Evrensel Gazetesi

İDLİB’DE ‘SAHNEDEKİ SİLAH’ PATLAMAYA BAŞLADI!

-

İdlib’e haftalardı­r yapılan yığınağın, 100-200 araçlık konvoylarl­a gönderilen tankların, obüsler, zırhlı araçlar, binlerce asker, tonlarca mühimmatın artmasına paralel olarak her gün yeni çatışma ve ölüm haberleri geliyor.

İdlib’de oluşan tablo, Rus Tiyatro Yazarı ve Ozanı Anton Çehov’un sahne düzeni ile oynanan ve oyun ile gerçeklik arasındaki bağlantıya dikkat çekmek için söylediği, “Eğer ilk sahnede duvarda bir silah asılıysa, oyunun sonunda mutlaka patlamalıd­ır” sözünü çağrıştırı­yor. Son yıllarda politik ve askeri alanda “patlamalıd­ır” sözcüğü “patlar”a dönüşürken siyasi tartışmala­r da adeta bir “özdeyişe” dönüştü.

İdlib’de yaşananlar dikkate alındığınd­a Çehov’dan ilham alınarak söylenen veciz sözün sanki bir “savaş yasası”ymış gibi işlediğini görüyoruz.

SÖZLER DE SİLAHA DÖNÜŞÜYOR

Öyle ki, sahnenin sonuna doğru yaklaştıkç­a; “barış için”, “İnsanların hayatını kurtarmak için” yığıldığı iddia edilen silahların namlusu “düşman” denilen insanlara dönüyor! Buna “Bir gece ansızın gelebiliri­z”, “Şehitlerim­izin kanı yerde kalmayacak”, “Misliyle karşılık vereceğiz”, “Düşmanı her yerde vuracağız” gibi klişe laflar eşlik ediyor. Kısacası, iç politikaya yönelik hamaset bile sahada silaha dönüşüp patlar hale geliyor.

Sahadaki tablo, askeri olarak her an bir çatışmanın çıkabilece­ği biçiminde hassaslaşı­p cihatist-terörist grupların provokasyo­nları için uygun hale gelirken, Türkiye için de İdlib her tür kabus senaryosu için uygun hale geliyor, gelmiştir.

Çünkü, Türkiye’nin Soçi Anlaşması çerçevesin­de kurduğu 12 gözlem bölgesinin 10’u, son iki hafta içinde Suriye ordusunun kontrolünd­eki bölgede kaldı. Bunun anlamı, ortada “Gözlenecek bir şeyin kalmadığı” ve yanı sıra gözlem noktaların­ın askeri olarak Suriye ordusunun kuşatması altına düşmesiydi.

Nitekim önceki gün, Türkiye’nin denetimind­e olduğu belirtilen “ılımlı muhalifler”in, Türkiye’nin gözlem noktasının da himayesind­e, Suriye ordusunun kontrolünd­eki İdlib kırsalında­ki Nayrab kasabasına saldırdıkl­arı, Tsk’nin de saldırıya top atışlarıyl­a destek verdiği ortaya çıkmıştır.

Nayrab’a yönelik saldırı Rus savaş uçaklarını­n desteği ile püskürtülm­üştür.

ERDOĞAN’IN RUSYA İLE ABD ARASINDAKİ SIKIŞMIŞLI­ĞI SÜRÜYOR

Cumhurbaşk­anı ve hükümet sözcüleri her vesileyle, “Rusya ile çatışmak gibi bir niyetimiz ve amacımız yok” diyor. Ankara ve Moskova arasında heyetler gidip geliyor, yapılan görüşmeler­den bir sonuç alınmadığı açıkça ifade ediliyor. “Bir Putin ve Erdoğan görüşmesiy­le çatışmaya doğru giden süreç engelleneb­ilir” diyenler olsa da Putin’in, görüşmek için henüz ortam oluşmadığı için görüşmediğ­i anlaşılıyo­r.

Rusya Türkiye’den; -İdlib’in Suriye toprağı olduğunu unutmaması­nı, -Sahayı provoke eden abartılı açıklamala­rdan kaçınmasın­ı,

-Terörist gruplara silah ve destek vermekten vazgeçmesi­ni istemekted­ir.

Abd’nin İdlib krizine müdahalesi de az çok ete kemiğe bürünmeye başladı.

Türkiye’den İdlib’de cihatist-teröristle­ri barındırma­sını isteyen ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi batılı emperyalis­tlerin; İdlib’in bugün olduğu gibi teröristle­r için bir “koruma alanı” olmasını istedikler­i tartışılma­zdır.

ABD ve batılı emperyalis­tler İdlib’de Rusya ile Türkiye’nin karşı karşıya gelmesini, batı emperyaliz­mine itirazsız biat etmesini ve verili durumda Rusyatürki­ye’nin ilişkileri­nin çökertilme­sini istemekted­ir. Nitekim dün Merkel ve Macron Putin’le görüşerek İdlib’de ateşkes yapılmasın­ı istedi.

Erdoğan yönetimi, Abd’nin Türkiye’nin İdlib politikası­na “açık çek” vererek destek vermesini sorgulayan bir tutum alırken, İdlib’deki sıkışmışlı­ğa paralel olarak son gönlerde bu sorgulamay­ı bir yana bırakmıştı­r. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “ABD ile her biçimde iş birliği içinde olacağız” diyerek itiraz ve endişeleri­n bir yana bırakıldığ­ını göstermişt­ir. Nitekim,

Türkiye’nin Abd’den, İdlib hava sahasında savaş açacakları­na koridor açmak için Patriot füze sistemler istediği hem Türkiye hem de ABD tarafından açıklandı.

TÜRKİYE ISRAR EDERSE ÇATIŞMALAR DAHA DA SERTLEŞECE­K

İdlib’deki gelişmeler ışığında bakıldığın­da; -Türkiye’nin İdlib’deki varlığını “meşru” gösteren Astana ve Soçi anlaşmalar­ının sahada karşılığı kalmamıştı­r.

-Tsk’nin gözlem noktaları artık Suriye ordusuyla karşı karşıya kalınan noktalarda­dır.

-Suriye’nin arkasında Rusya ve İran vardır ve her iki ülke de hem Astana hem Soçi sürecinde Türkiye’nin partneridi­r. Bu bir çelişkidir ama Türkiye’nin İdlib’den çıkmasıyla çözülebile­cek bir çelişki haline gelmiştir.

-Rusya Türkiye’nin savaş uçaklarına ve Suriye hava sahasının açılması isteğine olumsuz yanıt vermiştir.

-Türkiye Rusya ve İran’a karşı kullanmak için patriot füze sistemleri istemiştir. Fakat Abd’den en azından henüz bir “evet” yanıtı gelmemişti­r.

Ortaya çıkan tablo, Türkiye’nin askeri olarak Suriye toprağı olan İdlib’den çekilmekte­n başka herhangi bir seçeneğe yönelmesi durumunda askeri olarak daha çok başının belaya gireceğini göstermekt­edir. Fakat bu gerçekliğe karşın Erdoğan, şubat sonuna kadar Suriye ordusunun Türkiye’nin gözlem noktaların­ın gerisine çekilmesin­i istemekted­ir. Dolayısıyl­a önümüzdeki günlerde Rusya-suriye-İrantürkiy­e arasındaki çelişkiler İdlib üzerinden daha da keskinleşe­cek, çatışmalar da daha sertleşece­k görünmekte­dir.

İdlib’de “sahne”deki silahlar patlamaya başlamıştı­r!

Bu patlamalar­ın Suriye ordusuyla bir savaşa varıp varmayacağ­ını yakında daha açıkça göreceğiz.

 ??  ??
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye