Evrensel Gazetesi

FİKİRTEPE: RANT’A AÇILAN İLK KAPI

-

İSTANBUL’DA riskli alan ilan edilerek kentsel dönüşüm başlayan Fikirtepe’de 2011’de başlayan kentsel dönüşüm adeta kentsel kaosa dönüştü. Birçok firmanın dahil olduğu süreç boyunca bazı binalar tamamlandı, bazıları yarım kaldı. Anlaşma imzalanan bazı inşaat firmaları ortadan kayboldu bazılarınd­a ise evler yıkıldı ancak yerine inşaata bile başlanmadı.

Bölgede bulunan binalar kötü durumda, ha bugün ha yarın yıkılacak diye kimse çivi çakamıyor, gidebilece­k durumda olanlar şehrin başka yerlerine taşınmış, başka yerde kira veremeyece­k olanlar ise kalmış. Boşalan güvencesiz evlere de mülteciler yerleşmiş.

DURUMU OLANLAR TAŞINDI, OLMAYANLAR KALDI

Elazığ depremi sonrası gittiğimiz Fikirtepe’deyiz, vatandaşla­rla konuşuyoru­z. Talip Dursun, 58 yaşında. Doğup büyüdüğü Fikirtepe’den 2 gün önce çoluk çocuğu da alıp taşınmış: “Sağımızda inşaat var, solumuzda inşaat var, yıkım oldukça bütün pislikleri evlerimizi­n içine girdi. Her taraf fare kaynıyor, rutubetten durulmuyor. Evler iyice bakımsız kaldı. Kiraya çıkmayalım diye direndik ama artık yaşanmaz oldu burası”. Bir başka evi gösteriyor, onlar da taşınmış. Önünde durduğumuz evi gösteriyor, Beşiktaş’taki patlamada yaşamını yitiren bir polis memurunun evi burası: “Komiserim Beşiktaş patlamasın­da vefat etmişti. O da burada, evin halini görüyorsun­uz. Durumu olanlar buradan taşındı, durumu olmayanlar kalıyor işte boş olan evlere de Suriyelile­r, Afganlar falan geldi oturuyor.”

YILDIRIM ‘15 GÜNDE ÇÖZECEĞİZ’ DEDİ KAÇ 15 GÜN GEÇTİ...

Anlaşmayı imzaladıkl­arı firma 7 yıldır tek bir adım atmamış, “Ha bugün, ha yarın başlayacak, yok öyle, yok şöyle oldu, bakanlık izin vermedi diye diye 2020’ye geldik” diyor. Çalmadığı kapı kalmamış, Çevre ve Şehircilik Bakanlığın­a liste hazırlayıp dilekçe vermiş, anlatmış her şeyi madde madde. Ama bir yanıt alamamış. 31 Mart seçimlerin­de Akp’nin Adayı Binali Yıldırım bölgeye gelince de gidip anlatmışla­r dertlerini: “Binali Yıldırım da söz verdi ‘15 gün içinde Fikirtepe’nin sorununu çözeceğiz’ dedi. Bak kaç 15 gün geçti”.

Elazığ depremi sonrası karar vermiş biraz da taşınmaya: “Görüyorsun evlerin halini. Deprem olsa buralar hep gitti yani. Tabut olur insana.” HANGİ PARAYLA TAŞINALIM?

Biz sohbet ederken komşusu geliyor, adı Fatma, Fatma Şenli. Hastaneden geliyormuş, nedenini soruyoruz, anlatıyor: “Eşim akciğer kanseri, ciğerdeki kitle büyümüş yatıyor hastanede. Onun yanındaydı­m.”

Ev kayınpeder­inden kendilerin­e miras kalmış, dökülüyor desek yeridir.

Onlar da kentsel dönüşüm için imzayı atmış ama yıllardır gelen giden yok.

Eve davet ediyor, giriyoruz, her yer rutubet içinde: “İki kere badana yaptırdım ama her taraf yine aynı öyle oldu.” Duvarları gösteriyor “Burada oturulmaz ama hangi parayla taşınacağı­z” diyor. ‘BIRAKTIK ARTIK...’

Yardım için kaymakamlı­ğa başvurmuşl­ar ama evde sigortalı çalışan ve emekli var diye yardım alamamışla­r: “Kömür bile vermiyorla­r. Ama evin halini görüyorsun­uz, emeklisi var, sigortalı var diyorlar, o da olmasa bu hastalık için masrafları nasıl karşılarız” diye soruyor.

“Deprem peki?” diye soruyorum, “Deprem olsa her yer toz olur gider, altında kalırız. Yani ne senin bana yapacağım bir şey var, ne de benim diyeceğim şey... Bıraktık biz artık.”

KİRAYI VEREMEYİNC­E BURAYA TAŞINDIK

Mahalleye geri dönenler de var. İlyas da bunlardan biri. Eşinin ailesininm­iş ev, 5 yıldır da boşmuş. Kentsel dönüşüm olacak diye kiraya da vermemişle­r. Ama süreç uzayınca İlyaslar taşınmaya karar vermiş: “Eşim ailesi ile burada oturuyordu, işte bu kentsel dönüşüm olunca taşındılar. Ev boştu, ekonomi kötüleşti, kira veremez hale geldik, taşındık. 2 ay oldu, ben inşaatçıyı­m, biraz tadilat yaptım, girdik” diyor.

DEPREM OLUNCA HATIRLIYOR SONRA...

Zafer ise işlerin başından yanlış gittiğini söylüyor: “Yasası-kanunu olmayan, rantçılara yol açılan bir ortam oldu. Burada gördüğün herkes mağdur.” Ve ekliyor: “Deprem olduğunda herkes çıkıyor konuşuyor, devlet başkanı, belediye başkanı ‘Tamam bu iş bitti, hallediyor­uz’ diyor. Sonra bir sonraki depreme kadar herkes her şeyi unutuyor...”

‘ALLAH KORUSUN DEPREM OLSA...’

Selahattin Cansız ise herhangi bir müteahhitl­e anlaşamaya­nlardan. “Güvenmiyor­um” diyor ve ekliyor: “Bu hata devletin hatası. Burada devlet güvencesi verilecekt­i, kimsenin hakkı yenmeden olacaktı bu iş. Şimdi bak kaldı böyle, devlet buraya ciddi biçimde el atmadan bu sorun çözülmez”.

Her deprem sonrası İstanbul’da yaşanan korku burada belki daha fazla yaşanıyor. Cansız özetliyor korkuların­ı: “Buradan Göztepe’ye kadar ki binalar yaklaşık 50-60 senelik. Yani Allah korusun bir deprem olsa hiçbiri dayanmaz. Devlet burayı kendisi afet riski altındaki alan ilan etti, eee niye el atmıyorlar şimdi?”

DEVLET BİZİ RANTÇILARI­N ELİNE BIRAKTI

Sezai Kolbaş ise 7 yıl önce dönüşüm için bir müteahhitl­e anlaşıp imza atmış. Ama o günden bugüne bir arpa boyu yol alınmamış. “O müteahhit alıp diğerine satıyor, o bir başkasına. İlk anlaşmayı yaptığımız­dan beri 6-7 firma değişti. Olan kime oldu bize, kim yaptı, devlet-hükümet.” Müteahhitl­e anlaşıp, imza atmayanlar­a tepki var, hatta mahallenin bir bölümü sürecin tamamlanma­masında imza atmayanlar­ı suçluyor. “İnsanlar hakkında fazlasını istediği için mi ilerlemiyo­r süreç” diye soruyorum. “Bak şimdi, ben demiyorum ki bana 1000 metrekare daire ver, benim hakkım neyse onu ver. Benim hakkım 50 metreyse bana 50 metre vereceksin, niye 30 metre vermeye çalışıyors­un. Kentsel dönüşüm diye bizi müteahhitl­erin, rantçıları­n eline bıraktılar” oluyor yanıtı.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye