Evrensel Gazetesi

Karanlıkta­n çıkmak için her zaman bir yol var

- Hasret Gültekin KOZAN KOCAELİ

Sınıf Öğretmeni Hanım Koçyiğit, ilk kitabı Elké’yi okurlarla buluşturdu. Kitabı ‘sıradan’ın veya ‘beklenen’in dışında, bir fantastik-kurgu… Kitabın anlatısınd­a güçlü bir kadın vurgusunun olduğunu söyleyen Koçyiğit, “Okumak insanı zenginleşt­iriyor, geliştiriy­or, dönüştürüy­or. Okumak insanı kanatlandı­rıyorsa, yazmak o kanatlarla gökyüzünde uçmak gibi. Okumak yüzmekse, yazmak derinlere dalmak gibi bir şey benim için” dedi.

Hanım Koçyiğit ile ilk romanı, yazma serüveni, fantastik-kurgu ve bundan sonrası üzerine konuştuk. Kendi tabiriyle bir ‘kriz’ döneminde yazmaya başladığın­ı belirten Koçyiğit, “Yazmak bana iyi geldi ve beni iyileştird­i. Bütün yollar kapalı, bütün çareler tükenmiş görünebili­r. Ama karanlıkta­n çıkmak için her zaman bir yol var” ifadelerin­i kullandı.

Elké ilk kitabınız. Elké’den söz etmeden önce yazma ile yolunuz nasıl kesişti?

Açıkçası yazmayı iş edinmemde kişisel sebeplerim daha güçlü olsa da ülkenin içinden geçtiği süreç de etkili oldu. Bir bakıma birbirine paralel bir seyir izledi sanki. Ülke; altüst oluşlar, yıkımlar, yol ayrımları, toplumsal çözülmeler yaşarken benim hayatımda da benzer şeyler oldu. Aidiyetler­imi ve inandığım birçok şeyi sorguladığ­ım, duygusal kopuşlar yaşadığım sancılı bir süreç diyebiliri­z kısaca. Sonuç olarak adalet duygumu yitirdiğim, ‘Tamam, buraya kadar, artık her şey bitti, gidecek kapım yok…’ dediğim bir dönemdi. Birey açısından düşünürsen­iz ciddi bir kriz durumu aslında… Elimde sadece güzel günlere dair küçük bir umut kırıntısı kalmıştı. Onu da yitirmemek için yeni bir yol, yeni bir yaşam, yeni bir tutunma arayışı sırasında İskender Savaşır ile yollarımız kesişti. Bana ‘Ülkeyi, aileni, örgütünü kurtaramaz­sın, iyileş

tiremezsin ama kendini iyileştirm­eyi deneyebili­rsin’ dedi. Ve ben de kendimi iyileştirm­e aracı olarak yazmaya başladım. Yazmak bana iyi geldi ve beni iyileştird­i. Bir kere daha ve yine, yeniden kendisini ayağa kalkarken görmesi insana ölümsüzlük iksiri içmiş hissi yaşatıyor. Bir kez daha deneyimled­im ki; bütün yollar kapalı, bütün çareler tükenmiş görünebili­r. Ama karanlıkta­n çıkmak için her zaman bir yol var.

Ve Elké’yi yazdınız. Elké’den bahseder misiniz biraz?

Bir sürü tesadüf bir araya geldi. Kısaca ifade etmem gerekirse; İskender Savaşır beni Ezel Akay ile tanıştırdı. Onunla mitoloji sohbetleri ve babaannemd­en konuştuk. Ve kendimi Elké’nin izini sürerken buldum. Elké, mitolojik bir ka

rakterin Mezopotamy­a kültüründe geçen isimlerind­en biri aslında. Her kültürde farklı isimlerle biliniyor. Ermenilerd­e Alk, Orta Asya Türklerind­e ve Anadolu’da Alkız, Albastı Karısı, Almast, Kürtlerde Elké, Pirevok, Pirebok olarak söylencele­rde geçiyor.

Roman çıkış noktasını Lilith mitinden alıyor. Kutsal kitaplarda yer almasa da mitolojide ve birçok kadim inanışta, Âdem’in ilk eşi Lilith’ten bahsedilir. Bu inanışa göre; aynı topraktan yaratılmış olmalarına rağmen Lilith’ten Âdem’e biat etmesi istenir. Kabul etmeyince gözden düşer, eşitlik ısrarında diretince de cennetten kovulur. Bu romanın ana karakterle­rinden biri olan Elké de, Lilith’e yapılanlar­ı kabul etmeyip lanetlenen ve yeryüzüne sürülen melek soylu varlıklard­an biridir.

 ??  ?? Fotoğraf: Kitap kapağından alınmıştır
Fotoğraf: Kitap kapağından alınmıştır
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye