DAHA İYİ ŞARTLARDA, İNSANCA KOŞULLARDA ÇALIŞMAK İÇİN...
“İÇERİDE genelde beyaz yakalıların baskısı var, onlara yakın gruplar daha imtiyazlıdır” diyen kadın işçilerden biri de fabrikadaki ayrımcılığı anlatıyor. Performansın üzerinde işler istendiğini, yönetimle iyi geçinenlerin her konuda daha ayrıcalıklı olduğunu söyleyen işçi devam ediyor: “Günde 10 saat çalışıyoruz. Eskiden adetlerimiz saat başı alınırdı, 45 dakikaya düşürdüler, 12 perioda böldüler. 1 saate vereceğin işi 45 dakikada yapmanı istiyorlar yani artık. Sabah 120 adet işle başladın akşama kadar aynı sayıyı bekliyor senden. ‘Biz yarış atı değiliz’ diye tepki gösteriyorduk. 20-30 tane fazla çıkarınca ‘İyi yapmışsın’ demek yokken 10 tane eksik ver üç dört kişi birden tepene dikiliyor. İnsanların üzerinde sürekli psikolojik baskı var. Bizim sendikalaşmamızın amacı da daha iyi şartlar ve koşullar. İnsanca hep birlikte düzgün bir biçimde çalışmak istiyoruz.
İşçilerden Aylin Özmen ise kış ortasında işsiz bırakıldıkları için tepki gösteriyor yaşadıklarına: “Biz bu zamana kadar sadece çalışıyorduk, sendika sayesinde hakkın verilmeyeceğini, alınacağını öğrendik. Memleketin ekonomik şartlarında bir kişinin çalışması yetmiyor. İki kişi çalışmayla bile geçinemiyoruz. Kış ortasında işten atıldık. Birçoğunun çoluğu çocuğu, borcu, geçindirmesi gereken bir evi var. Biz işlerini layıkıyla yapan işçilerdik. Biz sendikal nedenlerle çıkarıldığımızı biliyoruz ve sendikalı olduğumuz için pişman değiliz.”
İşten atılan işçilerden Mustafa Bilal Alp ise bu zamana kadar haklarını bilmediklerini, DİSK’TE örgütlenmeye başladıktan sonra haklarını öğrendiklerini dile getiriyor: “Biz herkesin sendikalı olmasını istiyoruz. Kimi sendikalar lafa gelince konuşuyor ama masaya gelince sözünden dönüyor. İşçilerin hakkını arayan, eylem yapan, grev yapan hep DİSK oluyor.” kalı olmuş. Bu durumu özetleyen işçilerden biri de Arzu Alphan. Joker eleman olduklarını ve patronun joker elemanlarını istedikleri gibi kullandıklarını söyleyen Arzu devam ediyor söze: “İŞKUR’DAN gelen de ben de aynı parayı alıyoruz. Çalışma baskısı, bant şefi baskısı vardı. Biz dişli olduğumuz için bize o kadar baskı uygulayamıyorlardı. Adet konusunda baskı vardı, lavaboya göndermiyorlardı. Senelik mesai kağıtları imzalatmaya çalışıyorlardı, biz imzalamıyorduk çünkü mesainin hakkını alamadığımızı düşünüyorduk. Sorunları dile getirdiğimizde, baskıyı, mobbingi şikayet ettiğimizde dinlemekten başka bir şey yapmıyorlardı.”
Benan ise 2014 yılından beri fabrikada çalışmış. Bir şikayet mekanizmasının olmadığını dile getiren Benan, “Makinede oturan bir kadın keyfi biçimde bant şefi yapılabiliyordu ve bu kadınlar arasında bir ayrımcılığa yol açıyordu” diyerek yaşadıklarını anlatıyor. Tuvalete gidiş konusunda dahi baskıya uğradığını ifade eden Benan, “Gitme, otur, çıkmaya yarım saat var gibi şeyler söylüyorlardı. Kadınların özel günleri de oluyordu ama tuvalate göndermiyorlardı” diyor.
“İyi ki DİSK üyesi olmuşuz” diyen Benan, sendikalı olmanın önemini de vurguluyor: “DİSK sayesinde haklarını öğrenen işçilere bir şey diyemez oldular. Biz kendi arkadaşlarımızla sürekli konuştuk. Devir teknoloji çağı. Araştırdık, derdimizi en iyi anlatacak olan sendikayı bulduk. Herkes araştırsın. Birlik olmaktan başka çaremiz yok. Bize bütün bu gücü kuvveti veren DİSK’TIR. DİSK’IN etrafında toplanırsak daha güçlü oluruz.”