Ayrıştırıcı siyasete karşı birlik olmalıyız
Merhaba Evrensel okurları. İstanbul’da bulunan plastik fabrikasında, 12 saat çalışan bir işçiyim. Ülke gündeminin depremlerle, savaşlarla ve siyasi ayrıştırmalarla çalkalanması fabrikaya o kadar çok yansıyor ki, fabrikamızdaki zor ve yoğun çalışma koşullarını kendi aramızda konuşup tartışmaya fırsat bulamıyoruz.
Savaşın getirdiği ölümlerin haberlerini gece vardiyasında çalışırken aldık. Hiçbir konuda iktidara toz kondurmayan bir seçmen olan aşçımız, yemek dağıtımı sırasında, “Askerlerimize saldırmışlar, şehitler varmış galiba” diyerek açtı konuyu. Birçok bölgeden ölüm haberleri aldığımız için kimse önce saldırının nereden olduğunu anlayamadı, sonra matbaa operatörü; “İdlib’de olmuş, onlarca şehit varmış” diye girdi araya. Yemek yiyen AKP ve MHP’LI işçiler böyle bir rakamı beklemedikleri için inanmadılar ve alaycı bir şekilde karşılık verdiler.
Sabaha karşı 04.00 çayında rakamlar da resmi ağızlardan yavaş yavaş belli olunca yemek sırasında inanmayıp tepki veren işçiler, tepki verdikleri matbaa operatöründen özür dilediler. Hatay Valisinin verdiği rakamlara inanmıyor birçok işçi. Ölümlerin gizlendiği, gerçek rakamların alıştıra alıştıra verildiğini söylüyor CHP’LI bir işçi. Sanki savaşın sorumlusu mültecilermiş gibi nefret kusuyor birçok işçi. Suriye halkına küfürler, hakaretler, keşke ölseler demeler havada uçuşuyor sohbetlerde. Aynı departmanda çalıştığım Ardahanlı bir işçi arkadaşım ise “Öldürmemiz gereken Suriyeliler değil, sistemin kendisidir” diyor. Seçmenliği fanatiklik derecesine gelmiş AKP’LI ve MHP’LI işçiler genelde susmayı tercih ediyor. Eleştiri yapmayı tercih ettiklerinde ise hükümeti suçlamaktan kaçınmaya çalışıp, “Savaş bu, şehit olacak tabii. Biri de şehit, 33’ü de şehit” diye ölümleri sıradanlaştırmaya çalışıyorlar. Seçmenliği fanatiklik derecesine gelmemiş AKP’LI ve MHP’LI işçiler ise hükümete ve Cumhurbaşkanının saldırı sonrası uzun bir süre açıklama yapmamasına tepkililer.
Matbaada operatör yardımcısı olarak çalışan AKP’YE oy veren Sinoplu bir işçi ile konuşurken, “Anlatır mısın abi, nedir bu ölümler, nasıl son bulacak bu savaş, nasıl çıkacağız bataklıktan” diye birkaç soru sordum kendisine. Sinoplu işçi güzel özetledi aslında: “Başkanlık gelince şehit olmayacak dedikleri için oy verdim ben ama başkanlık geldikten sonra daha çok şehit geldi. Sınırımızı teröristlerden koruyacağız, onları göndereceğiz dediler, Suriye’nin içinde bataklığa düştük. Şehit haberi almaktan bıktık. Bizim orada insanlar işsiz olduğu için askerde kalmayı tercih ediyorlar. Kayınbiraderim astsubay, savaş bölgesine götürülmekten korkuyor” diyor.
Ardahanlı işçinin söylediği gibi kanla beslenen bu düzeni yıkmalıyız. Ayrıştırıcı siyasete karşı birlik olup çalışma şartlarımızı iyileştirmek için mücadele etmeye yönelmeli, mülteci işçileri ötekileştirmeden mücadeleye katmalıyız.