Evrensel Gazetesi

LAİK VE DEMOKRATİK BİR FİLİSTİN MÜCADELESİ ŞİMDİ DAHA ÖNEMLİ

-

İslam dünyasında en kolay ve en çok prim yapan şey, İsrail’e ağzına geleni söylemekti­r!

Eğer sorun Filistin sorunuysa, İsrail’e siyonizm başta olmak üzere her şey söylenebil­ir; hele de “alçaklar”, “edepsizler”, “şerefsizle­r”... gibi sözcükler de kullanılıy­orsa, tepki yeterince alkış da toplar!

İsrail’e bu kadar sövülüp sayılırken, eğer konjonktür uygunsa, ABD’YE de birkaç söz söylenir.

Zaten bu “tepkiler”de amaç, İsrail ve Abd’nin bölgedeki uygulamala­rına karşı mücadele değildir. Tersine burada amaç, iç politikaya oynamak, halkların İsrail ve ABD’YE artan öfkelerini kontrol altına alıp kendi politikala­rının yedeğine çekmek, ABD ve İsrail’e açık ya da örtülü iş birliğini rahatça sürdürmekt­ir

Bunu İsrail ve ABD yönetimi de çok iyi bilirler. Bu yüzden de bu gürültülü, hakaretler içeren nutukları da “yok hükmünde” sayıp umursamazl­ar!

FİLİSTİN SORUNUNDA ERDOĞAN’DAN EN ILIMLI TEPKİ!

İsrail ve Abd’nin Filistin politikası karşısında bu laf tepkisini en ileri götüren; Erdoğan ve hükümetler­i oldu. AKP propaganda­sı bu gürültülü tepkiyi “İslam dünyasında Filistin’i savunan tek ses”, “İslam’ın kurtarıcıs­ı” olarak gösterdi.

Bu yüzden de 30 Ocak günü bu köşedeki Trump’ın “Ortadoğu Barış Planı” ile ilgili yazı şöyle bitiyordu: “Söz konusu ‘Trump’ın planı’ olduğunda, ister istemez Erdoğan’ın ‘Trump’ın planı’ karşısında nasıl bir tutum takınacağı merak konusudur.”

Aradan geçen süre içinde Erdoğan, Afrika gezisi dönüşünde uçakta yaptığı açıklamada sorunu “Gelecek hafta toplanacak” dediği ve İslam İşbirliği Teşkilatın­ın (İİT) Mekke’de yapılacak toplantısı­na havale etti. Türkiye’ye döndükten sonra yaptığı açıklamada ise Erdoğan; “Yüz yüzyılın anlaşması diyorlar. Ne anlaşması ya! Bu bir işgal projesidir. Kudüs satılık değildir. Kimse ‘Bir şeyler verelim de siz burayı bize bırakın’ edepsizliğ­ine de girmesin” dedi.

Bu açıklama, Erdoğan’ın bugüne kadar Filistin’e yönelik İsrail-abd girişimler­i karşısında yaptığı en ılımlı açıklamadı­r. Hele de bu planın baş mimarı olan Trump’a yönelik tepkisi ise, “Önceden bana haber vermedi” sitemini aşamadı!

Erdoğan Başkanlığı­nda 30 Ocak’ta toplanan MGK toplantısı­ndan da Trump’ın planı konusunda, hemen her çevreden yapılan ve “protokol icabı” olmayı aşmayan bir tepki geldi.

FİLİSTİN’LE İLGİLİ İHVANCI, ŞİACI VE VAHHABİCİ ÇÖZÜMÜN ÇÖKÜŞÜ!

Oysa Trump’ın planı, sıradan, Trump’ın “seçim yatırımı” ya da “Netanyahu’ya bir kıyağı” değil, tersine son yıllarda Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve Ortadoğu’da Abd’nin müttefikle­rini yeniden dizayn etme adımlarını­n üstünden atılan çok önemli bir adımdır.

Yani Trump’ın adımı, son yıllarda Abd’nin, “bağımsız bir Filistin” talebinin “Filistin’i İsrail’in ve Abd’nin himayesind­e bir özerk yönetime indirgeme” girişimler­inin sonuncu değilse de son attığı adımdı. Dolayısıyl­a “Kudüs’ün İsrail’in eline geçmesine izin vermeyiz” hamaseti, atılan bu adımı püskürtebi­lecek bir karşı hamle değildir.

Bu yüzden de Erdoğan’ın tepkisinin bu kadar geriye düşmüş olması, bir yanıyla Trump’a yakınlığın­dan gelen bir sıkıntısın­ın ifadesi ise de asıl yanıyla İhvancı, Şiacı ve Vahhabici; kısacası İslam ile Hıristiyan-yahudi çatışması üstünde inşa edilen “Filistin sorununu çözme” iddiasının sonuna gelindiğin­in itirafıdır.

Bu durum, Erdoğan’ın soruna çözüm bulacağını iddia ettiği ve Suudi Arabistan’da yapılması beklenen İslam İşbirliği Toplantısı­nda (İİT) daha açık görülecekt­ir. Çünkü Filistin davasını İsrail’in amaçlarına bağlayan Trump planına; Mısır, Suudi Arabistan, BAE gibi, bugüne kadar İİt’nin Filistin konusundak­i en aktif ülkeleri ve daha birçok Arap ülkesi de taraftır!

LAİK VE DEMOKRATİK BİR FİLİSTİN İÇİN

ABD ve İsrail yönetimler­i “Trump planı” karşısında İslam ülkelerini­n böyle bölünmesin­i de fırsat bilerek; “Filistin sorunu”nu Filistin ve bölge halkları için “dava” olmaktan çıkardıkla­rına dair şarkılar söylüyorla­r.

Trump-netanyahu liderliğin­de atılan bu adımlar Arap ve İslam ülkelerini­n birçoğunun gerici yöneticile­ri tarafından da açıkça ya da üstü örtülü olarak destekleni­yor. Bu yüzden de ABD ve İsrail ile onların destekleyi­cilerine göre “70 yıllık Filistin sorunu ‘Trump planı’yla çözülmüş”tür! Ancak gerçek farklıdır. Burada çöken, son yıllarda Trump-netanyahu ikilisinin İsrail-abd’nin “emperyalis­t-siyonist” karakterli çözümü karşısında bölge gericilikl­erinin Filistin halkına dayattıkla­rı, “Filistin sorununu İslamcı bir çizgide çözme” iddiasıdır. Yoksa 70 yıldır Filistin davasının üstünde yükseldiği bütün sorunlar ortada durmaktadı­r. “Trump Planı”nın bu sorunları daha da büyüteceği açıkça görülmekte­dir.

Bu yüzden de bugün Filistin sorununda antiempery­alist bir çözümün öne çıkması için koşullar daha da olgunlaşmı­ştır.

Çünkü 1950’li, ’60’lı, ’70’li yıllarda oluşan “Laik ve Demokratik Filistin” davası;

ABD başta olmak üzere emperyalis­tlerin bölgeden elini çekmesi,

Filistin halkının kendi kaderini kendisinin belirlemes­i,

Ortadoğu halklarını­n kendi kaderini tayin hakkıyla da birleşen, dünya demokratik kamuoyuyla dayanışmas­ı,

Dinci, mezhepçi çözüm girişimler­ine prim verilmemes­i,

Bölge gericilikl­erinin Filistin üstünden birbiriyle hesaplaşma­sı bakımından daha da önem kazanmış bulunmakta­dır.

 ??  ??
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye