‘FANTASTİK SEVERİM’
Fantastik-kurgu sizin için ne anlam ifade ediyor, nasıl değerlendiriyorsunuz? Size bir sır vereyim; Elké’ye kadar, Ursula K. Le Guin dışında fantastik kitap okumuşluğum, Game of Thrones dışında fantastik yapım izlemişliğim yoktu. Elké’yi bitirip yayınevlerinden cevap beklediğim o uzun süreçte, ‘Ben bir şey yaptım ama acaba olmuş mu, ne kadarını kotarabilmişim’ diye şöyle bir bakayım dedim, fantastik kurgu adına ne varsa okudum. Çok kötü yapımlar olmadığı sürece bilinen bilinmeyen bütün fantastik yapımları izledim. İşleri sıralı yapmak önemli tabii. Bunu yayınevlerine göndermeden önce yapmalıydım. Bitmiş haline çok etkisi olmasa da onları izlemek, okumak kafamı açtı yine de. Artık bir fantastik severim.
Okura ne anlatmak ve yansıtmak istediniz? Açıkçası bir mesaj verme, toplumsal sorunlara gönderme yapma kaygısı taşımadım. Sadece yazayım istedim. Ben kendi derdime deva ararken kitabın da bir derdi olsun istemedim. Ancak yıllarca mücadelenin içinde bulunmuş birinin kaleminin bundan azade olması isteseniz de mümkün olmuyor. Ben Elké’yi sadece fantastik bir kitap olarak adlandırmıyorum. Anlatıda güçlü kadın vurgusu var. Kadın karakterlerin çok yönlü mücadeleleri var. Bu toprakların toplumsal fay hatlarındaki kırılmaların; varlığı unutuluşun sınırında olan köylerdeki yansımalarını görüyoruz.
Bundan sonra ne düşünüyorsunuz, var mı bir planınız? Evet. Basım aşamasında olan bir kitabım var: ‘Küçük bir kızın hikayesi’ Elké’den apayrı bir tarzı ve dili var. Çok sevdiğim bir çalışma oldu. O yoluna girince daha önce başladığım Elké’nin devam kitabının başına oturacağım.