FEDAKARLIK DA YOK TAVİZ DE
yesi olduğumuz Türk Metal Sendikası 15 Ocak tarihinde grev kararı aldığını duyurdu. Grev kararı aldı almasına da henüz uygulama tarihini konuşan yok. Aynı şekilde MESS grev kararımıza karşı lokavt kararı aldı. Bu duruma gülelim mi, ağlayalım mı? Neden grev kararı alanlar, tarihi belirlemez, neyi bekliyorlar? MESS lokavt kararıyla ve sözleşme masasına getirdiği tekliflerle bizlerin çalışmak ve kendilerini daha da zengin etmek için yaşadığını düşünüyor. MESS genel sekreterinin açıklaması ise bizleri hiçbir şey bilmeyen, hiçbir şeyden anlamayan insanlar ya da köleler olarak gördüklerini net bir şekilde ortaya koyuyor. Beyefendi bazı ülkeleri göstererek sözleşme yıllarının daha uzun olduğunu söylüyor. Örnek verdiği ülkelerde enflasyonun hangi oranda artığını, yaşam koşullarının bizden ileride olduğunu, çalışma saatlerinin bizden daha düşük olduğunu söylemiyor. O ülkelerde asgari ücretle çalışanların yüzde 10 ya da yüzde 20 düzeyinde olduğunu, diğerlerinin daha yüksek aldığını, bizde asgari ücret veya bir tık üstünde çalışanların oranının yüzde 70 civarında olduğunu söylemiyor.
Ayrıca ekonomik krizden bahseden MESS, bu kriz küresel bir krizmiş gibi davranıyor. Dövizin yükseldiğinden bahseden MESS, holdingleri temsil ediyor, bu holdingler ürünlerinin genelini yurt dışına pazarlıyor, pazarlarken döviz üzerinden parça aldığını söyleyenler, dışarıya yine döviz üzerinden satıyorsa, krizden nasıl zarar görebiliyor? Hayat pahalılığı, gelen zamlar bizleri etkiliyorken, kendileri devlet desteği alıyor, üstelik işsizlik fonundan bizlerden daha çok onlar yararlanıyor, bütün yük bizlerin sırtına yıkılıyor. Ayrıca vergi rekortmeni biz çalışanlar olurken, işverenler hiç rekortmen olamıyor. Daha önceki krizlerde hükümet para harcayarak krizin atlatılabileceğini söylüyordu. “Simit al, ekonomiye can ver” gibi çağrılarda bulunuyorlardı. Madem ekonomik krizler, para devir daimi ile oluyor ve bu devir daim para harcamamızla gerçekleşiyorsa, bu bizlerin daha yüksek ücret alması anlamına gelmez mi?
Bütün bunları bizler görürken, bizleri göstermelik eylemlerle avutmanın bir anlamı olmadığını düşünüyoruz. Artık bu safhaya gelinmişken hiçbir konuda geri adım atılmaz. Taslaktan taviz verilmez.
Bizlerden ücret konusunda fedakarlık etmemiz, kimi haklardan vazgeçmemiz istenmez, istenemez. Bizler MESS’IN hiçbir teklifini kabullenmeyiz, elimizde bulunan üretme ya da üretmeme gücünü kullanırız. Şimdiye kadar MESS ne verdiyse, biz onu almıştık. Artık biz ne
istediysek, MESS onu vermeli. MESS yasalara ve hükümete güveniyor. Yasaları biz koymadık, onlar koydurdu. Onların yasalarına uymayacağız. Hangi iş yasası bize sorularak yapıldı? Patronlar istedi, yasalar onlara göre belirlendi. Grevimiz yasaklanırsa yasağı dinlemeyeceğiz. Yasaklanma sonrası sözleşme Yük
sek Hakem Kuruluna gitmemeli, gerekirse işgal, gerekirse direniş, hakkımız olanı elde etmek için her mücadele bu saatten sonra mubahtır. Kimse bizim onayımızı almadan bu sözleşmeyi oldubittiye getireceğini düşünmesin. Yakın geçmişte esen “fırtına”nın uğultusunu kimse unutmuş olamaz!