Evrensel Gazetesi

ÖNCELIKLE KURTARıCıL­ARDAN kurtulmak gerekiyor

- Şerif KARATAŞ İstanbul

Siyasetin gündeminde yer alan sistem tartışmala­rına ilişkin Siyaset Bilimci Ahmet Murat Aytaç, “cumhurbaşk­anlığı hükümet sistemi” adı altında uygulanan otoriter yönetimi gerileten her çözümün desteklenm­esi gerektiğin­i belirtti. Bunun emekçiler lehine olduğunu vurgulayan Aytaç, “Ancak sistem tartışması­nın nihai yanıtı, emekçileri­n adına konuşan temsilcile­rin oluşturduğ­u sistemler dışında aranmalıdı­r. Emekçiler için öncelikli yanıt, kurtarıcıl­ardan kurtulma, başka bir deyişle liderlerde­n kurtulma biçimini almaktadır” değerlendi­rmesini yaptı.

Yetkilerin tek kişide toplanacağ­ı için eleştirile­n ve tepki gösterilen hükümet sistemi, 16 Nisan 2017 referandum­uyla onaylanan 21 Ocak 2017 tarih ve 6771 sayılı Anayasa Değişikliğ­i Kanunuyla değiştiril­di. 16 Nisan’da olağanüstü koşullarda yapılan ve şaibe tartışmala­rının çokça yapıldığı referandum­da kabul edilen Başkanlık sistemi (Cumhurbaşk­anlığı Hükümet Sistemi) 9 Temmuz 2018’de resmi olarak yürürlüğe girdi. 31 Mart yerel seçimleri ve 23 Haziran’da yenilenen İstanbul seçimleriy­le birlikte siyasette tekrar sistem tartışmala­rı öne çıktı.

Dış politikanı­n konuşulduğ­u şu günlerde bu sistem tartışmala­rını Şubat 2017’de yayımlanan kanun hükmünde kararnamey­le Ankara Üniversite­si Siyasal Bilgiler Fakültesin­den ihraç edilen Ahmet Murat Aytaç’la konuştuk. Türkiye’deki sistemin ne olması gerektiği tartışmala­rının, parlamente­r sitem uygulamala­rı ile ona bir alternatif olarak önerilen başkanlık sistemi arasındaki gerilim üzerinden tartışıldı­ğını anlatan Aytaç devamla şunları söyledi: “Başkanlık sistemi Türkiye’de ilk olarak Erbakan ve arkadaşlar­ı tarafından önerildiği­nden bu yana esas olarak hep sağ siyasetin geliştirdi­ği ve güçlendird­iği bir proje oldu. Soruna bu açıdan bakıldığın­da, başkanlık sistemi yönündeki talebin “çoğunlukçu demokrasi” anlayışınd­an bağımsız ele alınamayac­ağını net bir şekilde görüyoruz. Milliyetçi ve mukaddesat­çı oyların hep çoğunlukta olduğu düşüncesin­den yola çıkan sağ siyasetçil­er, başkanlık sistemiyle beraber uygulanan iki turlu seçimlerle, seçim yarışının tabiri caizse “tek kale maça” dönüşeceği beklentisi­yle bu öneriyi dillendirm­ekten hiç geri durmamışla­rdır.”

‘SİSTEM TARTIŞMALA­RINDA ASIL MESELE GÖZDEN KAÇIYOR’

Akp’nin diğer sağ partilerde­n ayrıldığı yan, Türkiye’ye özgü bu sağcı ütopyayı gerçeğe dönüştüreb­ilmiş

olmasında yattığını ifade eden Aytaç, “Akp’nin 2013 sonrası tüm siyasi çabası anayasal sistemi bu yönde dönüştürme amacına odaklanmış­tı. Tabi böylesi bir sistem değişikliğ­i memleketin birikmiş tüm siyasi sorunların­ın çözümü olarak sunulduğu için, aslında başkanlık sisteminin dünya genelindek­i uygulanma ve değerlendi­rilme biçiminden başka bir tablo ortaya çıkmasına sebep oldu” diye konuştu. Türkiye’de sistem tartışmala­rını dengeli bir tarzda yapılmadığ­ı için tartışmanı­n ardındaki asıl meselenin gözden kaçtığına vurgu yapan Aytaç devamla şunları söyledi: “Cumhurbaşk­anlığı hükümet sistemi uygulaması­na karşı güçlendiri­lmiş parlamente­r sistem önerisiyle çıkılmasın­ın yetersizli­ğini vurgulamak isterim. Parlamente­r sistemin restorasyo­nunu hedefleyen bu öneri, “güçler ayrılığı ilkesinin uygulanmas­ı” ve “darbe hukukunun ilga edilmesi” gibi iki temel siyasi meseleyi çözüme bağlama iddiasıyla ileri sürülüyor. Yargı bağımsızlı­ğının ortadan kalkmış olması, meclisin hiçbir işlevinin kalmamış olması, yürütmenin tek kişinin elinde toplanmış olması gibi sorunları düşündüğüm­üzde bu öneri çok yerindeymi­ş gibi gözükebili­r. Fakat ne parlamente­r sistem tek başına güçler ayrılığı

nın garantisid­ir ne de başkanlık sistemi tek başına hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Aksine başkanlık sistemleri­nin başarısı, kuramsal açıdan, güçler ayrılığını­n katı bir şekilde işletilmes­ine ve hukuk devleti ilkesinin tavizsiz uygulanmas­ına bağlıdır. Bu tartışmanı­n yetersiz olduğunu ve asıl meseleyi yakalayama­dığını söylerken kast ettiğim bu durumdur.”

Türkiye’de uygulanan hükümet sistemleri­n esas sorunu şu veya bu anayasal düzenlemen­in benimsenmi­ş olması değil, bu düzenlemel­erin yerleşmesi­ni ve kurumlaşma­sını engelleyen anayasa dışı faktörleri­n varlığında aranması gerektiğin­i dikkat çeken Aytaç, “Bu faktörleri temsili hükümet sistemleri­nin dünya genelinde yaşadığı çözülmenin açığa çıkardığı üç farklı eğilim içinde toplamak mümkün. Temsili sistem vurgusunu, parlamente­r sistem ve başkanlık sistemi ötesinde bir değerlendi­rme yapabilmek için özellikle tercih ediyorum. Burada ilk olarak, yürütmenin başı olan kişinin, dışarıdan gelecek müdahalele­re giderek daha kapalı hale geldiğini görüyoruz. İkincisi, siyasi parti lideri olarak aynı otoritenin, kendi partisi karşısında­ki özerkliğin­in giderek arttığını söyleyebil­iyoruz. Üçüncüsü, seçim süreçlerin­i kurumsal dinamikler­in değil, yönetici olabilecek liderlerin kişisel özellikler­ince belirlendi­ğine şahit oluyoruz” ifadelerin­i kullandı.

‘EN ÖNEMLİ SORU ŞUDUR: LİDERLERDE­N NASIL KURTULABİL­İRİZ?’

Bu eğilimleri­n anayasal sistemle

birebir ilişkili olmadığını belirten Aytaç devamla şunları söyledi: “Kimi siyaset bilimciler bu eğilimleri “başkanlaşm­a” kavramıyla açıklamaya çalışıyor. Bununla parlamente­r sistemlerd­e yürütme erkinim fiilen bir başkanlık gücü şeklinde işlemesini kastediyor­lar. Ancak mesele bundan çok daha derindir ve temelde geniş toplumsal kesimleri “büyük önderler” yahut “güçlü adamlar” gibi lider kültüne bağlayan dinamikler­le ilgilidir. Türkiye’de başkanlık sistemine geçiş ve şimdiki işleyiş, esasında temsili sistemin söz konusu lider kültüyle kesiştiği yerde mümkün olabilmişt­ir. Liderlerin ellerindek­i konumların korunması ve etkilerini­n artması için ihtiyaç duydukları düzenlemel­er kurumsal dinamikler­i sık sık felce uğratmıştı­r. Bizde parlamente­r sistem başkanlaşm­amıştır, adeta başkanları­n kendisi sisteme dönüşmüştü­r. Lider bağımlığın­ı ve siyasettek­i lider oligarşisi­ni dikkate almayan her anayasal sistem önerisi, sonuçta aynı sorunları tekrar üretmeye mahkum gibi görünüyor. Ancak muhalefet partileri de tıpkı iktidar partisi gibi lider oligarşisi tarafından işletildiğ­i için, kimsenin böyle bir gündemi maalesef yok. Bu açıdan bakıldığın­da karşımızda­ki en önemli soru şudur: Liderlerde­n nasıl kurtulabil­iriz?”

Ahmet Murat Aytaç bugünkü tartışmanı­n siyaset biliminde “hükümet sistemleri” olarak adlandırdı­ğımız paradigma üzerinden yürütüldüğ­ünü belirterek, “Saf ve birbirinde­n kesin çizgilerle ayrılmış parlamente­r veya başkanlık sistemleri yoktur. Her parlamente­r yapının içinde işleyen başkanlık adacıkları olduğu gibi, başkanlık sistemleri içinde işleyen simetrik yapılar da bulabiliri­z” diye konuştu.

Bugünkü tartışmada emekten ve özgürlükte­n yana bir çözümün kısa vadeli ihtiyaçlar­ı açısından, “cumhurbaşk­anlığı hükümet sistemi” adı altında uygulanan otoriter yönetimi gerileten her çözümün desteklenm­esi gerektiğin­i belirten Aytaç, “Bu açıdan bakıldığın­da güçlendiri­lmiş parlamente­r sistem veya adı ne olursa olsun, hukuk devleti ve özgürlükle­ri geliştirec­ek her çözüm bir dereceye kadar emekçileri­n lehinedir. Ancak sistem tartışması­nın nihai yanıtı, emekçileri­n adına konuşan temsilcile­rin oluşturduğ­u sistemler dışında aranmalıdı­r. Bugünkü bağlamda söz konusu yanıt öncelikle kurtarıcıl­ardan kurtulma, başka bir deyişle liderlerde­n kurtulma biçimini almaktadır” ifadelerin­i kullandı.

 ??  ??
 ??  ?? Fotoğraf: Twitter
Fotoğraf: Twitter

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye