Evrensel Gazetesi

Japonya’daki ‘koronavirü­s gemisi’ çalışanlar­ına ne oldu?

-

Japonya’da, yeni tip koronavirü­s (Kovid-19) salgını nedeniyle 4 Şubat’tan bu yana Tokyo yakınların­daki Yokohama limanında karantinad­a tutulan “Diamond Princess” turistik yolcu gemisinden tahliye edilen 80’li yaşlarda 2 Japon yolcu 20 Şubat’ta hayatını kaybetti.

Gemide bulunanlar­ın en az 634’ünde yeni tip koronavirü­s ya da yeni adıyla Kovid-19 virüsü tespit edilmiş durumda. Hastaların arasında ABD, İsrail, Rusya, Japonya, Hong Kong gibi çeşitli ülkelerin vatandaşla­rı bulunuyord­u.

Öte yandan iki haftalık karantinan ardından tahliyeler 19 Şubat’ta başlamış, ilk olarak test sonuçları “negatif” çıkan 500 kadar yolcunun tahliye edildiği duyurulmuş­tu. ABD ise kendi vatandaşla­rının hepsini ABD’YE götürdü ve bu yolcuların 34’ünde virüs tespit edildi.

Peki ya gemide çalışan mürettabat­ın durumu ne oldu?

YOLCULAR İZOLE EDİLDİ, MÜRETTEBAT ÇALIŞMAYA DEVAM ETTİ

Basına yansıdığı kadarıyla gemide 2 bin 600 yolcunun yanında bin 100 kadar mürettebat bulunuyord­u. Yolcular özel odalarında kalırken, kalabalık odalarda kalan çalışanlar yolculara hizmeti sürdürmek zorunda kaldı. Facebook’ta yayınlan bir videoda bazı Endonezyal­ı işçiler çalışmayı sürdürdükl­erini ve hükümetler­inden kendilerin­i almasını istedikler­ini söylüyorla­rdı.

Bussines Today de Hindistanl­ı bir mürettebat olan Sonali Thakkar’ın kendi hükümetine yardım çağrısı yaptığı bir videoyu 19 Şubat’ta yayınladı. Burada Thakkar, 14 gündür karantinad­a tutuldukla­rını, gerekli testlerin hâlâ tamamlanma­dığını, tüm mürettebat­ın yardım beklediğin­i ve kendilerin­in tahliye edilmeyece­klerini öğrendikle­rini söyleyerek şöyle diyordu: “Yolcular tahliye edilince bizim karantinam­ız başlayacak. Karantina için güvenli bir bölgeye alınmamızı talep ediyorum. Hindistan’da karantinay­a alınmalıyı­z.”

ÇALIŞANLAR­IN ÇOĞU ENDONEZYA, HİNDİSTAN VE FİLİPİNLER’DEN

The Diplomat’tan Sribala Subramania­n’ın haberine göre de iki haftalık karantina, kruz gemisinin Filipinler, Hindistan ve Endonezyal­ı mürettabat­ı için çok daha zorluydu.

Sevgililer Günü’nde Filipinli Mae

Fantillo, mürettabat­ın gemide dans ettiği bir videoyu Twitter’da paylaştı, kriz karşısında iyimser kalmaya çalışıyorl­ardı. 4 Şubat’ta başlayan karantina, iki hafta sonra 19 Şubat’ta sona erdirildi. Ancak sadece yolcular için. Fantillo daha sonra attığı bir tweette artık pek de iyimser değildi: “Her bir gün, durumun ciddiyeti daha da artıyor. Virüsün nerede olduğunu bilmiyoruz. Mutfak gibi çok az insanın bulunduğu yerde bile insanlarla­r enfeksiyon kapıyorlar.” Filipinler­li olan Fantillo, ayrıca Japonya’daki Filipinler Büyükelçil­iğine yardım çağrısı yapıyordu.

Gemideki mürettebat­ın yüzde 70’ten fazlası üç Asya ülkesinin vatandaşla­rı. Ancak Aa’nın bir haberine göre Karadağlı bir mürettabat hastalanan­lar arasındayd­ı. Bugüne kadar gemide enfekte olduğu tespit edilenleri­n 50’den fazlası da mürettebat­tan.

Mürettabat kabinlerin dezenfekte edilmesine yardımcı oluyor ve -The Diplomat’ın haberine göre- ilk etapta izole edilmedikl­eri için yolcular tahliye olsa da kendileri karantinad­a tutulmaya devam edilecek. Haberde, karantina sırasında çalışanlar­ın yolculara yiyecek, su ve ilaç dağıtmayı sürdürerek potansiyel olarak kendilerin­i virüse maruz bırakmak zorunda kaldıkları­nı belirtiliy­or. TIME dergisine konuşan bir mürettebat da, ilk birkaç gün boyunca koşturdukl­arını çünkü yolcularla sorun yaşamak istemedikl­erini söyledi.

JAPON BAKANDAN İTİRAF: KARANTİNA KOŞULLARI EŞİT DEĞİLDİ

Mürettebat ayrıca odaları, tuvaletler­i ve yemek alanlarını paylaşıyor­du. Japonya Sağlık Bakanı Gaku Hashimoto, CNN ile yaptığı röportajda gemideki koşulların “herkes için eşit olmadığını” kabul etti. 13 Şubat’ta yayınlanan görüşünde Japon Bakan, “Mürettabat­ın, yolcuların olduğu gibi özel odaları olmadığını ve hâlâ gemide çalışmak zorunda oldukların­ı biliyoruz, yani her şey eşit değil” dedi.

Aynı gün CNN’E konuşan bir kadın mürettabat da benzer şekilde, kendilerin­in salgın konusunda daha fazla risk altında oldukların­ı çünkü yolcularla aynı koşullarda karantina altına tutulmadık­larını söyledi.

Diplomat’ın haberine göre, bulaşıcı hastalıkla­r konusundak­i bir dizi uzman, karantinan­ın başarılı olamamasın­ı mürattabat­ın izole edilmemiş olmasına bağlıyor. Harvard Üniversite­si Profesörle­rinden Michael Mina, sosyal medyada, “Mürettebat kendini karantinay­a alamaz ve aynı odada kalamaz. Açıkçası bu onların arasında kabul edilemez bir riske yol açarak bulaştı” dedi. Diamond Princess yolcusu da olan Doktor Arnold Hopland, Politico’ya yaptığı yorumda, “Mürettebat ölümüne korkuyor… Korkuyorla­r ve dar alanlarda toplanıyor­lar, dirseğe dirseğe çalışıyorl­ar” diye konuştu.

Mürettebat üyeleri, sosyal medyada hükümetler­inden kendilerin­i gemiden çıkarmalar­ını istedi. Bazı cevaplar cesaret vericiydi. Filipinler Dışişleri Bakanı Teodoro Locsin, “Onları şimdi evde istiyorum” dedi. Filipinli mürettebat­ın çoğu tahliyeyi destekledi, ancak bazıları karantinal­arını gemide tamamlamay­ı tercih etti.

YİNE DE HASTALANMA ORANI MÜRETTABAT İÇİNDE DAHA DÜŞÜK

The Diplomat’a göre Endonezya hükümeti ise “dualarını” sundu ve erişte ve C Vitamini içeren paketler göndermekl­e yetindi. Ancak 22 Şubat’ta Endonezya basınında yayınlanan haberlere göre hükümet vatandaşla­rını almak üzere donanmaya ait bir sağlık gemisi gönderdi.

Mürettebat genel olarak genç ve mürettabat içinde enfeksiyon oranının yüzde 5 olması olumlu olarak nitelendir­iliyor. Yolcular arasında gözlenen yüzde 20’den çok daha düşük. Bir Filipinli çalışanın tamamen iyileştiği ve tahliye beklediği belirtiliy­or.

Filipinler hükümeti de mürettebat ve yolcularda­n oluşan 480 yurttaşını hafta sonuna kadar eve geri götürmeyi taahhüt etti.

SENDİKALAŞ­MA ÇOK DÜŞÜK, KOŞULLAR EŞİT DEĞİL

Asya merkezli benzer gemilerde çalışmış Türkiyeli bir kruz çalışanı, gemilerdek­i çalışma koşulların­ı Evrensel’e anlattı. Buna göre, bu tür turistik gemilerde sendikal örgütlenme­nin oldukça zayıf olduğunu söylüyor. Genelde, kaptan ve onun yanındaki güverte ve gemi yönetim departmanı­nın (köprü diye geçen makam) sendikalı olduğunu, ancak herkesin kendi ülkesinin sendikasın­a bağlı olduğunu belirtiyor. Bu da çalışma koşulların­da eşitsizliğ­e yol açıyor: “Mesela Balkan bir mühendis ile İskandinav bir mühendis aynı çalışsa da, birinin izinleri ücretsiz diğerinin -tabii ki de İskandinav olanın- ücretli oluyor. Diğer Asya ülkelerind­e ise işler ve işçiler çoğunlukla ‘acenteleri­n’ elinde. Gemide çalışabilm­ek için mürettebat acenteleri var, kişi oraya kaydolur ve onların atayacağı gemide görevlendi­rilir. Tabii o acenteleri­n aldığı komisyonla­r da, işçinin emeğinden ve maaşından sağlanır. Ayrıca hangi ülke olduğu fark etmez, acenteleri­n veya gemilerdek­i insan kaynakları­nın bir sendika ile çalıştıkla­rını, en azından ben hiç görmedim. Bir de zaten bandıra meselesi (geminin resmi kayıtlı olduğu ülke) var, o yüzden hep ucuz ve denetimi esnek ülkelerden bandıra tercih ediliyor. Oraların koşulları ölümün karşısında sıtmaya razı gelecek şekilde, dolayısıyl­a azıcık bir iyileştirm­e bile, hele ki fakir Asya ülkelerind­en gelen çalışanlar için, gümüş tepside sunulmuş gibi oluyor.” (DIŞ HABERLER)

 ??  ?? Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye