ÇİN HÜKÜMETİ İLK ÖLÜMLERE KADAR VİRÜSÜ DİKKATE ALMADI, HABERLERİ DE SANSÜRLEDİ
VİRÜS salgını ilk olarak ocak başında ortaya çıktı. Hükümetin ilk tepkisi virüs haberlerini sansürlemek oldu. Yetmedi, haberi yazan 8 gazeteci gözaltına alındı. Yetmedi, Vuhan polisi haberlerin “yalan” ve “dedikodu” olduğunu iddia etti. Ardından polis, resmi internet sitesindeki bülteninde bunun sars benzeri bir hastalık olmadığını ve insandan insana geçmediğini iddia etti. Ocak ayının ikinci haftasında ilk ölümler yaşanmaya başlayınca bunun koronavirüs olduğu itiraf edildi ve “Salgın kontrol altında” dendi. Virüsün merkezi Vuhan’da olağanüstü önlemler ilk olarak ocak ayının üçüncü haftası alındı. Halihazırda virüs Çin’in bütün eyaletlerine yayılmış durumda ve enfeksiyon kapanların sayısı artmaya devam ediyor. Hastalığın ne tedavisi bulundu ne de kontrol altına alınmış durumda. Bugün geldiğimiz nokta şöyle: Tüm kentlerde mahalle mahalle kim nereye gidiyor, ne zaman eve geldi, maske takıyor mu? Polis ve özel güvenlik bunun raporunu tutuyor.
Varlığından yeni haberdar olduğumuz Vuhan’daki şu malum su ürünleri pazarında ve benzeri birçok yerde “Gıda kontrolü neden yapılmıyordu?” sorusuna hükümet henüz cevap vermiş değil ve muhtemelen vermeyecek de. Ama “Bu kriz esnasında vatanın kahraman evlatlarının destan yazdığını” söyleyecektir. muhafazakar bir ulusçuluk, Çin’deki politik iklimi özetleyen anahtar kelime. Bu siyasi kimlik içerisinde eritilen bir dizi unsur var. Bunlardan birisi şu: Partiye ve hükümete koşulsuz, sorgusuz-sualsiz itaat, bağlılık ve boyun eğme. Salgın sürecinin başından itibaren virüs fiyaskosuna parti ve hükümet imza attığı ve kendi halkına ve dünya kamuoyuna özür dilemesi halinde otoritesi sarsılacağı için Çin resmi düzeyde şu an bulabildiği en pişkin yoldan ilerliyor: “Elimizden geleni yapıyoruz”. Elinden gelen her şeyi yapmadığını ortaya çıkaran ve bunu yaptığı için cezalandırılanlara aşinayız: Gazeteciler.