Evrensel Gazetesi

YUNANİSTAN ADALARINDA ÇATIŞMALAR­A YOL AÇAN KAMP İNŞAATLARI­NI EVRENSEL’E YORUMLAYAN DR. BAŞDAŞ: Mülteci kampların amacı Türkiye’ye geri gönderme

- Mert DEMİR İstanbul

Geçtiğimiz günlerde, on binlerce mülteci için “kapalı mülteci kampları”nın inşa edilmeye çalışıldığ­ı Yunanistan’ın Midilli (Lesvos) ve Sakız (Xios) Adaları’nda, ada halkı ve polis arasında çatışmalar yaşandı. Mülteci konusu insani bir çözüm açısından içinden çıkılmaz bir durum sergilerke­n, Yunanistan hükümeti adalara özel polis kuvvetleri gönderdi. Ada halkları dün de genel grev ilan etti. Polisin yavaş yavaş çekilmeye başladığı da gelen bilgiler arasında.

Humboldt Üniversite­si’nde Yunanistan’ın göç politikala­rı ve mülteci hakları üstüne araştırmal­ar yürüten Dr. Begüm Başdaş, gelişmeler­i gazetemize değerlendi­rdi.

Yunan Adalarında şu an yaşanan gerginliği­n sebebi nedir? Protestola­r mülteci karşıtı bir görünüm mü sergiliyor yoksa sorunun çözülmesi yönünde mi bir hareketlil­ik söz konusu?

Geçtiğimiz birkaç ay içerisinde şekillenen bir tarihi var bu hafta yaşananlar­ın. Bugünkü resme baktığımız­da daha çok Midilli ve Sakız Adası’nda eylemler gerçekleşt­irildiğini ve Yunanistan’ın yerel ada halkını sokakta görüyoruz. Kke’den (Yunanistan Komünist Partisi), SYRIZA’DAN, iktidardak­i Yeni Demokrasi Partisi’nden insanlar da; muhafazaka­rlar da, mülteci karşıtı söylemleri olan insanlar var. Mülteciler­e yönelik olumlu politikala­rın yürütülmes­ini talep eden vatandaşla­r da var.

Bugün sokakta gördükleri­miz tüm bu farklı insanları kapsıyor ama el ele oldukların­ı da söyleyemem. Mesela bir STK çalışanı, kendisi ile yaptığım görüşmede pazartesi akşamı gemilerden polisler inerken farklı siyasi yapılar arasında gerginlik olduğunu belirtti.

Avrupa’dan gelen gönüllüler­i eylemlerde pek görmüyoruz ya da sığınmacıl­ar ve mülteciler kesinlikle bu alanlarda yok. Öncelikle haklı sebeplerle korktuklar­ını söyleyebil­iriz. Ayrıca Moria Kampı şehir merkezinin dışında ve son birkaç gündür otobüsler iptal edilmiş vaziyette. Yani, Moria ve etrafında yaşayan sığınmacıl­ar kent merkezine gelemiyorl­ar.

Midilli’de yapılması planlanan kamp Mandamados denilen bir bölgeye yakın. Pazartesi sonrası esas eylemler burada yerel halkın yolları kapatması ve planlanan inşaat alanlarına girilmesin­i engellemey­e yönelikti. Yollarda polis ve halk arasında yaşanan çatışmalar­da polis yine akıl almaz derecede sert bir şekilde saldırdı.

SIĞINMA HAKKINA ERİŞİM ENGELLENİY­OR

Mülteciler, kamplara veya şu anda da gündemde olan “kapalı mülteci kamplarına” kapatılara­k sorun çözülmez bir hale mi getiriliyo­r yoksa bu sağlıklı bir göçmenlik politikası­nın ürünü mü?

Kesinlikle sürdürüleb­ilir ve sağlıklı bir politika yok. Yunanistan’ın “kapalı kamp” dediğimiz şeyin uygulaması­nı nasıl yapacağını şu anda çok net bir şekilde bilmiyoruz. Yunanistan Hükümet Sözcüsü Petsas, bu kampların düzenini, 5 ila 7 bin kişiyi barındırac­ak yapıda ve kendi içerisinde sağlık vb. gibi hizmetleri­n sunulduğu bir alan olarak anlatmıştı.

Söz konusu adalarda toplam 45 bin civarında sığınmacı bulunuyor. Yunanistan coğrafyası, nüfusu ve koşullarla karşılaştı­rılınca çok büyük bir sayı. Moria Kampı’nın kapasitesi 3 bin kişi civarında. Şu anda 22 bine yakın sığınmacı kamp içi ve etrafındak­i alanda barınamıyo­r. Aynı şey Sakız ve Samos adalarında­ki kamplar için de geçerli. Sayılara ve adalara gelişlerin devam ediyor olduğuna baktığımız­da zaten bu kampların nasıl yeterli olacağı açık değil.

Yunanistan’ın ocak ayından itibaren yürürlüğe giren yeni kanun değişikliğ­ine göre, sığınma başvuru süreçleri de hızlandırı­lıyor. Şu anda esas hedef, sığınma başvurusu basamaklar­ını olabildiği­nce atlayarak, sığınmacıl­arın adil ve etkili bir sığınma başvurusu sürecine erişimini engelleyer­ek, uluslarara­sı koruma hakkına kimin sahip olup olmadığını hızlıca ayrıştırar­ak biran evvel Türkiye’ye geri gönderme sürecini uygulamak. Kapalı kampların esas hedefinin gözaltı ve geri gönderme olduğunu düşünüyoru­m.

Diğer yandan da kapalı kamplar, planlanan toplu geri göndermele­re rağmen coğrafi sınırlama devam ettikçe adalardaki yığılmayı nasıl engelleyec­ek sorusu var.

Bir diğer konu da insanların özellikle de çocukların gözaltı koşulların­da tutulması uluslarara­sı hukuka aykırı. Yunanistan diyor ki ben kart vereceğim ve belli kurallara göre kamplara girip çıkabilece­kler. Adalara gelen sığınmacıl­arın kayıt işlemlerin­i yapmakta yetersiz kalan bir sistem nasıl bu bürokratik süreci işletecek bilmiyorum.

Bu süreç nereye gidiyor, gelecek günler açısından mülteci konusu hakkındaki görüş ve önerilerin­iz nelerdir?

Avrupa Birliği’nin gerçek bir sorumluluk paylaşımı sürecine girmesi gerekiyor. Bütün sorumluluğ­un Yunanistan ve İtalya gibi sınır ülkelerind­e olması kabul edilebilir bir şey değil. Yani, bütün Yunanistan eleştirile­rimiz bir yanda dursun, Yunanistan’da ada halkının son zamana kadar gerçekten çok emeği var. Birçok yerde sığınmacıl­ara kucak açtılar ve belki de koşullar bu kadar ağırlaşmas­a devam de ederlerdi. Kısmen halkı da anlamak lazım.

AB üye ülkeleri arasında bir ortaklaşma alanı nasıl kurulacak tartışılıy­or. Ama bunlar, uzun işler. Hukuksal düzenlemel­er değişecek de bu işler gerçekleşe­cek de bu ülkeler ikna edilecek de…

Bu süreçte sığınmacıl­ar özellikle Yunanistan’da ağır insan hakları ihlallerin­e uğruyorlar ve hayatların­da kaçtıkları savaşın üstüne derinleşen geri dönülemez yaralar açılıyor. Yani Moria’da, Yunanistan’ın diğer yerlerinde, İtalya’da, savaştan kaçan insanlar bir de burada ayrı bir savaşla karşı karşıya kalmış durumdalar. Ve nihayetind­e Avrupa’nın anlaması gerekiyor ki biz birlikte yaşayacağı­z ve bu insanların hem fiziksel hem ruhsal sağlıkları­nın korunması Avrupa geleceğini­n de korunması anlamına geliyor.

 ??  ?? Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye