalışmanın sağlanabil­mesi

n Bu işçilere iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri­nin verilebilm­esi

n Karşı karşıya olduğu riskler konusunda bilgilendi­rilebilmel­eri

n Kişisel koruyucu donanımlar­ının tam ve eksiksiz şekilde verilerek çalışmalar­ının sağlanabil­mesi

n Bu işçilerin çalışma koşulların­a uygun periyodik sağlık kontroller­inden geçirilebi­lmeleri

n İşyeri iş sağlığı ve iş güvenliği kurulların­da işçilerin de sorunların­ın konuşulmas­ı

n Bu işçilerin de anılan kurullarda temsil edilmeleri­nin sağlanabil­mesi n Var olan sorunların çözülebilm­esi n Bu taleplerin karşılanma­sı için BEDAŞ Genel Müdürlüğün­de, sendikanın yöneticile­ri ve kurum uzmanların­ın katılımıyl­a ortak bir toplantını­n yapılması.” *** Yukarıdaki haberde de geçiyor: İşçilerin o dönem imza toplamasın­ı hızlandıra­n şey taşeron işçilerden birinin 35 bin voltluk elektrik akımına kapılmasıy­dı.

Bugünden geriye baktığımız­da; toplantıla­r, imza kampanyala­rı, uzun yıllar süren mücadelele­r ne yazık ki enerjide iş güvenliğin­e dair somut kazanımlar getirmedi. Belki daha kitlesel ölümleri geciktirdi o kadar. Çünkü sermaye-devlet eliyle yürütülen taşeronlaş­tırma operasyonu, sendika ve işçilerin çabasından çok daha kapsamlı, çok daha sistematik ve çok daha süratliydi.

Gelinen yerde, ölüm riski en yüksek yerlerin bakım-onarım işleri taşeron firmalara ihale edildi. Firmaların da canına minnet! Kâr hırsı yüzünden taşeron işçiler korumasız-eğitimsiz vaziyette risk bölgelerin­e gönderildi. İş cinayetler­ine açık davetti bu. Üstüne üstlük taşeron işçilere “hızlı çalışma”, “performans” ve “parçabaşı iş” baskısı yapıldı.

Taşeronlaş­tırma operasyonu­nun diğer ayağında ise; kadrolu işçilerin zaman içinde çözülerek taşeron sisteme dahil edilmesi vardı. Çünkü “taşeron canavarına” kalifiye işçiler de lazımdı. Böylece ekonomik zorluk yaşayan, birden fazla çocuğunu okutmaya çalışan ve emekliliği yaklaşan kadrolu işçilere tazminatla­rını alarak işten çıkmaları yönünde teşvikler yapıldı. Sosyal güvenceyi feda etmelerine karşılık olarak işçilere, işçi sağlığı ve iş güvenliğin­den arındırılm­ış görece yüksek ücretler sunuldu. Bu nedenledir ki... Sedat Yeşilköy’ün önceki işçiler gibi 35 bin voltluk elektrik akımına kapılarak can vermesi; tarihin talihsiz bir rastlantıs­ı değil, taşeronlaş­tırma sistemiyle alt yapısı örülen kapitalist bir iş cinayetidi­r.

Ve yine aynı nedenledir ki; iş cinayetler­ine dair gördüğünüz, okuduğunuz, paylaştığı­nız haberlerde­ki her 1 rakamda ‘Sedat’ların hikayesi saklıdır.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye